“Black” adlı Hint filmden uyarlanan “Benim Dünyam” için söylenecek tek şey, içsel bir film olduğu. Film, doğru oyuncu seçimiyle oluşturulmuş oyuncu kadrosu, doğru film müzikleri ve kesinlikle doğru mekan kurgusuyla ilerliyor.


2 yaşında kör ve sağır olduğu belli olan Ela’nın (Beren Saat) ve öğretmeni (Uğur Yücel) hikayesinin anlatıldığı filmde yardımcı oyuncular kadrosunda Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinden tanıdığımız Ayça Bingöl yer alıyor.


Çocukluğunu hemen hemen hiçbir eğitim almadan geçiren Ela ev halkı için tehlikeli olmaya başlamıştır. Körlüğü ve sağırlığı bir çok sakarlığı da beraberinde getirmektedir. Başından beri kızının durumundan hoşnut olmayan babası, Ela’yı akıl hastesine göndermek istemektedir. Ardından Ela ile ilgilenecek özel bir öğretmen bulunur ve hikayenin bundan sonrası duyusal, duygusal ve içsel tüm noktalara dokunmaya başlıyor.


Beren Saat’in devleştiği filmlerden birisi bu... Kör ve sağır birini canlandırırken onun dünyasına dahil oluyor ve onun bakışından görüyorsunuz dünyayı. Mimikler, nüaslar ve dokunsal ifadelerle anlatılan bir oyunculuktan bahsediyoruz… Ciddi bir emek ve eğitim sürecinden geçen oyuncu, film için işaret dilini öğrenmiş.


Daha önceki projelerinde seksi kadın imajından masum kasabalı kız rolüne ani bir geçiş yapan Beren Saat, Benim Dünyam’da ciddi bir risk alarak bambaşka bir dünyadan bir tutam hayat hikayesi sunuyor. Karanlık ve sessiz bir dünyada anlatılabilecek hikayeler de sessiz olduğunda ve renkler sadece siyahken kalbinize dokunan bir hikayeyle karşılaşıyorsunuz.


Türk sinema tarihine baktığınızda hemen hemen tüm başyapıtlarda göreceğiniz melodram gerçeği Benim Dünyam için de geçerli. Kabul edelim ki seviyoruz melodramları. İçe dokunan hikayeleri ve mağrur durumdaki insanların hallerini halleştirmeyi. Belli ki Benim Dünyam sevilecek ve uzun süre hafızalardan silinmeyecek. Sert bir hikaye değil bu. Tam tersine yumuşak, içten ve diğerini anlamayı kolaylaştıran bir hikaye…


Filmin dokusu ise tam anlamıyla ince işçiliğin görüldüğü nadide parçalar ve dönemsel izler taşıyor. 1952 yılından 90’lara uzanan hikayede ne zaman algısı ürkütüyor ne de mekanlar ayrıksı kalıyor. Hikaye içinde çark gibi işleyen mekan ve dönem olgusu anlatılanları birleştirici bir kılıfa bürünüyor, oyuncuları ve anlatılanları sarıp sarmalıyor. Dönem kıyafetleri, dekorlar en ince ayrtıntısına kadar düşünülmüş.


“Benim Dünyam” Türk sinemasının melodrama dönen yüzünü yeniden canlandıran oldukça kaliteli ve derin bir emeğin sonucu. Gençlik dönemi oyunculuğuna şahit olduğumuz Beren Saat’in ışığı her gün daha çok parlayacak gibi gözüküyor…


Yazı: Pınar Aksu





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.