Film, İran tarihinin kısaca özetlendiği açılış sahnesinde ve ilerleyen bölümlerde, ABD’yi masum bir ülke olarak çizmiyor. Hatta tam aksine, çıkarları gereği İran halkının yaşadığı zulüm ve işkencelere göz yumduğunu ima ediyor.


ABD’nin Şah’a siyasi sığınma hakkı vermesi, “Kaçtığı uçak taşıdığı altınlardan dolayı neredeyse kalkamıyordu” gibi sözlerle eleştiriliyor. Buralarda bir sorun yok ama 120 dakikanın sonunda salondan çıktığınızda, İran’ın tüm Batılılardan nefret eden, eli silahlı devrimci militanların hâkim olduğu, hukuk ve adaletten uzak, kâbus gibi bir ülke olarak çizildiği kesin. Sadece yargısız infaz yapan milislerin değil, konsolosluk işgali ve çarşı sahnesinde görüldüğü gibi, sivil halkın da benzer bir linç kültürüyle hareket ettiği gözlerden kaçmıyor.


Niyeti ne olursa olsun, bu filmin İran’a karşı olası bir askeri operasyona destek verenlerin hoşuna gideceği kesin. Sonuç olarak, “Argo” bir “siyasi rövanş” öyküsü olarak, 1979’da tüm dünyanın gözü önünde o inanılmaz rehine krizini yaratan, insanları sokaklarda vinçlere asan, demokrasi ve fikir özgürlüğü açısından hâlâ parlak bir karneye sahip olmayan İran’ın başını ağrıtacak bir film.


Öte yandan, “Argo”nun büyük bölümü gerçekten yaşanmış hikayesine kayıtsız kalmak mümkün değil. Kasım 1979’da eylemcilerin ABD konsolosluğunu işgal etmesiyle başlayan film, elindeki güçlü dramatik malzemeyle kısa sürede Alfred Hitchcock yapıtlarına taş çıkartan bir gerilime dönüşüyor. CIA ajanı Tony Mendez’in (Ben Affleck) Kanada Büyükelçisi’nin konutuna sığınan 6 Amerikalı diplomatı, Tahran’dan kaçırmak için yaptığı “plan” tuhaf bir biçimde mizahla gerilimi birleştiriyor. Olaya Hollywood’un dahil olduğu bölümlerin de ironik bir biçimde yazıldığı ve oynandığı kesin.


Makyaj tasarımcısı John Chambers’ta John Goodman ve yapımcı Siegel’da Alan Arkin, varlıklarıyla filmi ferahlatıyorlar. Yönetmen Affleck de gerilim oluşturmak ve dönem atmosferi yaratmak konusunda hayli başarılı. Ama yaşanmış bir olayı ele alırken “sanata ait tarafsız bölge”de durmayı tercih etmemiş olması ve olası bir askeri operasyon öncesinde propaganda yapar duruma düşmesi artistik puanlarını düşürüyor. Yine de “Argo”, görülmesi, tartışılması gereken bir film.


Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.