İletişim, Cemil Meriç, Sevgi Soysal ve Oğuz Atay’ın yayınevi. Editörlüğünü Nobel ödüllü Orhan Pamuk’un yaptığı “Dünya edebiyatı klasikleri” ve “Modern klasikler” adlı iki önemli seriyi de yayımlıyorlar. Pamuk’un kitaplarının yanı sıra, birçok önemli eser ilk kez buradan çıktı. İhsan Oktay Anar’ın romanları ya da Emrah Serbes’in Behzat Ç. polisiyeleri gibi... Hasan Ali Toptaş, Barış Bıçakçı, Haydar Karataş, Sema Aslan, Hatice Meryem, Murat Menteş, Alper Canıgüz, Sezgin Kaymaz ve Gaye Boralıoğlu da ilk kez İletişim’in keşfettiklerinden.


Yayınevinin editörlerinden Tanıl Bora’yla bütün bu yazarları aynı çatı altında toplamayı nasıl başardıklarını konuştuk.


Zamanında yeterince ilgi görmemiş, okuruna ulaşamamış, hatta bu dünyadan küskün gitmiş bazı önemli yazarların toplu eserlerini bir ödev gibi yayımlıyorsunuz. Onların, fikir ve edebiyat dünyamız için önemini anlatır mısınız?

Evet, kadri bilinmişlerin kadrinin bilinmesini sağlamaya en baştan beri azmetmiştik. Bugün Oğuz Atay edebiyatın yapıtaşlarından biri, onsuz bir çağdaş Türkçe edebiyat koleksiyonu düşünülemez ama bizden önce daha çok meraklısı biliyordu. Cemil Meriç, kızgın genç okurlar için her zaman bir besin kaynağı. Öncesinde sadece sağ kesimden okurun ilgilendiği, kendisi de bu daralmadan mustarip bir yazardı. Kadın yazar kimliğiyle yeniden yayımlanması Sevgi Soysal’ın da “12 Mart edebiyatından” taşan kalıcılığının ve yenilikçiliğinin gözden kaçmamasını sağladı.


Son yılların en yeni, en parlak ve kendine özgü yazarlarını da yayınevi olarak siz keşfettiniz...

Bu, bizim, övünmekten bıkmadığımız işimiz. O yazarlarla aracısız, hamil-i kartsız, postadan çıktıkları, yoldan geçerken uğradıkları gibi buluşmuş olmakla övünüyoruz. Başka hiçbir şeyle değil sadece yazdıklarıyla kanıtladılar kendilerini.


Futbol kültürü, rakı adabı ve çizgi romanları da siyaset, tarih ve Kürt meselesi kadar önemsiyorsunuz. Bu konular niçin önemli, bize neyi gösteriyorlar?

Hayatın her alanında teferruata eğilmenin ve üzerine konuşmanın, yorumlamanın gerekli ve zevkli olduğuna inanıyoruz. Kitaplar buna yarar. Kitapların meraklı bakışı ve eleştirel gözü, olabildiği kadar çok alana düşsün istiyoruz. Futbol kültürü kitaplarımıza gelince; onlarla ilgili çok övgü alıyoruz ama fazla satın alan olmuyor ne yazık ki!


Polisiyeden mizaha yeni meşrepler, yeni lehçeler...

İletişim kadrosunda birçok genç yazar var. Hepsi yeni bir dili, yeni bir bakış açısını temsil ediyor. Alışık olmadığımız ama “Niçin şimdiye kadar kimse böyle şeyler yazmadı ki” diyebileceğimiz bir edebiyat... Tanıl Bora’ya onları da sordum.


  • “İletişim’in yazarları arasında çok farklı yazar meşrepleri, çok farklı lehçeler var. Bir Ankara hattı var mesela. Barış Bıçakçı ile Hüseyin Kıyar, sakin bir dilin, acelesiz, korna çalmayan, zaten araba kullanmayan bir edebiyatın yazarları. Naifliği oynamayan, ‘sade’ bir sadelikleri var.”

  • “Murat Menteş, Emrah Serbes, Alper Canıgüz, afili filintalar tayfası. Her biri kendi tarzında bıçkın ve zeki. Ergenliğin edebi dünyasını kurcalıyorlar. Mahir Ünsal Eriş’te de var bu ruh, ama onda afisiz bir mahcubiyetle tezahür ediyor. Serbes’le Barış Uygur’un bir ortak paydası var: Polisiye üretiyorlar.”

  • “Hakan Bıçakcı, zamanımızın buhranlarında, hiç ‘bunalım edebiyatı’ takılmadan yüzüyor. Kendini çok özleten Sezgin Kaymaz’sa, inanılmaz bir neşe ve gündeliklik içinde, tekinsiz hikâyeler anlatıyor.”

Haber: Gülenay Börekçi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.