1940'ta öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan Köy Enstitüleri, Cumhuriyet tarihinin önemli uygulamalarından biriydi. Bugün bile tartışılan Enstitüler, kimilerine göre kısa sürede büyük yararlar göstermişlerdi. Kimilerine göreyse Sovyet taklidi, “komünist” yetiştiren kurumlardı. ABD ile ilişkilerin gelişmesine paralel olarak düz eğitim kurumlarına çevrildikten bir süre sonra kapatılmışlardı.


Ali Adnan Özgür'ün yönettiği, Dilşah Özdinç'in senaryosunu yazdığı “Toprağın Çocukları”; Köy Enstitüleri'ni, dönemin toplumsal yapısına sunduğu çeşitli katkılarla birlikte yeni kuşaklara tanıtmaktan ziyade, Enstitü ile onların kapatılmasını isteyen zihniyeti terazinin iki yanında tartmayı hedefliyor. Bu tartım ne yazık ki popülist, didaktik ve şematik bir öyküyle yapılıyor. Terazinin bir yanında II. Dünya Savaşı'nın belirsiz ortamında devletin bile tam olarak destek çıkmadığı Köy Enstitüleri, diğer yanında Köy Enstitüleri’ni kapatmak isteyen ırkçı, gerici bir komutan ve civar köylerden topladığı sivil yardakçıları var...


Baştan sona “Zor durumdaki iyiler, insanlıktan nasibini almamış zalimlere karşı” şeklinde ilerleyen öyküye, Cevher (Ufuk Bayraktar) ve Aybike (Türkü Turan) arasında geçen bir aşk öyküsü de yerleştiriliyor. Ali Adnan Özgür, seyirciyi saran, gerilimli, duygusal bir film yapmak istemiş olabilir ama “Toprağın Çocukları” öyküsüyle dönemin Türkiye'sinin siyasal dinamiklerini ve sosyal ortamını anlatmaktan uzak düşüyor. Amaç Köy Enstitüleri'ni kapatan zihniyetten sinema yoluyla hesap sormak, Enstitüler’in yararlarını ortaya koymak ve yeni bir tartışma açmaksa, daha sakin ve ayağı yere basan öykülerle daha iyi sonuçlar alınabilirdi. Yine de film, azınlık düşmanlığını kıyasıya eleştirmesi ve Köy Enstitüleri'ni gündeme getirmesiyle ilgiyi hak ediyor.


Kıyamete “5” kala

2002'de bir video oyunundan uyarlanan ve kısa sürede altın yumurtlayan tavuğa dönüşen “Resident Evil” serisi, 5’inci kez huzurlarımızda. Serinin bütün filmlerini yazan, 1’inci ve 4’üncü filmlerini yöneten Paul W. S. Anderson, yeni filmde de kamera arkasındaki yerini alıyor. Daha önceki öyküleri unutanlar için özet mahiyetinde bir bölümle açılan “Resident Evil 5: İntikam” (Resident Evil: Retribution), özüne dönerek bir video oyunu formatında gelişiyor. Kahramanımız Alice (Milla Jovovich) gezegenimizi insanlardan temizlemek isteyen, Kızıl Kraliçe adlı bilgisayarın hâkimiyetindeki bir üsten kaçmaya ve yardıma gelen ekiple buluşmaya çalışıyor. Alice ve diğerleri, Sovyetler’den kalma üsteki Tokyo, New York ve Moskova gibi şehir simülasyonlarında çeşitli “biyolojik silah” ve mahlukatla savaşıyor. “Aşama”ları tek tek geçiyorlar.


Ağır çekim dövüş koreografileri

Öyküde sürpriz gelişmeler de var. Yönetmen Anderson, “Matrix”te geliştirilen ve “bullet time” da denen özel ağır çekim (slow motion) efektini elindeki yüksek teknolojiyle daha da ileri götürmeye gayret ediyor. Açılışta geriye sarmayla birleştirdiği ve hipnotize edici bir lezzete ulaştırdığı tekniği film boyunca birçok sahnede müzikle birlikte kullanıyor. Böylece dövüş çekimlerine “bale tadı” getiriyor. “Resident Evil 5” rahat seyredilen, sürükleyici, iyi çekilmiş ve şık bir aksiyon. Ne var ki, içi boş öyküsü ve serinin özgünlükten uzak havasıyla vasatı zorlayamıyor. Öyküyü önemsemeyen ve “Amerikan aksiyon standartları”nı sevenlere tavsiye edilir.


Haber: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.