Tim Burton’ın yönettiği “Karanlık Gölgeler”de (Dark Shadows) Johnny Depp, yaklaşık iki asır tabutta kaldıktan sonra 1972’de evine geri dönen ve aile şirketinin işlerini yoluna koymaya çalışan tutkulu bir vampiri oynuyor.


Ne çekerse çeksin, geniş kitlelere seslenmeyi, gösterişli, pahalı işler yapmayı seven Tim Burton, son yıllarda “Beter Böcek” (Beetle Juice), “Makas Eller” (Edward Scissorhands), “Ed Wood” gibi ilk dönem filmlerini çok özletiyor.


Burton “Karanlık Gölgeler”de 1966 – 1971 yılları arasındaki popüler bir Amerikan TV dizisinin uyarlamasıyla çıkıyor karşımıza. 1200 bölüm sürmüş dizinin başarısının sırrı gündüz kuşağına, fantezi - korku havası getirmesi ve bunu “beyaz dizi” duygusallığıyla birleştirmesiydi.


Burton’ı cezbeden yanı ise belli ki gotik unsurlar ve eksantrik karakterler. Malum, Burton hayaletleri, vampirleri, tuhaf görünümlüleri yani “öteki”yi temsil eden bütün karanlık karakterleri sever.


Burada da, orijinal diziye bir yıl sonra katılan karizmatik vampir Barnabas Collins üzerinden kuruyor öyküyü. 18. yüzyılda İngiltere’den kalkıp ABD’nin doğu sahillerine yerleşen ve balıkçılıkla iştigal eden girişimci Collins ailesinin oğlu Barnabas (Johnny Depp), âşık olduğu kadınla (Bella Heathcote) evlenemeden, kalbini kırdığı hizmetçi Angelique Bouchard’ın (Eva Green) gazabına uğruyor. Aslında bir cadı olan Angelique, Barnabas’ı vampirleştiriyor ve bir tabutta “yaşamaya” mahkûm ediyor.


Barnabas, toprak altından tesadüfen çıkarılıp evine geri döndüğünde ise takvimler 1972’yi gösteriyor. Seyirciyi 1970’lereMoody Blues’un unutulmaz

“Nights inWhite Satin”iyle taşıyan Burton, vampirin 70’li yıllar ABD’sinde yaşadığı şaşkın ve uyumsuz halleri anlatırken çok başarılı.


Johnny Depp’in mizah ağırlıklı yorumunun da katkısıyla, Barnabas’ın âşık, işadamı, aile büyüğü ve vampir olarak ayakta durma çabası, öyküyü ayakta tutan en önemli unsur. Onun karşısındaki en güçlü ve çelişkili karakter ise hizmetçilikten işkadınlığına terfi eden cadı Angie. “Cadı - vampir ilişkisi ve ticari rekabeti”, çok eğlenceli sahneler içerse de ne yazık ki filmin ana ekseni olamıyor.


Özellikle “esas kız” Josette – Victoria, Angie’ye oranla çok sönük kalıyor. Diğer karakterler arasında “Hugo”dan hatırladığımız genç Chloë GraceMoretz’in oynadığı Carolyn ile Helena Bonham Carter’ın Dr. Hoffman’ı biraz daha öne çıkıyor. EfsaneMichelle Pfeiffer ise galiba öyküye ağırlığını koyamadan, kaybolup gidiyor.


Bir sahnede Alice Cooper’ın da dahil olduğu bu renkli karakterler galerisinin göze hoş geldiği kesin ama hikâyenin ilginç bir biçimde geliştiği söylenemez. Klasik bir Hollywood süper prodüksiyonunda olması gerekenlerin filme boca edildiği çok belli.


Barnabas ile Josette’in dokunaklı, trajik aşkı veya görkemli bir çarpışmanın yer aldığı final sahnesi yaratıcılıktan uzak klişelere teslim ediyor filmi. Zaten Burton, iyi ile kötü konusunda kafamızı pek karıştırmadan noktalıyor her şeyi.


Seyirciyi eğlendirmesini bilse de “Nerede o eski Tim Burton filmleri?” dememize yine engel olamıyor. “Karanlık Gölge-ler”in en çekici yanı ise biraz abartılmış, hoş bir 70’li yıllar atmosferini gotiğin karanlığıyla birleştirebilmesi.


Hazırlayan: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.