Ali G, Borat ve Brüno gibi unutulmaz karakterleriyle tanınan İngiliz oyuncu Sacha Baron Cohen, bu kez bir Kuzey Afrika ülkesinin diktatörü olan Aladeen karakteriyle çıkıyor karşımıza. Cohen’in daha önceki iki sinema serüveni, “Borat” (2006) ve “Brüno”da (2009) kamera arkasına geçen Larry Charles, “Diktatör” ün de yönetmeni. Charles, süreyi çok ekonomik kullanan, komedinin inceliklerine hâkim bir anlatım tutturuyor. Ama filmin mizahını ve sinemasal duygusunu belirleyen asıl isim kuşkusuz, senaryo ekibinde de görev alan Cohen.




New York’ta bir Ortadoğulu




Fiziğinin avantajlarını, muhteşem beden diliyle bütünleştiren Cohen, öncelikle görsel olarak seyircisini güldürmeyi başaran bir komedyen. “Diktatör”de olduğu gibi giydiği bütün kostümleri, ironinin önemli unsurlarından biri haline getirebiliyor. Cohen’in asıl başarısı ise bence entelektüel açıdan kendine güvenmesi ve politika, cinsellik gibi hassas alanlara girmekten çekinmemesi. Cohen “politik doğruculuk” un çatık kaşlı ciddiyetinden korkmayan bir sanatçı. Sivri dilli, sert bir mizahı var. Aladeen’in kişiliğinde sadece Kaddafi ya da filmi “adadığı” Kim Jong-Il gibi diktatörleri yerden yere vurmakla kalmıyor. Biraz kaba ve öğretici olma pahasına ABD’nin ülke içi ve dışındaki sahte demokrasi anlayışına karşı da


sert bir çıkış yapıyor. Yeri geldiğinde “Ülkeye demokrasi gelsin. Zaten Çin’de de demokrasi var” gibi espriler ve dokundurmalarla global sermayeyle de dalgasını geçiyor.




“Diktatör”de Cohen’in mizahını besleyen tek damar siyaset değil. Önceki filmlerinde olduğu gibi cinsellik sık sık başrole çıkıyor. Yerine dublörü geçirilen Aladeen’in New York’ta sıradan bir Ortadoğulu olarak, özellikle çevreci, radikal Zoey (Anna Faris) ile yaşadıkları filmin en eğlenceli sahnelerini oluşturuyor. İki karakterin zıtlıklarından doğan komedi, günümüz dünyasındaki en uzlaşmaz iki görüşü de karşı karşıya getirmeyi başarıyor.




Sınır tanımayan, pişkin mizah




Öte yandan, “Diktatör”de bazı seyircilerin asla gülemeyeceği, hatta bakmak istemeyeceği sahneler de mevcut. Mesela, eminim çoğu kişinin “Mizahın orada işi ne?” diyeceği doğum sahnesi... Kameranın beklenmedik bir yere konduğu bu sahnede çok güldüğümü söylemem mümkün değil ama Cohen’i Cohen yapan, tam da bu sınır tanımazlık işte! “Gülen güler, gülmeyen bir sonraki espriyi bekler” anlayışı ve pişkinliği... Kuşkusuz bu mizah çok da Türkiye’ye göre değil. Megan Fox ve Edward Norton gibi iki Hollywood yıldızının “Diktatör”de kendilerini oynadıkları o sahnelerde ünlü Türk oyunculardan kaçını görebilirdik ki? Batı’da ise bu mizah bize göre daha yüksek bir hoşgörüyle karşılanabiliyor. “Diktatör” mükemmel bir komedi filmi değil. Arada çok uzatılmış sözel espriler ve pek güldürmeyen sahneler de var. Ama kendine özgü bir havası olduğunu inkâr edemem. Film boyunca mizahın her türlüsünü harekete geçiren Sacha Baron Cohen’i sevenler ve tanımak isteyenler kaçırmasın.



Hazırlayan: Mehmet Açar


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.