Yönetmen Cameron Crowe, ‘En İyi Özgün Senaryo’ dalında Oscar kazandığı “Almost Famous”a kadar sürekli bir yükseliş içindeydi. Crowe, özenle yazdığı karakterlerini perdeye çok canlı ve derinlikli bir biçimde aktarır, öykülerinde gerçeklik ve mizahı farklı bir enerjiyle kaynaştırırdı. “Say Anything”, “Singles”, “Jerry Maguire” gibi unutulmaz filmlerinde romantik komediye kişisel bir tat getiren Crowe, 2000 yapımı “Almost Famous” ile başyapıtını verdikten sonra bir durgunluk dönemine girdi. Alejandro Amenabar’ın “Aç Gözünü” filminin yeniden çevrimi olan “Vanilla Sky”, özgünlük sorununa rağmen yönetmenlik açısından tatmin ediciydi. 2005 yapımı “Elizabethtown”da önceki filmlerini özleten Crowe, “Düşler Bahçesi” (We Bought A Zoo) ile kendi sinemasının köklerinden iyice uzaklaşıp, Hollywood usulü bir aile filminin sularına giriyor.


Aslında bir başarı hikayesi

Her aile filmi gibi “Düşler Bahçesi” de ailenin yaşadığı krizle açılıyor. Çok sevdiği eşini kaybeden gazeteci yazar Benjamin Mee (Matt Damon), mesleki anlaşmazlıklar nedeniyle çalıştığı yerden istifa ediyor. Ergenlik çağındaki oğlu Dylan’ın (Colin Ford) okuldan atılmasının ardından çocuklarıyla birlikte yeni bir eve taşınmak, yeni bir hayat kurmak istiyor. Küçük kızı Rosie (Maggie Elizabeth Jones) ile birlikte beğendikleri evin bir hayvanat bahçesine ait olduğunu anladığında, karşısına çıkan fırsatı değerlendirmeyi düşünüyor. “Kadınlara takıl, derdi tasayı unut” diyen muhasebeci ağabeyinin (Thomas Haden Church) ve isyankâr oğlunun muhalefetine rağmen hayvanat bahçesini satın alıyor. Sonra da zorluklarla dolu bir süreç başlıyor... Cameron Crowe, böyle bir parkı hâlâ başarıyla işletmekte olan Benjamin Mee’nin kitabından yaptığı uyarlamada Hayvanat Bahçesi’nin açılışına kadar olan sürece odaklanıyor. Film bir yönüyle bir başarı hikâyesi çünkü Mee, maddi ve manevi bütün zorluklarla mücadele ediyor, gerçek bir lider ve baba olmayı öğreniyor.


İdeal bir aile filmi

Bir yönüyle ise annenin kaybıyla ailede ortaya çıkan büyük boşlukla ilgili. Doldurulması asla mümkün olmayan bu boşlukla savaşmak için Benjamin’in böyle büyük bir çılgınlığa girişmesi, anne ve eş kaybının acısını, bir Hayvanat Bahçesi ile telafi etmeye çalışması çok ilginç. Ama Crowe, işin daha çok başarı yanına odaklanıyor. Dolayısıyla, bütün başarı öykülerinde olduğu gibi burnunun dikine giden ana karakterin diğer karakterlerle yaşadığı çatışmaları ön plana çıkartıyor. Ama diğer karakterler çok iyi işlenemiyor. Romantik bir ilişki yaşadığı Kelly Foster (Scarlett Johansson) tek boyutlu bir karakter olarak kalıyor. Crowe için bir düşüş olsa da “Düşler Bahçesi” kötü bir film değil. Komedi ve dram unsurlarını harmanlayan, çocuklara doğa sevgisi aşılamaya gayret eden, çalışmadan mutluluğun gelmeyeceğini söyleyen bir film. Duygusal yanı ağır basan bir aile filmi seyretmek isteyenler için ideal seçim olabilir.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.