Bazen zihnim öyle açık oluyor ki, düşünceler zihnimin bir yanından giriyor diğer yanından çıkıyor. Bu yazıya başlamak için klavye başına oturduğum an da öyle bir ana denk geldi büyük ihtimalle, çünkü ne yazacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ama şundan emindim; eskiden ne rahat bir mesleğim varmış. Onca curcuna arasında bile keyfe keder yaşıyormuşum. Şimdilerde kafamda onlarca tilki kuyruklarını birbirine dolayıp duruyor. Sadece dolaşsalar iyi, bir de; “Yazı günün geldi, bakalım ne yazacaksın, yoksa yine fırçayı yiyecek misin” diye dalga geçiyorlar. Tilkidir diye aldırmıyorum ama kafam da bozulmuyor değil. Her hafta bir şeyler bulup yazıyormuş gibi yapmak ömür törpüsü vallahi. Tüm bunları ölçüp biçerken meşhur ampul yanıverdi lepiska saçlı başımda. “Neden ortaya karışık bir tabak daha hazırlamıyorum? Nasılsa asıl mesleğim” deyip kolları sıvadım...


Teoman'dan 350 bin dolara hayır!


Bazı özel insanlar çok garip oluyor. Mesela Woody Allen. Adamı bu yıl ‘Midnight in Paris’ filmiyle 27. Kez Oscar’a aday göstermişler, fakat bizim babanın umurunda değil. Hep anlatırlardı da inanmazdım, meğer doğruymuş; Woody abi 1972 yılında ‘Annie Hall’ filmiyle iki Oscar birden kazandığı gece ödül törenine uğrayıp, ‘Oscar’cıklarını’ almaya bile tenezzül etmemiş. Aynı saatlerde Manhattan’da her gece çaldığı Michael’s Pub’ta klarnetini üflüyormuş. Bizim Teoman da Woody abi tipi, akıl sır ermez delilerden biri. Şöhretin tüm nimetlerine bir tekme savur, çek git. Bir kısım münafıklar “Reklam yapıyor” dedi, bir kısmı “Döner mi- dönmez mi?” tartışmalarına başladı, derken geçen gün Teo’nun fotoğrafçılığa başlayıp dünya turuna çıktığı haberleri geldi... Ama şimdi bizim Gargamel’den duyup size aktaracağım dedikodu bütün bu tartışmaları sona erdirecek. Teoman 3 konser için teklif edilen 350 bin doları tek kalemde silip atmış. Veren kim derseniz, şu kadarını çıtlatayım; en büyük telefon firmalarından biri. Bir kez daha belli oldu ki Teoman sözünü tutacak. Tavrına şapka çıkarıyorum da bari bizi o güzelim bestelerinden mahrum etmese.


Esra Çvuşoğlu New York'ta büfeci oldu


Sen kalk, İstanbul gece hayatının göbeğinden, New York’lara git, Greenwich Village’de büfe aç, döner simit sat... Bu cinlik kimin aklına gelmiş diyorsanız hemen söyleyeyim; Esra Çavuşoğlu’nun. Büfe’nin ismi de pek bir hoş; TurKiss... Esra’nın dönerleri pek lezzetliymiş ama mönüye döner yerine ‘Gyro’ yazmak zorunda kalmış, çünkü uyanık Yunanlar bizden önce davrandığı için Amerikalılar döneri Gyro adıyla tanıyor. Esra yine de pes etmemiş, bu kelimenin üzerine kocaman bir çarpı koyup ‘Turkish Doner’ ibaresini de kondurmuş. Mönüde köfte, piyaz, kumru da varmış. Ben girişimci ruh diye buna derim işte, İzmir’in kumrusunu elinNew Yorklusuna sat. Şimdilerde Esra’nın İstanbul’da Hermes çantayla görmeye alıştığımız ellerini, Greenwich Village’de döner bıçağıyla görmek mümkün. Yolunuz TurKiss’e düşerse sakın döner isterken gyro demeyin de bir çarpı da size atmasın Esra kız.


Nur Yerlitaş internette hizmetinizde


Gargamel’in kulağıma fısıldadığına göre Nur Yerlitaş, kişiye özel kıyafetler yapmaktan yorulmuş, kendini takı ve çanta işine vermiş. Birbirinden şık takılar, çantalar hazırlıyormuş. İlk müşterisi de Sibel Can’ın kızı Melissa olmuş. Fiyatları hayli uygun tutuyormuş. Zaten artık moda devleri de fiyatları el yakmayan ürünler sürüyor piyasaya. Nur da bu pazarlama stratejisinden ilham aldı anlaşılan. Lagerfeld, Chanel’in yanında daha makul fiyatla kendi ürünlerini çıkarıyorsa Nur’un neyi eksik! Bizim Nutella’dan korkulur, ürünlerini ayrıca internetten de satacakmış. Bu kadının enerjisi müthiş, internet minternet derken bir bakarsınız Mark Zuckerberg’e rakip olmuş!


Obama'ya Prada'lı kadın desteği


MODA dünyasının devi, Amerikan Vogue Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Anna Wintour elinin hamuruyla politikaya iyice bulaşmış. ‘Prada giyen bu dişi şeytan’ Obama’nın seçim kampanyası için en çok para toplayan kişi olmuş. Verdiği bir davette 1.5 milyon dolar toplamış Anna. Boru değil valla! Yemeğe gelenler kelle başı 45 bin dolar bayılmışlar. Yemeğe mi, ödedikleri paraya mı orası belli değil! Sekreteri, onun hakkındaki ‘Şeytan Prada Giyer’ kitabını boşuna yazmamış. Kadın moda dünyasından sonra dünya politikasını da avucunun içine almış durumda!


Arnold'un baklavaları artık yeşil yeşil


Arnold Schwarzenegger , beyninin kıvrımlarının vücudundakilerden daha çok olduğunu ispat etmek için gitti California valisi oldu. Onu hep Conan, Terminatör gibi matrak isimlerle biliriz ama meğer Arnold Wisconsin Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Bölümü mezunuymuş. Bizim Terminatör abi geçenlerde bir gün için Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye gitmiş. Ziyaret sebebi ise, orada ‘Sürdürülebilir Enerji Konferansı’ yapılıyor olması. Arnold da yeşil enerjiyi destekleyenler arasına girmiş. Kendine Gandi’yi örnek aldığını söylüyormuş üstelik. Tabii burada Arnold’a ‘Mahatma’nın yeşil enerjiyle ilgili görüşlerini nereden bulup okuduğunu sormak isterim. Ama Conan’a hesap sormak için benim de Camoko olmam gerektiğinden bunu es geçelim. Bizim ‘Terminatör vali’; “Dünyaya vücut geliştirme konusunda verdiğim heyecanı yeşil enerji konusunda da vereceğim” diye garanti vermiş. Bir de adama baklavacı deyip geçeriz...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.