Fotoğraf sanatının en zor dalıdır belki de sokak fotoğrafçılığı. Kimseye belli etmeden, poz verilmeden, hızlı bir şekilde "an"ı belgelemek şeklinde gerçekleşir. Makinenizi her zaman yanınızda taşımalısınız, sanki bir foto muhabirisinizdir, öte yandan bir ressam kadar da kompozisyona dikkat etmeniz gerekir. İşte bu gerekler nedeniyle sokak fotoğrafçılığı zordur. İçlerinde benim de yer aldığım 16 amatör fotoğrafçı, geçen sezon altı ay boyunca büyük bir özveriyle bu zorlu maratona başladı. Danışmanları Koray Akten öncülüğünde önce sokak fotoğrafçılığının temel bilgilerini aldılar, her ay fotoğraf gezilerine çıktılar ve bu gezilerden çektikleriyle sokak fotoğrafçılığının püf noktalarını öğrenmeye çalıştılar. Nihayet 21 Ekim Cumartesi günü İFSAK'ta açılan 'İnsanlık Halleri' isimli sergiyle bu çalışmalarını sundular.


Sergide; Alper Tunga Doğan, Ayşegül Mermut Arğımak, Ayşe Berrin Akçal, Fatih Çağlar Koç, Fulya Evrim Yavaş, Hakan Şenbahçeli, Hatice Afra Kılıç, Hayriye Mengüç, Neslihan Keskin Oruç, Nimet Kaynak, Özlem Sarıkaya, Pınar Uzunali, Şerife Nurcan Aydınlı, Taner Düner, Tunay İnce ve Zerrin Akçay'ın fotoğrafları yer alıyor.


Toplam 52 kare fotoğrafın bulunduğu sergide, 52 çeşit insanlık hali biraraya getirildi. Aralarında intihar eden adamı izleyenler de var, Halkalı'daki Aşura'da gözyaşı dökenler de. Bir annenin kızı kucağındayken kız kardeşiyle sarmaş dolaş olma anı da, oyuncak silahını doğrultan çocuk da, kapı önünde oturan, mahallede oyun oynarken kuş seven Suriyeli çocuklar da. Kahkaha atan, slogan atan, çığlık atan, koşan, yürüyen, bekleyen, oturan, çalışan, uyuyan... Hayvan seven, sevdiğini kucaklayan, sevdiğinin kucağında uyuyan, hepsi bu sergide.


Benim de bu sergide 3 fotoğrafım yer alıyor. Büyük ikramiye umudu, Kuş Pazarı'nda güvercin sevgisi ve Mahmutpaşa'da gelinlik heyecanını anlatan karelerim, o sokaktaki insanın o anki durumuna, objektifimizi uzatarak yaptığımız bir belgelemeydi. Fakat bu iş, öyle bu cümlede yazıldığı kadar kolay olmadı.





'Karar anı'nı iyi değerlendirmek

Serbest fotoğrafçı, fotoğraf eğitmeni, aynı zamanda İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) eğitmenlerinden olan Koray Akten'in 'İnsanlık Halleri' projesi; İFSAK bünyesinde, dernek üyelerine ve dışarıdan ilgi gösterecek amatör fotoğrafçılara yönelik açtığı bir geliştirme projesi. Akten, sokak fotoğrafçılığını tanımlayıp, gereklerini şöyle açıklıyor:"

"Sokak fotoğrafçılığı sanıldığının çok ötesinde, belki de en zorlayıcı fotoğrafçılık türlerinden biri. Sokakta çekilen her fotoğraf sokak fotoğrafı sayılmıyor. İçinde doğru anı yani 'karar anı'nı iyi değerlendirmeyi, kamuya açık alanlarda genellikle modellerin doğal hallerini yakalamayı, seçici bir çerçevelemeyi, güzel ışığı takip etmeyi, fotoğrafın kompozisyonunu güçlendiren öğeleri gündelik hayatın karmaşası içinde görebilmeyi, etkili bir insan iletişimini, toplumun farklı kesimleriyle empati kurabilmeyi, hayatın hızlı akışı ve sürekli değişen anları içinde tüm bunları çok hızlı görüp yakalayabilecek reflekslere, içgüdüye, cesarete, atikliğe sahip olabilmeyi, her fırsatta sokaklarda, yaşamın tam içinde ve 'akışta' olmayı gerektiren çok heyecan verici bir fotoğrafçılık türüdür. Aslında bu konuda detaylı bilgi alınca sokak fotoğrafçılığının, fotoğrafçılığın özü olduğunu anlıyor insan.


Fotoğraf eğitim gezileri yaparken ve fotoğraf meraklılarıyla İstanbul’un sokaklarında fotoğraf peşinde keşiflere çıkarken karşılaştığım her mekan, tanıştığım her insan, tanık olduğum insanlık halleri ve gözlerimle dokunduğum her yaşanmışlık, beni derinden etkiledi. İnsanları ve hayatı keşfederken kendimi de tanıdığımı anladım. Sokaklar kimi zaman sakince akan, kimi zaman da vahşi ve acımasızca kendi kurallarını koyan bir nehir gibidir. Zaman ve mekan içinde hayat sürekli akar durur ve sadece bir an, 'o an' bir fotoğraf oluşur. Onu kaydetmeyi başarmak, o vahşi nehirde çok değerli bir hazine veya av bulmak gibidir. Fotoğrafçı için sokaklarda olmak terapidir, meditasyondur. Bunu keşfettiğimde sokak fotoğrafçılığı daha çok ilgimi çekmeye başlamıştı ve ben de onun büyüsüne kapılıp gittim. Hâlâ da o nehrin akışına kendimi kaptırmış gidiyorum. Buna 'akışta olmak' diyorum.


'İnsanlık Halleri' fotoğraf projesi de sokak fotoğrafçılığının asıl ilgili olduğu insan ve toplum konusunu düşünürken aklıma geldi. Sokak fotoğrafçılığının ruhunda saklı olan belli bir an ve ilgi alanı olan 'insan'ı birleştirince bu konu kendi kendine oluştu zaten. Acaba insana mahsus bazı halleri, bizi biz yapan özellikleri, kısacık bir ana sığan bir kahkahayı, hüzünlü bir bakışı, sadece bir an süren belli belirsiz bir gülümsemeyi, bir heyecanı, bir sıkıntıyı, kutlamayı, sevinci, acıyı, korkuyu, muhabbeti, aşkı, belki öfkeyi, nefreti yakalayabilir miydik bir fotoğraf karesinde? Tüm bunları herhangi bir kurgu olmadan, tamamen doğal halleriyle, hayatın doğal akışı içinde bakıp, görüp, iyi bir kompozisyon içine de yerleştirerek ve o anı kaçırmadan tespit edebilir miydik acaba? Bu müthiş bir merak, hayata açık olma, hazır olma, akışta olma, atiklik ve cesaret gerektiriyor. Bu projenin kendisini bu alanlarda geliştirmek isteyen tüm fotoğrafçıların ilgisini çekeceğini ve hep birlikte bu konunun peşinde insanları, fotoğrafın açacağı yeni pencereleri, hayatı ve sonuçta kendimizi biraz daha iyi tanıyacağımız, keşfedeceğimiz, bundan heyecan duyacağımız bir süreç olacağını hayalledim."




Fotoğraf: Taner Düner


'Benim de fotoğrafımı çeker misin?'

Çektiği 5 fotoğrafla projede yer alan Taner Düner, sokak fotoğrafçılığının zorluklarını deneyimlerinden yola çıkarak şöyle söz ediyor: "Sokak fotoğrafçılığı, özü itibariyle zorlayıcı, emek, sabır isteyen bir fotoğrafçılık türü. Ortaya gerçekten iyi bir iş çıksın istiyorsak bir takım bedeller ödemek gerekli. Her şeyden önce, uzun saatler sokakta olmak gerektiğinden zorlayıcı hava koşulları, uzun süre yürümek ya da ayakta durmaktan kaynaklanan yorgunluk gibi fiziksel koşullarla ile de mücadele etmek gerekiyor.


Bununla birlikte zaman zaman, fotoğrafının çekilmesinden hoşlanmayan agresifler, tam kritik anı yakalamışken burnumuzun dibine giren meraklı tipler ya da 'benim de fotoğrafımı çeker misin' diye gelip, 'önler net olsun ama arka bulanık olsun' diye de sipariş veren fotoğraf çektirme meraklıları ile de başa çıkmak gerekiyor. Şahsen fotoğraf çektirmek isteyen insanları kıramadığımdan Facebook’ta sırf fotoğraf gönderebilmek için arkadaş olduğumuz, sonra da silmediğim için hala arkadaş listemde olan bir sürü tanımadığım insan var.


'Gözler açık, eller deklanşörde gezmek gerekiyor'

Proje süresince beni en çok zorlayan; İstanbul’da yaşadığımız için kanıksadığımız, içinde yer aldığımız günlük hayatın karmaşından sıyrılıp gözlemci olabilmek ve insanların ruh halini yansıtabilmekti. Ancak, işinde gücünde yolda yürüyen son derece sıradan insanların davranışlarını fotoğrafa aktarınca hiç de öyle etkili olmuyor. O yüzden bir olağanüstü durum, ilgi çekici bir mimik, normalin dışında ruh hali gözlemleyip kritik anı yakalamak gerekiyordu. Bu süreçte sabahtan akşama kadar sokaklarda gezip fotoğraflamaya değer tek bir insanlık hali yakalayamamışken eve dönüş yolunda ilginç sürprizlerle karşılaştığım da oldu. Yani ne zaman, nereden fotoğraf çıkacağı asla belli olmadığından sürekli gözler açık, eller deklanşörde gezmek gerekiyor.


Sabır kadar girişkenlik de gerekiyor ama abartmamak lazım tabii… Sırf bu yüzden Beyazıt’ta kavga eden taksicilerin dibine girip fotoğraflamak isterken, taksicilerin kavga etmeyi bırakıp birlikte üstüme yürümeleriyle dayak yemekten son anda kurtuldum. Dediğim gibi, sokak fotoğrafçılığı zaten zor bir fotoğrafçılık dalı. Projemizin konusu insanlık hali olup insanların ruh halini yansıtmak gerekince ekstra zor oluyor. Zira doğru kadraj, doğru ışık, doğru açı yanında anı yakalamak da önemli. Projenin zorlukları olduğu kadar keyfi de çok tabii. Aynı değerleri paylaştığım, hayata benzer baktığımız benim gibi fotoğraf sevdalısı her yaştan yeni arkadaşlarım oldu. Gezilerde çok güzel vakit geçirdik. Sokakta insan hayatına dokunmayı öğrendim."




Fotoğraf: Alper Tunga Doğan


'Tabancalı çocuk, pazaryerinde aniden karşıma çıktı'

Sergide 3 fotoğrafı bulunan Alper Tunga Doğan ise proje nedeniyle deneyimlediklerini şöyle anlatıyor: "Sokak fotoğrafçılığı her zaman ilgimi çekmiştir. Küçük yaşlarımdan itibaren babamın makinası ile fotoğraf çeker, filmin basılmasını heyecanla beklerdim. İFSAK sayesinde son zamanlarda gerçekten fotoğraf için bir şeyler yapmaya başladığımı hissediyor ve mutlu oluyordum. Koray Akten sokak fotoğrafçılığı atölyesinin açıldığını öğrendiğimde hemen katılmak istedim. Aklımda kısa bir teorik bilgi ardından birkaç gezi yapacağımız fikri vardı; tamamen yanılmışım.


Daha ilk toplantımızda bu atölyenin aslında bir sergi projesi olduğunu heyecanla öğrendim. Heyecan, tutku ve sabır ile bizlere sokak fotoğrafçılığı ile ilgili detaylı bir bilgi bombardımanına tutan sevgili eğitmenimiz Koray Akten, bizlere 'İnsanlık Halleri' sergisinin nasıl olacağını anlatıyordu. İnsanlara yakın olmalıyız, olaylara farklı açılardan bakalım, bir şeyler anlatmalıyız, bakanlar uzun süre bakmaktan alamasınlar fotoğraflarımıza sözleri beni çok heyecanlandırdı. 6 ay boyunca her ay inanılmaz rotalarda teorik bilgilerimizi sınama fırsatı bulduk.


Sahada fotoğrafa konsantre olmayı ve kendinden geçmeyi gördüm eğitmenimizde. Benim için farklı bir deneyimdi. Zorlanmadığımı söyleyemeyeceğim. Ama denedim ve teorik derste gördüğüm kareleri kovaladım. Giderek de daha mutlu olduğumu hissettim. Bazı gezilerden eve geldiğimde fiziksel olarak yorgun ama ruhen çok ferahladığımı hissettim. Sergiye seçilen fotoğraflarımdan birisi olan 'Tabancalı çocuk' fotoğrafım, pazar yeri ortasında aniden karşıma çıktı. William Klein'in 1955 yılında çektiği şiddet parodisinin benzerini ben de yakalamıştım. Tekrarı olamayacak bir deneyim yaşadım, çok mutluyum."




Fotoğraf: Hakan Şenbahçeli


'Sokakta fotoğraf aradık'

4 fotoğrafıyla sergide yer alan Zerrin Akçay, 6 aylık sokak fotoğrafçılığı deneyimini şöyle özetliyor: "Koray Hocamızı önceden gezilerine katıldığım için tanıyordum ve bu projeyi yaptığını duyunca kaçırmak istemedim, çünkü hep geziler keyifli geçiyor hem de geliştiğimi hissetmiştim. Bu projeye başladığımda heyecanlıydım; ilk projem ve ilk sergim olacaktı. Proje arkadaşlarımla ve hocamızla iyi bir uyum yakaladık ve heyecanla sokakta fotoğraf aradık."


Projeye tek kare fotoğrafıyla katılan Hakan Şenbahçeli'ni düşünceleri ve 'midyeci' fotoğrafının öyküsü şöyle: "Sokaklar, farklı kimlik ve değerde birçok insanın ortak yaşam alanlarıdır. Kimseleri dışladığını da göremezsiniz sokakların, herkese kucak açmak konusunda biz insanlardan çok daha cömert ve merhametli olduklarını ve ayrıca karşılık beklemediklerini de söyleyebilirim. Farklı duygu ve düşüncelerin kozmopolit bileşeni olan sokaklarda, elimde fotoğraf makinası ile dolaşırken yapmaya çalıştığım şey; insanların duygularına dokunabilmek, onlarla en yalın hallerinde selamlaşmak ve fotoğrafın ötesinde iletişime geçebilmektir aslında. Bu proje bana, bir anlamda işte bu iletişimi geliştirme konusunda katkı sağladı, birlikte karış karış sokakları gezdiğimiz hocamız ve projeye katılan fotoğraf gönüllüsü dostlarımla başka başka anılar biriktirmenin de yolunu açtı


Fotoğrafın hikayesine gelince... Gündoğumunda Kireçburnu sahilinde iki midyeci arkadaşa rastladım. Önce kalın halatlar yardımıyla birkaç çuval midyeyi denizden karaya çıkardılar, çuvalları fotoğrafı çekmiş olduğum alana taşıdılar, sonrasında midyeleri ayıklamaya başladılar. Emeğine saygı duyduğum bu güzel insanlarla yaklaşık 20 dakikalık sohbetimiz oldu. Fotoğraf, işte bu sohbetin doğal doğal akışı sırasında aldığım birkaç kareden biri."




Fotoğraf: Ayşegül Ağrımak


'İnsanlık manzaraları'

Projede 3 fotoğrafıyla yer alan Ayşegül Ağrımak'ın ise projeye katılma sebebi, insan fotoğrafı çekmekte zorlanmasıymış. Ayşegül Hanım anlatıyor: "Koray Hoca'nın verdiği teorik bilgiler yardımıyla insan fotoğrafları çekmeyi denemeye başladım. Ben, hikayesi olan insanlar arıyorken kader de bana bir hikaye yazdı ve canım babamın uzun yoğun bakım süreci başladı... Babamı yitirdim... Birileri de beni izlese, sanırım benden de birkaç insanlık manzarası çıkarırdı."




Fotoğraf: Neslihan Keskin Oruç


Şerife Nurcan Aydınlı gibi sergide 7 fotoğrafı olan Neslihan Keskin Oruç, sokak fotoğrafçılığıyla tanışmasını ve sergiye kadarki süreci şöyle anlatıyor: "Fotoğrafta çok yeniydim. Her yeni başlayan fotoğrafçı gibi ben de gördüğüm herşeyi çekmeye çalışıyordum. Kendimi geliştirebilmek adına kitaplar okuyor, sürekli fotoğraf bakıyordum. Baktığım fotoğraflar arasında en etkilendiklerim sokak fotoğraflarıydı. Hemen hemen hepsinde harika bir an ve o ânı anlatan bir duygu yüklüydü. Hiç bilmediğim ancak fotoğraflara baktıkça beni büyüleyen bir konu oldu sokak fotoğrafçılığı ...Ve derken bir tavsiye ile üye olduğum İFSAK’ta hocamız Koray Akten’in 'İnsanlık Halleri' projesi başlattığını öğrendim. Bu proje beni çok heyecanlandırmıştı ve kafamda yapabilir miyim, nasıl olacak endişeleri ile hızlıca projeye dahil oldum. Koray Hocamız projenin başladığı ilk günden itibaren bize hem sokak fotoğrafçılığı hem de insanlık hallerine dair çok detaylı bilgiler verdi, pek çok değerli fotoğrafçıyı bize tanıttı ve neyi nasıl çekmemiz gerektiği konusunda bizlere inanılmaz emek verdi.


Her gün sokaklarda yüzlerce insanla karşılaşırsınız ve her birinde farklı bir duyguyu gözlemlersiniz. Mutluluk, hüzün, sevinç, heyecan, üzüntü, coşku, merak, korku vb. birçok hissi insanların yüzlerinde ve vücut dillerinde izlersiniz. Her birimiz insanız ve insani duyguları yaşarken türlü hallere bürünüyoruz. Bizim 6 ay boyunca yaptığımız, bu duyguları fotoğrafa yansıtmak oldu. Pek çok gezide, yağmur, kar demeden fotoğraf peşinde koştuk. Sonuç olarak ortaya bu sergi çıktı."

Fotoğraf: Nimet Kaynak


İntiharı izlemek

Projede 5 fotoğrafı bulunan Nimet Kaynak ise İstanbul Halkalı'da çektiği 'ağlayan kadın' ve 'aynı yöne bakanlar' fotoğraflarını çekerken neler hissettiğini, şöyle anlatıyor: Halkalı Aşura'da ağlayan kadını çekmeden önce; üzerinden bunca zaman geçmiş bir olayın ardından bu kadar içten nasıl ağlarlar, dedim kendi kendime... Sonra düşündüm ki; yıllar boyu itilmişlikleri, kendilerini saklamaları, onlar hakkında asılsız söylentiler, belki de bu matem etkinliğinde kendini ifade etme olanağı buluyor. Ve bastım deklanşöre!..


'Aynı yöne bakanlar' fotoğrafımı ise trajik bir anda çektim. Birisi çatıda intihar etmek üzere, aşağıdakiler ise onu izliyordu. Yüksekte olduğundan çatıya çıkan kişinin yüz ifadesi ve duygularını anlamaya imkan yoktu, aşağıdaki insanlar merakla olayı izliyorlardı. Çatıdaki adama yardım etmem zaten olanaksızdı. Ben de fotoğrafçılığın gereğini yerine getirerek pür dikkat onu izleyen insanları çektim."


Evet, Nimet Hanım'ın da belirttiği gibi aslında yaşamda çoğu şeyin seyirciyiz. Fakat sabırla 'kritik an'ların peşinde giderek, çekinmeden olaya karışarak yaşamı belgelemeye çalışmak, hele ki estetik bilgiyle teknik donanımı buluşturup ortaya çıkarmak ve hatta bunu refleks haline getirmek, harika bir tad bırakıyor insanda...


İFSAK'taki 'İnsanlık Halleri' sergisi, 9 Kasım'a kadar izlenebilir.


Yazı: Hayriye Mengüç


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Projede yer alan biri olarak İstanbul’u sokak fotoğrafı için yeniden tanımak mükemmel bir deneyimdi. Koray Akten hocaya ve proje arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler.. Özlem Sarıkaya
    CEVAPLA
  • Misafir sokak fotoğrafçılığı zor ancak sokaktaki insanlık hallerini çekmek daha da zor.kritik anı yakalayacaksın o anda duyguyu,estetiği,kadrajı,tekniği de uygulayacaksın ve bunları insanların çok yakınından yapman gerekecek.insanların tepkilerini de gözardı etmemek gerek.en azından benim için zordu ama yine de hep insanlık hallerinin peşine düştüm ve düşmeye devam edeceğim zoru başarmak daha iyidir diye düşünüyorum. emeğine,kalemine sağlık güzel arkadaşım hayriye,sevgiler
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.