Bizim çalışma hayatımızdaki iş kanunları, kadın çalışanları için emzirme odası ve kreş açmayı zorunlu kılar. Fakat bunu uygulayan işveren sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Oysaki, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 74'üncü maddesine göre işveren "oda ve yurt açma yükümlülüğü" başlığı altında; "100-150 kadın çalışanınn olması halinde emzirme odası kurması, 150'den çok kadın çalışanı olması halinde ise 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından kreş açma zorunluluğu" bulunmaktadır. Ancak her kadın holding çalışanı değil tabii ki...


Bu nedenle bizim ülkemizde çalışan çocuklu kadınların hayatını kolaylaştıran en önemli şey, eğer aile büyükleri devrede değilse güvenilir bir bakıcı bulmasıdır. Hatta iyi bir bakıcı, çalışan kadının iş hayatındaki performansını bile olumlu etkiler. Aklı evdeki çocuklarında kalmaz, işine yoğunlaşır.


Durum böyle iken, çocuklar okul çağına gelene kadar büyük ebeveynleri işin içine sokmak istemeyen anne-babalar, iyi bir bakıcı için eşe-dosta haber bırakır, eskiden gazete ilanlarına bakılırdı, şimdilerde sosyal medya grupları devreye giriyor.


Çok bilinmeyenli denklem

Tamam aday bulmak -değil ama- bir şekilde kolay. Çünkü esas sorun; ihtiyaç duyduğunuz şeylerle örtüşecek hizmet sunacak, uygun ücretli, sizi üzmeyecek kişilik özelliklerine sahip, aile kültürünüze uygun bir profili bulmak ve ondan uzun süreli hizmet alabilmek. Yaşamdaki matematiğe örnek verin, derseniz; çok bilinmeyenli denklem olarak 'yardımcı seçmek' diyebilirim. Çalışırken iki çocuk doğurmuş bir kadın olarak, söylüyorum bu sözleri. Fakat ben çoğu çalışan kadının hiç tercih etmediği bir şeyi yayıp, 0-3 yaş arasında çalışma hayatıma iki kez ara verdim. Sonrasında ise yine yardımcılarla işi götürdüm.


Elbette herkesin tercihi benim gibi olmuyor. Çalışmasını sürdürüyor. Çocuklarını emanet edeceği güvenilir bir bakıcı/yardımcı bulmak için büyük bir çaba harcıyor. Bazen işler ters gidiyor, yardımcı sizi bırakıyor. O zaman da hem siz hem çocuğunuz yıpranıyor, üzülüyor. Hadi yeniden arama faaliyetlerine başlanıyor. İşte bu sancılı süreci; Ela ve Nil isimli iki bebek sahibi Levent Gökmen Demirciler, kitaplaştırmış. Geçen yıl Tortuga'nın bastığı 'Dadın Kadar Konuş', çalışan anneler için çok önemli bir kaynak. Yaşadığı, gördüğü ve duyduğu hikayelerin eğlenceli bir dille anlatıldığı kitap, çalışan kadının bakıcı bulma derdini her yönüyle gözler önüne seriyor.





İşe giderken yolda yazmış

Meslektaşım Levent'in kızları bu yıl daha da büyümüş; biri sekiz diğeri dört buçuk yaşına gelmiş. Ofiste işi yazı yazmak olan bir anne olarak, bu kitabı nasıl yazdın, diyorum. Evden işe gidip-gelirken yolda yazdım, diyor. Anlıyorum ki; Bahçeşehir'den Mecidiyeköy'e gidip gelirken serviste yazmış. Takdir ediyorum. Yıllarca o yolları çekmiş biri olarak benim hiç aklıma gelmedi, yolda yazmak... Neyse.


Bu iş onun sosyal sorumluluk projesiymiş. Gerçekten biz anneler olayın içinde olduğumuz için ne kadar önemli bir sorunu, ne şekilde hallettiğimizin farkında olmuyoruz, tıpkı bu kitap gibi yazıya dökünce ortaya çıkanlar hepimiz için çok çarpıcı. Levent, kitapta kendi deneyimlerinin yanı sıra çevresindeki insanların da deneyimlerini aktarmış. Kitabı niçin yazdığını şöyle anlatıyor: "Dadı ararken nasıl bir yol izleyeceğimi bilemediğim için bir kaynak aradım, bulamayınca annelere bir rehber olsun diye ben yazayım, dedim. Arkadaşlarımın dadılarla yaşadıklarını, dadıların çalıştıkları evlerde yaşadıklarını konu alan birbirinden ilginç dadı hikayelerini bir araya getirdim. Çünkü sadece anneler ve çocukları değil, dadılar da bu süreçte incinebiliyor. Yaşananları örneklerle anlatmak istedim."


Levent,çocuk yetiştirmede anne rölünün önemine dikkat çekiyor ve kadınları bu konuda bilinçlendirmek ve daha çok kadının hayatına dokunmak için bir dernek kurmak istediğini anlatıyor. "Çalışan ve bilinçli kadınlar olarak hemcinslerimizi bilinçlendirmenin bu dünyadaki görevimiz olduğuna inanıyorum" diyor.


Akla hayale gelmedik profiller

Dadı seçerken izlenmesi gereken aşamaları, bazı püf noktalarını, hatta farklı ülkelerden dadılarla çalışan annelerin tecrübelerinden yararlanarak ülkelere göre dadı profili çıkarmış. Yapılan hatalara dikkat çekerek, doğru kararlar vermenize yardımcı olmayı amaçladım. Belli bir formülü olmayan bu konularda yaşanmışlık ve tecrübelerden faydalanılması gerektiğini düşünüyorum" diyor.


Kitapta ünlülerin dadı maceralarının yanı sıra kredi kartı aşıran, sevgilisini eve alan, çocuğa kahvaltıda soğan yediren, kedisiyle işe gelen, pavyondan dadılığa transfer olan, çocukları okul bahçesine terk edilen, dil bilmeyen, dedikodu yapan, çeşit çeşit dadı hikayesi yer alıyor. Bir gün çalışıp tam gün parası isteyen, Ipad bağımlısı, sürekli elektrik süpürgesi çalıştıran, dört saat telefonla konuşan, alkolden hoşlanan, çocuğa meyve suyu sıkmayan, kendi bebeği gibi baktığı çocuğu emziren dadılar ve daha neler neler...


Arkadaşım yazdı diye söylemiyorum, gerçekten çok ilginç bir kitap.


Haber: Hayriye Mengüç





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.