Haftanın yorgunluğunu atma, biraz olsun huzur bulma umuduyla gittiğiniz salaş restorandaki garson önce limonlu ve buzlu olarak sipariş ettiğiniz sodanızı sade ve tabii ki oda sıcaklığında, ardından mantarsız istediğiniz eti bol mantarlı ve soğumuş olarak getirdiğinde ne yaparsınız? Size kendinizi her an patlayacak bir bomba gibi hissettiren kişi, niyeyse dediklerinizin aksini yapan bu garson ağabeyimiz de olabilir, kaçırmak üzere olduğunuz toplantıya yetişirken aracına bindiğiniz taksici amca da sevgiliniz ya da babanız da... Krizleri ufak çaplı bir isyanla çözebiliyorsanız ne âlâ ama herkes isyan çıkararak istediğini elde etme yeteneğiyle doğmuyor. Kaldı ki pek çoğumuz isyan etmeyi beceremiyoruz.


Bir kere ne denli büyük bir haklıksızlığa uğramış olduğumuzun önemi yok, çığlık çığlığa bağırarak çıkarılan isyanla bir yere varamıyoruz, masumiyet maskesini kuşanmak şart. Beyninizden alevler çıkarcasına ağzınıza geleni etrafınıza savurursanız eteğinizdeki taşları dökmüş olmak içinizi ferahlatmaktan ötesine geçmez, hatta günün sonunda işleri daha da berbat eder. Ama siz yine de bu ihtimalden korkarak yerinize oturmayın. İsterse sonuç vermesin siz yine de isyan edin. Mesela içtiğiniz şarabın kalitesini mi beğenmediniz? En azından bunu tespit edebilecek kapasiteye sahip olduğunuzu bilsinler. Şikâyet psikolojisi üzerine araştırmalar yapan Dr. Robin Kowalsk’e göre sırf sempati kazanmak ve dikkatleri üzerinize çekmek için bile isyan edilir... Tabii kılıfına nasıl uyduracağınızı biliyorsanız.


İsyaaaan!

Şimdi konumuz günümüzü berbat eden garson ya da taksiciye karşı değil; sevdiğimiz birine karşı başlatacağımız isyan hareketi. Çünkü özellikle yakın ilişki içerisinde olduğumuz kişilerle olan krizleri yönetmekte çuvallıyoruz.


İsyan etmeyi kafanıza koyduysanız işte bu noktada çok ince bir çizgidesiniz. Ya hayıflandığınız durum daha vahim bir hal alacak ya da günü kârlı kapatan siz olacaksınız. Klişe film sahnelerinde olduğu gibi “Yetti ama!” diyerek masadaki her şeyi yere savurmanın ötesinde yapılması gerekenler var. ABD’li psikoloji profesörü Barbara Held de isyan etmenin tereyağından kıl çeker gibi kolay sonuçlar vermesi için tek bir tavsiyede bulunuyor: Karşınızdakine ne denli üzgün olduğunuzu söyleyin... Bunu yapmazsanız, krizden doğan sancıyı bir başınıza çekmeyi kabul ettiniz demektir! Dünya çapında yaptığı konuşmalarla tanınan ABD’li yazar Kevin Hogan da işin olmazsa olmazının samimiyet olduğunu söylüyor ve ekliyor:


1- Önce konuya neden itirazı olduğunu iyi kavrayın. Hogan’a göre insanlar, çoğu zaman neden “Hayır” dediklerini bile bilmezler, anlık bir reaksiyondur. Onu buna zorlayan sebebi bilin.


2- Duygusal iklim yaratın. Dinlemeyi bilin, doğru soruları sorun.


3- İnsan beyni dinlediklerini bir kayıt cihazı gibi kaydetmez, bazı yerlerini eksiltip bazı yerlerini çoğaltarak kaydeder. Hafızasına neleri nasıl kaydettiğine hâkim olun.


4- Kurbanınızın gözünü korkutun. İnsanlar kazanmaktan çok kaybetmemeyi isterler.


5- Saadet dolu bir atmosfer yaratın. Topluluk içinde davranışlarımızı bulunduğumuz ortamın havası belirler.


6- Zafiyetlere, önyargılara dikkat kesilin. İsyanın çıkış noktası bunlardan kaynaklıysa daha ılımlı yüzleşin.


7- Uyum, ikna sürecine iyi gelir. Aranızda ne kadar güçlü bağ oluşmuşsa ikna süreci o kadar kolay işler. Mesela benzer ses tonuyla konuşun.


8- İnsanlar ne istediklerini bilmeyebilirler ama ne istemediklerini iyi bilir. Ne istemediklerine odaklanın, kırmızı çizgilerini bilin.



‘Kronik isyancı’ olmayın

  • İsyan çıkaracağınız kişi bir kadınsa kozlarınızı yüz yüze paylaşın. Ama bir erkekse mail ortamı erkekler için özellikle karşı cinsleri söz konusu olduğunda iyi sonuç alabileceğiniz bir platform ancak telefonla işi çözmeye çalışmayın.

  • Endişe ve mağduriyet ile meşgul bir beyinle yola çıkmayın. Şartlar ne olursa olsun karşınızdakinin kendisini konforlu hissetmesi için gayret gösterin.

  • Karşısındakinin atağa geçme ihtimali olan meseleler için önceden gardınızı alın. Konuşma esnasında empati yaptığınızı devamlı vurgulayın.

  • İsyan ettiğiniz her ne ise asla mahçup ya da güçsüz hissetmeyin. Karşısına değil yanına oturun... Stratejik kullanmayı bildiğinizde herkesi yola getirebilen mizahı ara sıra silah olarak kullanın.

  • Karşınızdakine kendini suçlu hissettirin, ajitasyondan kaçınmayın.

  • Aynı kişiye kısa zaman aralıkları içerisinde farklı konulardan isyan çıkarmayın, ‘kronik isyancı’ damgası yemeyin.

  • ‘Evet ama...’lı cümleler karşınızdakiyle bir noktada hemfikir olduğunuzu gösterir ve onu rahatlatır.

  • Beklemediği anda vurun. Farklı tavır takınabileceği kimseler etrafındayken işe girişmeyin.

  • Ödün vermekten korkmayın. Karşınızdakinin size karşı elindeki tüm üstünlükleri almayın. Ama işe kalkışmadan alt limitlerinizi belirlemeyi unutmayın.

  • ‘Kontrollü isyankâr’ olun. Duygular aracılığıyla dediğinizi yaptırın. Doğru duygular tetiklendiğinde çözüm kapıda demektir. Aynı duyguları paylaşmak insanları yakınlaştırır, zıtlıkları ortadan kaldırır.

  • Sonradan pişman olacağınız şeyler söylemeden derin bir nefes alın, tebessümü eksik etmeyin ve gözünün içine bakın.

  • Karşınızdaki kişinin hareketlerini taklit edin. Mesela elini kafasına götürüyorsa birkaç saniye sonra elinizi kafanıza götürün. Bu size duyduğu güven duygusunu ve sempatiyi artırır.

  • Kafasının karışık olduğunu fark ediyorsanız ya da sizi haklı gördüğüne dair sinyaller veriyorsa hemen durumu fırsata çevirin. Çünkü bu isyanın lehinize sonuçlandığının filizi.

  • İsyanda meydanı karşınızdakine de bırakın. Uzun uzun düşünmesine fırsat vermeyin, oldu bittiye getirin. Ancak istediğinizi alabilecek gibi değilseniz eliniz boş dönmemek için “Bari...” ile başlayan cümlelerle söze girin.

  • Baktınız ki olacak gibi değil, risk alın ve hırçınlaşarak son kozunuzu oynayın.

‘Kazançlı çıktığını hissetsin...’

Karşınızdakini nasıl etki altında bırakabileceğiniz üzerine araştırmalar yapan Prof. Robert Cialdini “İsyan çıkardığınız konuyla bağlantılı olarak ona karşılıksız bir şey vaat edin ki size karşı kazançlı çıktığını ya da borçlu olduğunu hissetsin. Çözmeye çalıştığınız meselenin çatısını başkalarının fikrinden yola çıkarak, güçlü isimleri referans göstererek kurarsanız size ılımlı yaklaşma ihtimali artar” diyor.


Haber: Sema Ereren


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.