- Biraz daha geriden başlayalım; resmi nikah olmadan dini nikah olması suç kapsamından çıkarıldı mı?



Evet. Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs 2015 tarihli kararı ile, resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmasının suç olarak kabul edilmesini eşitlik ilkesine aykırı buldu. Kararın hükmünün yanında, çok ilginç yönleri de var. Mesela başvurucunun itirazında “bir bayan ve erkeğin birlikte gayrimeşru yaşamaları suç değilken” diye muhteşem bir söz geçiyor. Bunu diyen kim, Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi! Bir sulh ceza mahkemesi kalkıp, birlikte yaşamaya “hukuk dışı” diyebiliyor. O zaman bizim de hukuki yaşamanın illa ki bir evlilik bağı içerisinde olduğunu kabul etmemiz gerekir. Konuya dönersek; Pasinler Sulh Ceza Hakimi kadar kudretli olmasam da, hiç yoktan 4 yıl hukuk okumuş biri olarak söyleyebileceğim; bu kararın tamamen yanlış olduğudur. Elbette iki yetişkinin birlikte yaşaması, resmi nikahla yaşaması, birlikte yaşamaları için dua etmeleri devletin karışabileceği bir alan değildir. Bunun yanında; o çok el üzerinde tutulan toplumsal hassasiyetlerimiz ise, her nasılsa Türkiye’deki evliliklerin 3’te 1’inin “çocuk evliliği” – yani “aile tarafından azmettirilmiş çocuk istismarı” olmasına ses çıkarmamaktadır. Eşit durumda olanlara farklı hüküm uygulamak nasıl eşitsizlik yaratırsa; eşit durumla olmayanları da aynı kefeye koymak bize adaleti getirmez. Kanun koyucu, resmi nikah olmaksızın dini nikahın kıyılmasını “resmi nikâh müessesesi ile kadının sosyal konumunu güçlendirmek, aileyi, ana ve çocukları korumak” amacı ile suç saymıştı. Sanırım korunması gereken yararın ne olduğunu düşününce, bugün neden bu fiilin suç olmaktan çıkarıldığını anlatmak için çok nefes harcamaya gerek yok.



- Çocuk istismarında 15 yaşın altında da rıza olabileceğini söyleyen AYM kararı tam olarak neden bahsediyor? Açar mısın?



AYM 26 Mayıs 2016’da verdiği kararla, 15 yaşından küçük çocuklara karşı istismar söz konusu olduğunda, tüm sanıkların en az 16 yıl hapis istemi ile yargılanmasını “orantısız” buldu. Zira AYM’ye göre 4 yaşındaki bir çocukla, 14 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edilmesinin aynı şekilde değerlendirilmesi “hukuk devleti ilkesini zedeler” imiş. Mahkeme bunu, bugün hükümetin de yaptığı gibi; mükemmellikler dünyasına yaşadığımız tek sorunun, genç yaşta birbirine delicesine âşık olan akılsız ve de haylaz çocukların münferit eylemleri olarak değerlendirmekte sakınca görmemiş. Oysa kazın ayağı hiç öyle değil, hepimiz biliyoruz ve çok azımız ses çıkarıyoruz. 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.’nin “rızasının olduğunu” kabul eden bir hukuk sistemine sahibiz. Şüphesiz böyle durumlarda hem hukuk hem de sistem kelimesini, mecazi ve hatta alaycı anlamda kullanmak gerekir. “Neden tecavüz ettin” yerine “neden tecavüze uğradın” sorusunun sorulduğu bir ülkede, AYM’nin, kendini İskandinavya’da bayram harçlığı uyuşmazlıklarına bakan pembe duvarlı bir mahkeme sandığını artık kabul etmeliyiz ve tepkimizi buna göre göstermeliyiz. Zira onun göstereceği pek yok.



- Cinsel istismara uğramış çocuğun istismarcısıyla evlendirilmesi hakkında çıkan yasa ve Bekir Bozdağ’ın yaptığı açıklamayı nasıl değerlendirmek gerekli?



Elde olsa yapılan açıklamayı değerlendirmemek gerekir ama kendisi hali hazırda Adalet Bakanı. Bekir Bozdağ’ın açıklamaları nereden tutulursa tutulsun, elde kalıyor. “Cebir, tehdit, hile ile tecavüz suçunu işleyenler kapsam dışı” diyor, değiştirilmek istenen madde zaten 15 yaşın altındaki çocuklara istismarı düzenliyor. 15 yaşından küçük çocuğun zorlama olup olmasına bakılmaksızın, rızası olduğundan bahsedilemez. Rızadan bahsedilebilecek durum, TCK 104’te düzenlenen “Reşit olmayanla cinsel ilişki” suçudur, bu suçta mağdur 16-18 yaş aralığındadır. Bu durumda ya kanun koyucu hangi maddeyi değiştireceğini karıştırmış ya da başka bir amaca sahip. Ayrıca tecavüz, hukuk bilimine ihtiyaç olmaksızın, salt mantık bilimi ile hareket edildiğinde de “cebir” yani zorlama içerir. İsteğe bağlı, rıza gösterilmiş tecavüz olamaz. Eski adıyla “Irza geçme”, zaten “rıza aleyhine yapılan” manasına gelir.



Yine kendisine göre “Düzenleme sadece evlenmiş ama yaş şartı nedeniyle nikah yapamamış olanlar”dan bahsediyor. Demek ki laik, sosyal, hukuk devletimizin Adalet Bakanı için; evlenmek için nikah yapmaktan farklı yollar da var. Medeni Kanun’un haberi yok ama olsun, o da kanunun ayıbı diyelim. Bekir Bozdağ da AYM ile aynı çizgide; kendisi İskandinavya’nın Adalet Bakanı olduğu için onun sorumluluk alanında sadece aşık gençler var, bu yasa da onları kurtarmak için. Aynı anda “Aslında adet görmeye başlamış bir kızın evlenmesinde İslam açısından bir sorun yoktur” tartışmasının başlamasına da tesadüf deyip geçmek gerekecek.



- Geçici bir yasa olduğunun altını çiziyorlar. Geçici yasa olması ne demek?



Getirilen düzenleme 16 Kasım 2016 tarihine kadar işlenmiş suçları kapsayacak, 17 Kasım 2016’da çocuğa karşı istismar suçu işleyen kişi bu haktan, fırsattan, “patron çıldırdı zararına tahliye”den yararlanamayacak demek. Özetle; devlet aslında “baba” olduğu için, bir nevi çocukları olan istismar suçlusu vatandaşlarına “Sana daha önce bunu yapma demiştim, hadi bu seferlik şunu yaparsan affedeceğim, ama bir daha yaparsan bozuşuruz” demekte. Birebir aynı eylem söz konusu olduğunda; dün işlenen yarın işlenecek olandan nasıl oluyor da adalet duygusuna daha az zarar veriyor; anlamak mümkün değil. Ama aynı zamanda “o kadar da iyi bir şey” olmasa gerek, zira bundan sonrası için de uygulama alanı bulması uygun görülmüyor. Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün de dediği gibi; insan gerçekten hayret ediyor.



- Bu yasa varlığını sürdürdüğü süre içinde tecavüz ve çocuk istismarı suçuyla hapis cezası alan mahkumları kapsıyor mu?



Kapsamıyor, zira yasa “16 Kasım 2016 tarihinden önce işlenmiş” olma koşulunu getiriyor. Yani aslında yasa kapsamı bir süreç değil, anlık bir hareket olacak. Yasa yürürlüğe girdikten sonra AYM’nin “bu hukuk devletine, oran orantıya ve İskandinavya toplum yapısına aykırıdır” demesini heyecanla bekleyeceğiz. Kanun yapım usullerine aykırı olduğu için, deneceğine olan inancım da tam.



- Çocuğun istismarcısıyla evlendirilmesi evlilik yaşının da düşeceği anlamına geliyor. Yani istismara uğrayan çocuk 12 yaşındaysa bu yasa kapsamında evlendirilebilecek mi?



Bunun için birkaç bilgi ile başlamak faydalı olur. Medeni Kanun’a göre kişi 18 yaşını doldurunca, 17 yaşını doldurmuş kişiler aile izni ile, 16 yaşını doldurmuş kişiler de hâkim kararı ile evlenebilir. Evliliğin 18 yaşından önce gerçekleşmesi durumunda, kişi 18 yaşını doldurmuşçasına ergin kabul edilir. Bunların yanında kişinin ve ailesinin talebi üzerine, kişi 15 yaşında hâkim kararı ile ergin kılınabilir. Bunun için de hâkimin durumun koşullarına bakması gerekir. Şimdi düşünelim; 15 yaşında bir çocuk, kendisini istismar eden fail ile evlenmek istediğini ve bunun için de ergin kılınmak istediğini beyan ediyor. Aile de “yerel adetler, gelenekler, görenekler ve daha bir sürü şey” sebebiyle çocuğunun evlenmesinin kendisi için daha uygun olacağını söylüyor. Türkiye’de “Hayır, senin önce büyümen gerekir, okuman gerekir, her anlamda bir birey olman gerekir” diyecek hakimlerin çoğunlukta olduğunu sanıyorsanız; sanmayın. Bekir Bozdağ’ın açıklamasında bile var, “Düğün yapılmış, dernek yapılmış, gelmişler, hediyeleri takmışlar, resmen evlenmişler …. Düğüne ilçenin kaymakamı, savcısı, hâkimi, karakol komutanı gelmiş” diye. Biliyorsunuz bazı batı medeniyetleri o kaymakam, o savcı, o hâkim, o komutan hakkında soruşturma açarken; bizim memurlarımız gelip bir de altın takıyorlar. Allah başımızdan eksik etmesin, her vatandaşın rüyası.



Bunun yanında; mevcut düzenlemenin evlilik yaşını kendiliğinden düşürdüğünü söylemek hatalıdır. Zira düzenlenen Ceza Kanunu hükmü iken, evlilik yaşı Medeni Kanun hükmüdür. Gönül rahatlığı ile söylenebilecek şey ise; bu düzenlemenin yakında gelecek bir Medeni Kanun düzenlemesinin bir önceki basamağı olduğudur.



- Bekir Bozdağ 3 bin kişinin bu durumdan mağdur olduğunu söylüyor. Ve bu geçici yasanın aileleri kurtaracak bir yasa olduğundan da bahsediyor. Böyle bir yasa çıkarılmasının ailelere ne gibi bir faydası dokunabilir?



Fayda dokunacak kısmı dahi belirlemek bu yasada çok zor. Zira değişiklik; 16-18 yaş aralığı ile değil, 15 yaşından küçükler ile ilgili. Ancak şu anda 15 yaşından küçüklere karşı işlenen istismar suçundan, daha önce bahsettiğim iptal sonrasında ortaya çıkan boşluk sebebiyle; serbest bırakmaya varan hükümler verilebiliyor. Örneğin; 12 yaşındaki çocuğu defalarca istismar eden 73 yaşındaki fail, 16 yıl hapis cezası aldıktan sonra, mahkemece AYM’nin iptal kararı doğrultusunda serbest bırakıldı. Mahkeme kendini, “yasal boşluk mevcutken verilecek bir hapis cezasında, failin hürriyetinin kısıtlanması hukuksuzluk yaratabilir” dedi. Böylece, tekrar etmekte fayda var, 12 yaşındaki çocuğu defalarca istismar eden 73 yaşındaki failin olası mağduriyeti önlenmiş oldu. Kendisinin davada “Fiziksel olarak daha güzel bayanlar varken ben neden çocukla uğraşayım” diye savunma yaptığından bahsedip sizi tekrar tekrar sinirlendirmek de istemiyorum.



Bekir Bozdağ’ın söylediğine dönersek; yasanın şu anda uygulama alanı şu şekilde; 16 Kasım 2016 tarihinden önce, suçun işlendiği tarihte 15 yaşından küçük olan birini istismar eden failin; değişikliğin yasalaştığı gün itibariyle çocuğun ergin kılınması/hâkim kararı/aile onayı/rızası ile evlenmesi durumunda, kalan cezası infaz edilmeyecek. Eğer aynı koşullar altında, sanık hakkında hüküm henüz verilmemiş ise, hükmün açıklanması geri bırakılacak. Yani, sanık serbest kalacak, 5 yıl içerisinde başka bir hapis cezası alması durumunda, bu istismar suçundan aldığı hapis cezası da yeni hapis cezası süresine eklenecek. 5 yıl içerisinde başka bir suç işlemezse, bu hapis cezası da silinecek.



Maalesef kimsenin dikkatini çekmemiş bir ayrıntı var. Değişiklikte cezanın infazına devam edilmesinin koşulu olarak “evliliğin failin kusuru ile bitmiş olması” aranıyor. Bu demektir ki; mağdurun kusuru ile evlilik biterse – örnek olarak kendisini geçmişte istismar eden kocası ile evlenmesinden itibaren 1 yıl boyunca cinsel ilişkiye girmeyi reddederse, fail cezasını çekmek zorunda olmayacak. Yani hem mağdur hem tecavüzcü ile evleniyor hem de onunla cinsel ilişkiye girmemesi durumunda fail tüm cezasından kurtuluyor. Bunun yanında, çift anlaşıp boşanırsa da failin cezası silinecek. Türkiye’de bunun “Fail ile evlen, hem senin namusun temizlenir, hem adın dul olur” diye ikna ya da “Faille evlenmezsen başına gelecekleri çekersin” diye uyarı ile yürümeyeceğini görmemek için sanırım mühim bir konuda bakan olmak gerekir.



- Bu yasa tecavüzcüye af olarak algılanmalı mı?



Bekir Bozdağ “Algılanmamalı” diyor, o zaman kesinlikle algılanmalı. Topluma verilen örnekte, birbirine aşık olup evlenememiş gençlerden bahsediyorlar. Oysa Türkiye çocuk istismarcıları ile, istismara uğrayan çocuklarını öldüren ya da intihara teşvik ettiren aileler ile dolu. 2016 yılı itibariyle hala insan hakları namusun gerisinden geliyor. Yasanın pratiği, ölüm yerine evliliğe “rıza gösteren küçükler” ile olacaktır.



- Binali Yıldırım “Yaşı tutmayan, reşit olmayan yaşta evlenenler var” diye bir açıklama yaptı. Yaşı tutmayan biri kanunlar huzurunda nasıl evlenebilir?



Evlenemez. Medeni Kanun’da bahsettiğim hükümler haricinde böyle bir yol yoktur. Burada belki konunun biraz daha felsefesine inmek gerekir. İstediğimiz kadar cumhuriyetin 93. yılından, takvimin 2016 sonu olduğundan bahsedelim; ülkemizde ve dünyanın büyük bir kısmında kadınlar ve çocuklar hala bir meta, yani ticari bir değer olarak görülmektedir. Bu bağlamda; evlilik töreni de aslında iki erkeğin aralarında gerçekleşen bir takas; bir baba kızını bir kocaya veriyor, kızın burada fikri sorulmuyor, itiraz etme şansı zaten yok. Bu zihniyeti destekleyecek bir ek bilgi vereyim; 2004 değişikliği öncesinde tecavüz kişiye karşı değil, aileye karşı suçtu. Zira ya birinin kızına ya da birinin karısına tecavüz edilmiş oluyordu. Devletin başbakanı da hala, iki erkek arasındaki bu anlaşmayı “evlilik” sayabiliyor. Söyleye söyleye bitiremedikleri “küçüğün rızası” da aslında bu eril rıza, eril anlaşma.



- Bakanların birbiri ardında yaptığı açıklamalar “yasanın tecavüzcüyü kapsamadığı” yönünde. Bu yasa sizce evlilik yaşının düşmesi için ön ayak olabilir mi?



Bence kesinlikle olacak. Sonuçta Türkiye, “fiili durumun resmileştirilmesi” ile yürütülen bir ülke. Hukukçunun işi niyet okumak değildir; ama işin nereye gittiğini görmek için de salt vatandaş olmak yeterlidir. 4+4+4 eğitim sistemi ile 36.000 kız çocuğu okula kayıt ettirilmemiş, ülkede 180.000’den fazla “çocuk gelin” var, yılda 20.000 aile 16 yaşından küçük kız çocuklarını evlendirebilmek için dava açıyor. Biz bunlara karşı devletten ne duyuyoruz? 3.000 aile mağdur, en az 3 çocuk, kadınla erkeğin eşit olması fıtrata terstir, kadına verilen en yüce makam anneliktir. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, “hortum değil kanalizasyon borusu” ile pompalanan bir zihniyet bu. Ve biz, bir çocuğun çıkaramadığı sesi olmak zorundayız.



Burcu Filiz Twitter adresi: @yeteramahayir



Röportaj: Pınar Aksu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sacmalamissin tamamen bir insan sevmiş evlenmiş 16 Yasin da diyelim imam bikahi ile de evlen. Mis. Çocuğu da var ama bu kişi iatşsmar dan yatıyor 18 yas alti Kiz ile ilişki den hani burda mantık tabiki de sacmalık evlenen kız da razi erkek sen nasıl ki 24 23 Yasin da evleniyor 18 yasın da evleniyor.
    CEVAPLA
  • Misafir Agziniza saglik, cok dogru, hakli, samimi ve net bir degerlendirme. Saygi ve sevgi ile
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.