Ortalama bir Amerikalı, gününün yaklaşık 8,7 saatini işte geçiriyor. Ancak elde edilen yeni kanıtlara göre, yalnızca 6 saat çalışıyor olsak her şey daha iyi olabilir.

Şu anda, İsveç’teki bilişim firmalarının çoğu iş günlerinin uzunluğunu 6 saate indirme kararı vermiş durumdalar. Uygulama geliştirme firması Filimundus’un yöneticisi Linus Feldt, çalışanların üreticiliklerini 8 saat boyunca korumalarının zor olduğuna, iş saatleri düşürüldüğünde daha iyi çalışacaklarına inanıyor.

“8 saatlik iş gününün zannedildiği kadar verimli olmadığını düşünüyorum” diyor Feldt. “8 saat boyunca belirli bir konu üzerinde odaklanmış kalmak zorlu bir iş. Bununla baş edebilmek adına farklı işleri karıştırıyor ve iş günlerini daha katlanılır hale getirebilmek için molalara dikkat ediyoruz. İş dışındaki özel hayatımızı idare etmede de güçlük yaşıyoruz. Ailelerimizle daha fazla vakit geçirmek istiyoruz, yeni şeyler öğrenmek ve daha fazla egzersiz yapmak istiyoruz. Tüm bunları karıştırmanın bir yolu olup olmadığını görmek istedim.”

Filimindus, 6 saatlik planı geçen yıl başlattı. Değişimin, işleyişte henüz büyük bir fark yaratmadığını söylüyor. Yönetici ekip, şimdi de çalışanlarından iş saatleri sırasında sosyal medyadan ve kişisel meselelerden uzak durmalarını istedi ve bazı standart haftalık toplantılardan vazgeçti.

Bir başka teknoloji firması Brath ise 3 yıl önce harekete geçti. CEO’larının bloğunda yazdığına göre, en büyük avantajları çalışan bulmada ve tutmada sağladığı kolaylık oldu. “Aileleri ile zaman geçirmeye, çocukları kreşten almaya, egzersize vakit ayırabilmeye ya da yalnızca evlerinde yemek pişirebilmeye alıştıklarında, insanların bunları kaybetmek istemeyeceklerini düşünüyoruz. Bunun, bizimle kalmak için iyi bir sebep olduğuna inanıyoruz. Yani çalışanlarımıza değer veriyoruz.”

Değişim, kamu sektöründe de başlamış durumda. Yapılan bir deneme kapsamında, devlet huzurevlerinden birinde, hemşireler aynı ücretle 6 saat çalışmaya başladılar. Bu şekilde, masraflar artmış oldu. Ancak hemşireler daha az yorgun olduklarından hasta bakımının kalitesi arttı; böylelikle masraf artışı karşılanmış oldu.

Bu deneme, İsveç’teki başka yerlere de ilham verdi. Gothenburg Sahlgrenska Üniversitesi hastanesinde, ortopedik cerrahide de 6 saatlik iş günlerine geçiş yapıldı.

Filimundus’ta henüz büyük bir farklılık yaşanmadıysa da değişimle birlikte gelen herhangi bir dezavantaj da görülmedi ve şirket, her gün elde ettiği üretiminden hiçbir şey kaybetmedi.

“Elbette ki bir şeyin acilen yapılması gerektiği ancak ofiste hiç kimse olmadığından yapılamadığı anlar oldu; ancak bu durumla 8 saatlik uygulamanın sürdürüldüğü bir iş ortamında da karşılaşılabilir” diyor Feldt. “Kimileri bunun şirket için masraflı bir önlem olduğunu düşünebilir; ancak bu, insanların 8 saatlik bir iş gününde %100 verimli çalışabileceklerini öne süren tartışmalı bir algıyı temel alır.”

Şirkette çalışan herkes bir anda daha enerjik hale geldi. “Tahmin etmediğim en büyük tepki, iş arkadaşlarımda gözlemlediğim enerji seviyesi oldu” diye açıklıyor Feldt. “Ofisten ayrılırken de mutluydular, ertesi gün ofise geri geldiklerinde de. Kendilerini bitkin ya da yorgun hissetmiyorlardı. Bu şekilde takım çalışmaları da güçlenmiş oldu, tartışmalar ve anlaşmazlıklar oldukça azaldı. İnsanlar daha mutlu hale geldiler.”

Feldt, bu uygulamayı şirket başarısının temeli olarak görüyor. “Bugünlerde, zamana paradan daha çok değer verdiğimizi düşünüyorum” diyor. “Şundan eminim ki zamanla çok daha fazla insan daha fazla boş zamanı, yüksek bir maaşa tercih edecek. İş saatlerini 8 saatten 6 saate düşürmek, çalışanlarımıza iletmeye çalıştığımız mesajı yayabilmemize yardımcı oldu – yani, başarılı bir şirketin mutlak önceliğinin mutlu bir ekip olduğuna dair olan inancımızı. Çalışanlarınız mutluysa, şirketiniz de mutludur.”