Kazdağları Milli Park sınırına yapılması planlanan Çırpılar Termik Santrali, bölge kaynakları için ciddi bir tehdit oluşturuyor.


Yeşil Gazete’nin haberine göre, Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Çırpılar köyünde kurulacak olan termik santralin 25 yılda 65 milyon ton kömür üretmesi planlanıyor. Çevredeki tarım arazileri ve su kaynaklarının ne şekilde etkileneceğinin belirlenebilmesi için Çevresel Etki Değerlendirme süreci bugün başlıyor.


Öte yandan, yine Yenice’de Aşağıçavuş Köyü’ne yapılacak olan Aşağıçavuş Barajı ve Sulaması projesi için de “Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir” kararı çıktı. Bölgedeki pek çok tarım arazisini sular altında bırakacak projeye karşı çıkan yöre sakinleri ve çevreciler, tepkilerini göstermeye hazırlanıyor.





Kazdağları’na yapılması planlanan termik santral ve baraj projesinin bölgede yaşayan halkın geçim kaynaklarını oluşturan tarım, hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerine ciddi bir biçimde zarar vereceği yönünde uyaran yöre sakini ve aktivist İlknur Urkun, şunları söyledi:


"Bu hafta ardı ardına aldığımız haberlerle eski ismiyle Agonya ovasının ve dolayısıyla etrafını saran Kazdağları’nın, tüm doğal, kültürel, sosyal ve ekonomik değerlerinin bir kez daha tehdit altında olduğunu öğrendik. Bu hafta katıldığımız ÇED toplantısında Taşzemin A.Ş. yetkilisi, yöredeki kömür ocakları için ruhsatların çoktan alınmış olduğunu, her gün tonlarca su ve kömür kullanarak yine tonlarca kül üreteceklerini, ama ne hikmetse yöre halkının ne su sıkıntısı ne de hava kirliliği yaşamayacağını uzun uzun ve hiçbirimizin anlamadığı teknik terimlerle anlattı. Günde 8000 ton su gibi rakamlar konuşuldu ve bu suyun yüzey akışından, yani yağmurdan elde edileceğini iddia ettiler. Yine bu Pazartesi günü benim yaşadığım köyde inşa edilecek, sulama amaçlı olduğu iddia edilen baraj için ÇED gerekmez kararı verildiğini, yani halkı bilgilendirme ya da görüşlerini alma ihtiyacı hissetmediklerini öğrenmiştik. Bu parçalar birleştiğinde bu yörenin tüm doğal kaynaklarının bu projeye tahsis edildiği izlenimine kapılıyorum."


“Köylüyü konuşturmadılar”


"Yöre halkı özellikle hava kirliliğinden ve bu nedenle temel geçim kaynakları olan tarımsal verimliliği kaybedeceklerinden endişeli. Ancak devlet karşısında, Jandarma barikatı ile korunan şirket yetkilileri karşısında kendilerini doğal olarak güçsüz ve önemsiz hissediyorlar. Toplantıda sadece şirketin istihdam sözü verdiği birkaç gencin sesi duyuldu. Santrali istemeyen köylü kadınlar ise kahvehaneye ancak 20 metre yaklaşabiliyorlardı. Hatta korktukları için 50 metre ötede duran kadınlara şahit olduk. Yine yakın köylerden gelen birkaç genç kendilerine bu kadar yakın mesafede bu tesisi istemediklerini, sadece Çırpılar köyü halkının fikrinin alınmasının yeterli olmadığını düşünüyorlardı ama diğer gençlerle aralarında tatsızlık çıkmasın diye toplantıda söz almak istemediklerini söylediler. Maden ve enerji projelerinde köy ve kasabalarda toplumsal ilişkilerin nasıl zarar gördüğünü, maddi çıkarlar üzerinden kutuplaşma yaratıldığını bir kez daha gördük.


Toplantıya katılmak için gelen Çanakkale Çevre Platformu üyeleri söz alarak daha önce köyü ziyaret ettiklerini ve santralin olası risklerini anlattıklarını, Çan ilçesinde hala faaliyette olan termik santralin etkilerini zaten herkesin görebildiğini, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yakın çevrede imkansız hale geleceğini, bölgenin önemli geçim kaynaklarından biri olan ormanların da zarar göreceğini, santrallerde kullanılan teknolojilerin dünyada artık terk edilen kirli teknolojiler olduğunu belirttiler."




“Köylerini terk edip gitmek istemiyorlar”

"Benim izlenimim köylünün aslında projeyi istemediği, ancak gençlere verilen istihdam vaatlerinin etkisiyle özellikle yaşlıların düşüncelerini dile getirmeye çekindiği oldu. Onlar çocukları gibi köylerini terk edip şehre göçmek istemiyorlar. Dededen kalan topraklarını işlemeye devam etmek arzusundaki bu insanları görmezden gelen, birkaç gence sanki lütuf gibi maaş teklif ederek binlerce insanın yaşam hakkını elinden alan bir süreç söz konusu. Diğer taraftan elbette Kazdağları sadece bu yöre halkına ait değil. Bu bölgedeki bitki ve hayvan varlığı, bu dağın doğal ve kültürel varlıkları, tüm insanlığa ait değerler. Dağ kekiğine, kestane balına, biber salçasına, boncuk fasülyeye ya da çileğe ihtiyacınız yoksa bile, yaban hayvanları ve orman ekosistemlerine, temiz havaya, temiz sulara hepimizin ihtiyacı var. Bu meselenin basında ve sosyal medyada ilgi görmesi, bölgede yaşamayan insanların da süreci takip etmesi, toprağına suyuna değer veren, kültürünü, yaşam biçimini korumak isteyen yöre halkına hakkını aramak için cesaret verecektir. Yırca ve Soma’da yaşanan trajik olayların tekrarlanmaması için iş işten geçmeden bu süreci durdurabileceğimizi umuyorum.


Haber: Duygu İslamoğlu

Fotoğraflar: Güneş Dermenci

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ne olacak bu bölgedeki insanların hali bölge insanı ikiye bölünecek bu gidişle bir tarafı termik olsun diyor bi tarafı sistem yor ha bide bu aradan akan sular gönen ve bandırmada yaşayan halkın içme suyu olarak kullanyorlar allah yardımcıları olsun
    CEVAPLA
  • Misafir nerede orman ve tabii güzellikler var orayı mahvetmek için uğraşıyorlar .
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.