Türk edebiyatının 92 yıllık dev çınarı, betimleme ustası, köylünün şivesi, Batılının aydını, demokratı… Eserleri onlarca dile çevrilen ve Türk edebiyatını yurtdışında en iyi şekilde temsil eden usta yazar Yaşar Kemal’i ne kadar tanıyoruz? Çukurova'dan çıkıp dünya yazarlığına nasıl yükseldi? Nasıl bir yazar, nasıl bir insandı?


İşte Yaşar Kemal’le ilgili bilinmeyenler…

Yaşar Kemal’in asıl adı Kemal Sadık Göğceli’dir ve 1923 yılında eskiden Adana’nın ilçesi olan Osmaniye’nin Hemite Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Babası çiftçidir. Yaşadığı küçük bir kaza nedeniyle tek gözünü kaybetmiştir.


İlköğrenimine Burhanlı köyü ilkokulunda başlayan Yaşar Kemal, ortaokula Adana’da devam etmiştir. O dönemde şiirleri Adana Halkevi'nin yayını olan "Görüşler Dergisi"nde yayınlanmıştır.


Orta son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalarak ırgatlık, amelebaşılık, pirinç tarlalarında su bekçiliği, arzuhalcilik, öğretmenlik, kütüphane memurluğu gibi işlerde çalışmıştır.


Bu arada "Ülke", "Kovan", "Millet", "Beşpınar" dergilerinde şiirleri görülmüştür.


İlk okuduğu roman Alphonse Daudet'nin "Le Petit Chose" adlı kitabıdır. (Daudet'nin torununun Ceyhan'da bir çiftliği bir de küçük fabrikası vardı. Kitabı da Amasya'daki bir öğretmen çevirmiştir.)


Onu ilk etkileyen kitap "Don Kişot" olmuştur. Bu kitabın günlerce etkisinde kalmıştır. Bunu şu sözlerle açıklar: "Cervantes bütün insanlığımı, yüreğimde sakladığım birçok gizi açıklamıştı. Bir karanlığa gömülmüş, sonra da içimde bir yücelme olmuştu".


Edebiyat dünyasına girişi...

Yaşar Kemal, yazın hayatına Türksözü gazetesinde 1939 yılında başlamıştır. İlk eseri olan “Ağıtlar” isimli kitabı Adana Halkevi tarafından 1943 yılında çıkartılan yazarın, edebiyat dünyasındaki etkinliğinin başladığı yıl da bu yıl kabul edilir.





Kemal, bir röportajında yazmaya nasıl başladığını şöyle açıklamıştır:

"Edebiyata çocukken başladım. Çocukluğumda bizim köye çok aşıklar, destancılar gelirdi. Onlara çok meraklıydım. Köye her destancı geldiğinde onun yanındaydım, sonra onlar gibi şiir söylemeye başladım. Köyün kayalık dağına çıkar dağ üstüne, çiçekler üstüne türküler söylerdim kendi kendime. Epopenin kırıntıları bile olsa hala yaşadığı böyle bir dünyada büyüdüm. Eğer modern edebiyatla karşılaşmasaydım -ki karşılaşmam tesadüftür- bir destancı olurdum. 16 ya da 17 yaşlarımda folklor derlemelerine başladım. Bir de tekerlemeler, destanlar, masallar derledim.




Ustalarım, benim toprağımın sözlü edebiyatıdır. Stendhal, Tolstoy, Gogol, Dickens de benim kaynaklarımdır. Bir romancı Faulkner'i, Kafka'yı, klasikleri, hem Batı hem de Doğu ustalarını özümsemeden nasıl roman yazabilir?




Bana hep sordular, sen romanı niçin yazıyorsun? 'Bilemem' dedim, bilsem de söyleyemem. Bir tek şey biliyorsam o da yaşamım boyunca bir tek düşüm olduğu, bundan sonra biraz daha, biraz daha güzel yazabilmek."


Umut kelimesini Türkçe'ye katan yazar

Ülkü dergisinde 1943 yılında yazdığı sıralarda ümit kelimesini ilk defa Adana’dan duyduğu ve bildiği şekliyle umut olarak kullanmış ve Türkçe’ye kazandırmıştır.


İlk eserleri

Türk Edebiyatın en önde gelen yazarlarından birisi olan Yaşar Kemal’in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, “Bebek” öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya ve diğer çeşitli dillere çevrilmiştir.


1952 yılında yazdığı ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’la ünlenen yazar, 1955’te yayınlanan ilk romanı İnce Memed’le ise hem Türkiye hem de dünya edebiyatında popülaritesini artırmıştır.


1955-1984 yılları arasında öykü, roman, röportaj ile makalelerinden oluşan 33 kitabı yayımlanmıştır. 29 dilde yayımlanmış olan kitaplarıyla, dünya edebiyatında da çok önemli bir yeri vardır.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.