Pop müziğin en cüretkâr isimlerinden, 13 yıldır şarkılarıyla gençleşen Hande Yener gençlik sırlarını, giyim tarzı ve müzikteki cüretini anlattı.



‘Hande’den bana şifa akıyor’…



Nasıl seçtiniz Elif’i? H.Y.

Önce duyurdum, birçok gençten video kaydı geldi, değerlendirmeye çalıştık ama aşırı amatördü. Yarı profesyonel biri gerekiyordu. Elif benim daha önce vokalistliğimi de yapmıştı; sahnemi biliyor, şarkılarımı biliyor, enerjimi biliyor. Ancak kendi tarzı olan, kendi şarkılarını yapan, ses rengi olan bir kız. Albüm projesi vardı ve bitirmek üzereyken teklif götürdüm. Düşündü taşındı “Tamam” dedi.


Nasıl gidiyor? H.Y.

Çok büyük gelişmeler var. Hayatına dans da eklendi. Sahnede beynini ikiye bölmeyi de öğrendi. Kimsenin bir eşi çıkmaz, onun duruşuna güveniyorum.

Elif, neler öğrendin Hande Yener’den? Elif Kaya

Hande’yle çalışmaya başladıktan sonra hem yeni şeyler hem de kendimde olanları keşfetmeye başladım. Bendeki malzemeyi çıkarıp birlikte yoğuruyoruz.


H.Y.

Evlenmek üzereyiz! Sabahlara kadar çalışıyoruz.


Elif

Hande’den şifa aktığını hissediyorum. Öğrettikleri sadece sahne teknikleriyle ilgili değil, insanın gözündeki ışığı parlatmak için içsel enerjisini nasıl kullanacağını da öğretiyor?

Mesela neymiş onlar? H.Y.

Sakın söyleme Elif! (Gülüyor...) ‘10 yıldır alternatif popçu çıkmadı’


Müzik değişiyor, gençler farklı sound’lar peşinde...

Eski tarz müzik azaldı çünkü talep olmuyor. Ancak son 10 yıldır rock ve alternatif müzikte yeni isimler çıktı ama pop müzikte alternatif yaratan gençler yok. Elif onlardan biri olabilir, iyi bir yüz, iyi bir enerji. Onun ses rengi bağımlılık yaratabilecek bir ses.


13 yıl önce “Yalanın Batsın” şarkısıyla Türk pop dünyasına giriş yaptı ama orada kalmadı. Şimdi müziğin “en cüretkâr” isimlerinden biri. Fantezi popla zirveye çıkmışken bir gün elektronik müzik ve acayip kıyafetlerle çıktı karşımıza...


Çok konuşuldu, eleştirildi ancak yolundan dönmedi. Şimdi de genç bir isme el veriyor. Veliaht adlı müzik yarışmasında albümü çıkmak üzere olan eski vokalistinin koçluğunu yapıyor. Zira ona göre Türk popu 10 yıldır alternatif bir isim çıkaramıyor. 40 yaşında, yerinde duramayan, sürekli yeni projeler peşinde koşan ve gençliğini de buna borçlu olduğunu söyleyen Hande Yener’le bir pazar akşamı kulisinde buluştuk.

Elif Kaya’ya destek veriyorsunuz. Ya bir gün boynuz kulağı geçerse?

İlk adımda birileri yardımcı olmalı, bana da yardım edenler oldu. Sonrası hep mücadele. Başarılı işler gördüğümde ilham alıyorum, alkışlıyorum, beni gaza getiriyor. Bunların ülkemizde artmasını istiyorum. Grubumla sahnede dans etmeye başladığımda solistler elinde mikrofonla dümdüz dururdu. Sonra gözler alıştı. Şimdi herkes dansçıyla sahneye çıkıyor, sadece şarkı söylemiyor gösteri yapıyor. Elbette artık Elif de dans ediyor. Bir an önce bir yere gelirse çok mutlu olurum.


Yeni şeyler denerken çok konuşuldunuz...

Konuşulmayan çok sanatçı arkadaşım var. Proje konuşuluyorsa “Oh” diyorum. Önemseniyorsunuz demektir bu. O gün eleştirebilir ama daha sonra beğenilebilir. Kendi sanatımızı, zevkimizi icra ediyoruz. Eleştirileri kulak ardı etmiyorum ama bana göre herkesi mutlu ederseniz siz mutlu olamazsınız. Yaptığınız iş de zorlama olur. Oysa biz, stüdyoda kendimizi kaybedip ortaya çıkardığımız işi paylaşmak istiyoruz. Onun enerjisi başka bir enerji, diğeri çok sipariş oluyor. O zaman da fazla şaşırtmıyor. Oysa bağımlılık yaratanı, şaşırtan. Benim albümlerim de doğal olarak bağımlılık yaratmaya hizmet ediyor. Klasik parçaları dinlemeyi seviyor insanlar ama onları yapanlar zaten var. Beniyse tekrarlamak yaşlandırıyor, ondan kaçıyorum. Gençliğimi de buna borçluyum. (Gülüyor...) ‘sürekli âşık olmuşum gibi yaşıyorum’


İki günü bir olan ziyandadır, felsefesini güdüyorsunuz sanırım.

Kesinlikle... Sabahlara kadar çalışıyorum. Farklı ekiplerim var; PR ekibim, menajerim, sanat yönetmenim ama sonuçta sizin hayal kurmanız ve “Böyle hayaller kurdum bir şeyler yapalım” demeniz lazım. Sürekli âşık olmuşum gibi yaşıyorum, uyuyamıyorum.


Kolay değil, nasıl ayakta kalıyorsunuz?

Barlarda çalışırken de kendi menajerliğimi kendim yapıyordum. Telefonlarıma bakıp o konserleri benim kadar heyecanlı kimse programlayamazdı. Kendi konserlerimi kendim bağlıyordum. Albüm çıktıktan sonra da kontrol bende oldu. Bir strateji varmış gibi duruyor ama tamamen yüreğin sesi. ‘risk olduğunu şimdi anlıyorum’


Zirveye çıktığınız dönemde yeni bir tarz denediniz, elektronik müziğe yöneldiniz. Bu bir risk değil miydi?

Evet öyleymiş, sonradan fark ettim. Siz kendinizi yenilemezseniz, kendi neslinizle yaşlanmaya doğru gidersiniz. Oğlum 23 yaşında, ona sürekli “Arkadaşların beni dinliyor mu, takip ediyor mu” diye soruyorum. “Çoğu Türk müziğiyle ilgilenmiyor, ya rap ya da yabancı pop dinliyor” diyor. Ben de 17–18 yaşımdayken öyleydim. Onları nereden yakalayabileceğimi biliyorum, çünkü elektronik müzikteki enerji çok başka.

Korkmadınız mı?

Korkmadım ama şimdi baktığımda “Nasıl korkmamışım” diyorum. Bugün olsa yine korkmazdım. Emindim yaptığım işten. ‘bir devrim yarattım, elektronik müzik yaptım’

Nasıl bir şey yeni bir kulvar açmak?

Özgüveni çok artırıyor tabii, insan devrim yaptığını zannediyor. O zaman büyük cümleler bile kurmuştum, “Bir devrim yarattım, elektronik müzik yaptım” falan dedim. Çok üzerime gelinmişti. Çok zor, kalıpları değiştirmek. Belirli kalıplarla pop müzik var bu ülkede, fantezi pop. Fantezi pop yaptım başlarda ama “Kırmızı”, “Acele Etme” gibi şarkılarım bendeki enerjiyi tam olarak veren şarkılardı, onlar sevildi. “O zaman” dedim “Sadece bunlara yöneleyim, zaten fantezi popu herkes yapıyor”. Dramatik melodiler beni çökertiyor. Müzik özgün bir şey, herkesin ruhunu yansıtmalı. Dram seviyorlar diye ya da sesime gidiyor diye sürekli dram okumamalıyım. Bir bütüne yakışmalı. Ancak yine de aralarda farklı projelere dahil oluyorum. Artık bu ülkenin bir ses rengiyim; marş da okurum, Türk halk müziği de arabesk de. Ancak fantezi pop bir albüm yapayım gibi bir ruhum yok. Herkesi şok edecek, eğlendirecek bir şey yapalım, diyerek giriyorum stüdyoya.

Sokağın nabzını tutup “Türkiye zor zamanlar yaşıyor, herkes depresyonda, bir şarkı yapalım da insanları coşturalım” mı diyorsunuz?

Kesinlikle oradayım zaten. İnsanların psikolojisiyle çok ilgileniyorum. Karanlıktan çıkarmak istiyorum herkesi, müziği de zaten o yüzden yapıyoruz. Artık para kazanmak için ya da şöhret için değil, herkese güzel enerjiler yollamak ve iyi hissettirmek için müzik yapıyorum. Kişisel tatmini stüdyoda yaşıyoruz zaten. ‘diren dekolte, diren hande!’


Cüretkâr olduğunuz bir konuda giyim tarzınız...

Ezberleri bozuyorum ama bu da bana normal geliyor. Yaptığım müzik ve sahnedeki danslarımla nasıl tuvalet giyerim? Rahat hareket edemezsem konser kötü geçer. Rahatsız ayakkabıyla bile olmuyor, atıyorum ayağımdan çünkü kopmak istiyorum ben de milletle. Mankenlik yapmaya gitmiyorum. Şort giyiyorum bazen, tişört, rahat oluyor. Özenmemiş sanmalarını da istemiyorum. Hafif malzemelerden özel şeyler diktiriyorum. Komik şapkalar, farklı aksesuvarlar herkesin kafasını karıştırıyor. Ben de bunu istiyorum zaten. O heyecanlı tatlı sürprizleri Kemal Doğulu’yla yapıyoruz. İmajımı o belirliyor. Müziğimle uyumlu olmak için yapmıyoruz. Klasiği taşıyamıyorum, kayboluyorum.

Dekolte meselesine ne diyorsunuz?

Diren dekolte, diren Hande! (Gülüyor...) Önce yakınımıza bakmamız lazım. Yaşam biçimimizle cevap vermeli, slogan atmaya gerek yok. Nasıl giyiniyorsan ve nasıl kendini iyi hissediyorsan öyle olmaya devam etmek zorundasın. Çocukken dahi annelerimiz uyarıyordu. Bunun söylenmesini tasvip etmiyorum ama şaşırmıyorum da. Her zaman eleştiri olacak. Bundan korkup, ürküp değişmeniz yanlış olur. Gözde’nin (Kansu) performansıyla ilgili baştan beri bir soru işareti vardı kafalarda. Ancak o çok iyi bir oyuncu, bir şey kaybetmedi.

Sizin bundan sonra tavrınız ne olur?

Ben nasıl istiyorsam öyle giyinmeye devam ediyorum. Zaten ben şovlarımda giydiğim kostümleri televizyonda giymiyorum çünkü televizyonda 80 milyonun önüne çıkıyorsunuz ve çok rahat olmayan bir kostümle orada 3 saat oturmak işkence oluyor. Sürekli kıyafetimi çekiştireceğim bir görüntü vermek istemiyorum.

Dekoltesiz de seksi olunabilir mi?

Seksilik insanın zekâsı ve bakışlarında, kıyafetinde değil.


‘Hande’den bana şifa akıyor’

Nasıl seçtiniz Elif’i? Hande Yener

Önce duyurdum, birçok gençten video kaydı geldi, değerlendirmeye çalıştık ama aşırı amatördü. Yarı profesyonel biri gerekiyordu. Elif benim daha önce vokalistliğimi de yapmıştı; sahnemi biliyor, şarkılarımı biliyor, enerjimi biliyor. Ancak kendi tarzı olan, kendi şarkılarını yapan, ses rengi olan bir kız. Albüm projesi vardı ve bitirmek üzereyken teklif götürdüm. Düşündü taşındı “Tamam” dedi.

Nasıl gidiyor? H.Y.

Çok büyük gelişmeler var. Hayatına dans da eklendi. Sahnede beynini ikiye bölmeyi de öğrendi. Kimsenin bir eşi çıkmaz, onun duruşuna güveniyorum.


Elif, neler öğrendin Hande Yener’den? Elif Kaya

Hande’yle çalışmaya başladıktan sonra hem yeni şeyler hem de kendimde olanları keşfetmeye başladım. Bendeki malzemeyi çıkarıp birlikte yoğuruyoruz.

H.Y.

Evlenmek üzereyiz! Sabahlara kadar çalışıyoruz.

Elif

Hande’den şifa aktığını hissediyorum. Öğrettikleri sadece sahne teknikleriyle ilgili değil, insanın gözündeki ışığı parlatmak için içsel enerjisini nasıl kullanacağını da öğretiyor?

Mesela neymiş onlar? H.Y.

Sakın söyleme Elif! (Gülüyor…)


Aysun Öz


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.