Herkes bir geri dönüşümden bahsediyor, alışveriş çılgınlığına dur diyip geri dönüşümü desteklemenin zamanı geldi geçiyor… Giydiğiniz bir kıyafet için harcanan zaman ve kumaşın nelere mal olduğunu biliyor muydunuz? Kumaş fabrikalarında çalışan işçilerin asgari ücretle dev mağazalar için hazırlanan kıyafetleri yetiştirmek için sabahladığını? Ve bu dünya devi markaların tek bir parça ürünün tekstil işçilerinin bir aylık maaşının yarısı olduğunu? Böyle bir çark içinde adaletten bahsetmenin yersiz olduğu aşikar…


Alışveriş çılgınlığı ve kapitalist sistemin en belirgin starı “moda” ya uyum sağlama adına her yıl tonlarca para harcanıyor. Savaşlar, açlık, çevre kirliliği ve sistem köleliği devam etse de ruhumuz duymuyor, doymuyor… Mini elbiseler, dar pantolonlar, kıyafet bombardımanları ve hepsi bir sene sonra giyilemeyecek kadar “modası geçmiş” oluyorlar.


Dünyada birçok ülkede yapılan takas pazarları Gezi Parkı olayları sonrasında Türkiye’de de yayılmaya başladı. İlk takas pazarı oluşumunu duyduğumda durumu pek algılayamadım ve yurt dışında uzun bir süre yaşamış bir arkadaşım izah etti. AVM’lerden alışveriş yapmak ve sistemden geri dönüşümü olmayan bu çarka dahil olmak yerine, tanımadığınız insanlarla bir çember oluşturuyorsunuz ve bu çemberde kimin neye ihtiyacı varsa alıp gidiyor. İngiltere’de uzun yıllardan beri yürüyen bu sistem kendi içinde bir döngü yaratabilmiş. Takas pazarları rutin haline gelmiş ve çoğu insan alışveriş yapmak yerine önce takas pazarlarına uğrayıp elindekini ihtiyacı olanla değiştiriyor ardından eğer yeterli gelmezse alışveriş yapıyor.


Tüm bu bilgilerle hafta sonu Cihangir Takas Pazar’ına gittim. Durumu algılamak, nasıl işlediğini görmek uzun sürmedi. Parkın içindeki banklara yayılmış kitaplar, dergiler, kıyafetler, ayakkabılar ihtiyacı olanları bekliyor. Çantamdaki giymediğim ve artık ihtiyacım olmadığını düşündüğüm kıyafetlerimi hazırladım. Başlangıçta kitlenin nereden, nasıl toplandığını öğrenmeniz gerekiyor. Sosyal medya bunun için biçilmiş kaftan… Ufak bir araştırmayla nerede pazar olduğunu bulabiliyorsunuz. Takas pazarları genellikle ayda bir kez Pazar günleri düzenleniyor. Bu pazarlarda hiçbir şey satılık değil. Adı üstünde takas… Yaptığınız şeyse; etraftaki kıyafetlere bakıyorsunuz ve kendinize uygun olanı seçip yerine başka bir eşya bırakıyorsunuz (ki bu da şart değil). Böylece kendi içinde tıkır tıkır işleyen bu çarka dahil olmuş oluyorsunuz. Dilerseniz parkın yanında açılmış organik sebze ve meyve pazarından uygun fiyatlı ürünler de alabilirsiniz.


Takas pazarlarının en iyi taraflarından birisi tanımadığınız insanlarla tanışıyormuşsunuz hissi. Elinizde tuttuğunuz etek için birisi kulağınıza eğilip “bence o etek değil de bu gömlek sana daha çok yakışır” diyebilir. Sanıyorum görünmez duvarlarımızı yavaş yavaş yıkmamızın zamanı gelmiş…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.