Üstelik bir de danışma kurulu üyesi... Yeri gelmişken Billur Güneşdoğan’a soruyorum: “Bu kurumsal iletişim direktörü ne iş yapar, siz olmazsanız kurumçökermi yani?” “Çökmez ama binanın üzerine fazla kat çıkamazsınız o zaman” diyor. Sonra kocaman gülümsüyor: “Bizler çalıştığımız kurumların iletişimstratejilerini tüm detaylarıyla şekillendirip dışarıda bir vitrin gibi temsil ederken, içeride de belli prosedürlerin ve kurumsal bir yapının oluşmasını sağlıyoruz.” “Helal olsun” deyip sohbeti derinleştiriyorum: “Peki bütün iletişimciler sizin gibimidir?” “Nasıl yani?” “Yani böyle... Çarpıcı... Farklı!”

Kadından iletişim direktörü erkekten yayın yönetmeni

“Çarpıcı olan, daha çok fikirlerimiz” diyor bu kez. Billur Hanım, kendisi gibi 8 kanalın kadın iletişimdirektörüyle biraraya gelip “kadın çete”si kurmuş! Bir nevi erkeklere savaş açma durumu! “Ha anladım, sizin hedefte erkek yayın yönetmenlerinin koltukları var” diyorumve hain soruma geçiyorum: “Erkek yöneticilere karşı özel husumetinizmi var? Ve bu durumda, sizin şirkette her şeyin başkanı Abiş Bey’le aranız nasıl? “Evet” diyor. “TV8 erkek yönetim kadrosunun ağırlıklı olduğu bir televizyon kanalı fakat başta medya grup başkanımız Abiş Hopikoğlu olmak üzere kadınların düşüncesine saygı duyan ve önerilerini dikkate alan erkek yöneticilerle çalışıyorum.” “Peki ya Okan Bayülgen?” “O, bu ülkenin en iyi televizyoncusu” deyince kaşlarımı kaldırıyorum. “Ama sen de o yolda ilerliyorsun” diye devam edenmuhabbetle benimkaşlar da eski yerlerini alıyor... Sonra devamediyor Billur Hanım: “Erkek yöneticilere karşı bir husumetimiz yok tabii ki. Ama bizimgibi ataerkil toplumlarda bu anlayış silinmiyor, bir konuda karabasan gibi hortluyor!” “Yayın yönetmenlerimi hortluyor” diye soruyorumaptalca, “Hayır erkek egemenliği” deyip beni teskin ediyor, uzanıp saçlarımı okşayarak... Bu şefkatli haline aldanmıyorumtabii, çünkü hafif bir “Fraulein Eva” havası var Billur Hanım’da. Nitekim“Yurtdışındaki kanallarda çalıştım, evet Alman ekolünden gelmeyim” deyince o an karar veriyorum, ruh halini çözmeliyim mutlaka.

İletişim direktörü psikanaliz seasında

“Hanımefendi, uzanırmısınız şu koltuğa?” “Nasıl yani?” “Yanlış anlamayın, ruh doktoru misali çocukluğunuza ineceğim... Bakalımşu ‘Erkeklerden üstünüz’ fikri,mazideki hangi olayınıza dayanıyor?” “Uzanmasamda ben anlatsam... Çocukken bir gün,mahalledeki oğlanlardan biri... Şaka yapıyorum tabii, erkeklerle ilgili bugün ya da geçmişte hiçbir alıp veremediğimyok. Bazılarının olabilir. Erkeklerle üstünlük değil ama eşitlik kavgam var.” “Peki hiçmi üstün olduğunuz taraf yok?” “Kadınlar iletişimişini iyi yapıyor. Görselliğe verdiğimiz önem, titiz yaklaşımımız, kriz anlarındaki soğuk kanlılığımız, olayları ifade ediş biçimimiz, planlı çalışmamız ve detaycılığımız iletişimde bizi başarıya taşıyor. İnatçılığımız ve her işe güzellik katma arzumuz olabilir bir de!”

Motosiklet üzerinde

Artık sıra “Bu fit görüntü acaba nasıl korunuyor” sualinde... İşine gösterdiği özeni, bedenine, ruhuna da gösteriyormuş. Ve haftanın 6 günü, yeni yayın döneminde TV8’deki yoğun tempoya rağmen, aksatmadan spor yapıyormuş. “Ama sadece fitness değil ekstrem spor dallarıyla da ilgileniyorum, kickbox gibi” deyince aman yerimden bir fırlamışım! Neyse garson yavaşça altıma sandalyeyi sürüyor ve devamını duyabiliyorum: “Motosiklet kullanmayı da çok seviyorumve iyi bir sürücüyümgaliba...” Bedeninde yarattığı adrenalin onu çok rahatlatıyormuş. Evet, bu kadın kesinlikle medyanın Lara Croft’uymuş...


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.