Sevgilime!


Ne zor zamanlardır sevgilinin, eşinin deniz adamı olması. İnsan telefonun başından ayrılamaz, ha aradı ha arayacak sancısıyla, çekmeye gönlü olmayan telefon çekse dahi gidiverir iki dakikada, ne umdum ne bulduma dönüşüverir heyecanla beklenen telefon...


Hele bir de şansa internet varsa gemide, bilgisayarla yatarsın.En ufak sese uyanır, acaba interneti çekiyor mu ,acaba yüzünü görür müyüm diye gözün hep bilgisayarda onun sayfasında olur.


Dışarıdaysan eve apar topar gelirsin, belki olur ya interneti iki dakika da olsa yüzünü görürsün. Bazen de alay konusu olursun, sanal ilişkiden dolayı ama umursamazsın, hele bir gör bak yüzünü ne dert kalır, ne tasa... Öncesinde hiç ilgini çekmediği halde televizyonda gemilerle ilgili tüm haberleri seyretmek. Onunla beraber gün saymak.


Onsuz hiç bir yere gitmemek. Hiç kabahatin olmadığı halde sana kızdığında bile alttan almak.


Her yere telefonu yanına alıp gitmek. Arasa da sesini duysam diye bütün gün beklemek. Bütün gün geçmeyen dakikaların telefonda bir anda geçmesine sinir olmak. İzne gelince yaşayacaklarını hayal etmek... Hiç bitmeyecek gibi gelir beklemek. Bazen ne çabuk geçmiş günler der; bazen de bir sürü gün var daha dersiniz. Kafa karışır, algı bozulur. Ama o yanınızda olmasa bile her şeyi onunla yaşarsınız. Önce gideceği güne kadar yanında çektiğiniz acıları en büyüğü sanırsınız, bir türlü doyamaz o ısıyı stoklarsınız Yüzünden binlerce kare fotoğraf çekersiniz gözlerinizle...


Sonra uğurlama anı gelir ki ilkinden kat be kat büyüktür ağrısı. Ertesi günden itibaren başlayan o tuhaf kıvranış,algılayamama, hissizleşme. Sonrası da geçmek bilmez. Algıda seçicilik tavana vurur.


Bütün denizci terimlerini öğrenip, cümle içinde kullanmaya çalışırsınız...


Tek emin olduğunuz geçmişinizdir, sırtınızı ona dayar belirsiz geleceğe dair planlar yaparsınız. Hırs olur biraz içinizde bu bekleyiş. Güçlü olmalıyım diye kendinizi zorlar ama sıklıkla vurup geçen zayıflık hissine aldırmamaya çalışırsınız. Neticede bazılarının dediği gibi gerçekten dopdolu bir yürekle beklenir ve kiminin "Herkese nasip olmaz, zordur denizci beklemek." cümlesini kendinize ispatlarsınız. Günleri sayıp aştıkça da yürümeniz, bakışınız bile daha bir gururla olur...


Hayatın en sadık, en içe kapanık ve en karanlık bekleme dönemi. Beklemek, beklemek, sadece beklemek.


Başka hiçbir şey değil. ANLATILARAK BİTİRİLEMEYECEK, PAYLAŞMAYLA DA AZALMAYACAK BİR ÖZLEM... Ve ben bunlardan sadece birisiyim...


Şuanda bu satırları okurken ellerinin sıcaklığını hissetmek, gözlerinin içine bakmak isterdim ama anca atan kalbindeyim , dualarım senin ve seninle aynı gemide nefes alan herkesle…


Hasretliğin burnumun direğini sızlatırken Rabbimin sana can verdiği güne şükrediyorum…


Nasıl kutlanır bilmem şu sevgililer günü vs. hele de uzaktaysan ama anca yüreğimden değip geçen cümlelerimle kutlayabiliyorum ki onlar da kifayetsiz gibiler. Bensiz geçen yılların, sevabıyla günahıyla; ama acı ama tatlı geçmiş. Geçmiş yıllar kimin umurunda, biz beraber bir ömür anı biriktireceğiz daha…


Şimdi kendine has o gülüşünle tebessüm edip, gözlerin çizgileşmiştir kesin, özledim hepsini…


Kaç kişi kuru fasulye sayar biz sayıyoruz, duyanlara saçma gelse de biz hasretliğimizle eğlence çıkartıyoruz. Tamam, artık ye de gel kalanlarını, cok özlendin bilesin.


Velhasıl şimdilik böyle olsun, anca kelimelerle olsun, az kaldı ya gelince doya doya acısını çıkartırız…


Sevgililer Günümüz Kutlu Olsun, her şey gönlümüzce olsun. Sonsuza dek…


Seni çok seviyorum…

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.