Dünyada her yıl yaklaşık 570 bin kadın Human Pappiloma Virüsü’nun sorumlu tutulduğu rahim ağzı kanserine yakalanıyor ve bu kadınların yarısı hayatını kaybediyor. Bunun nedeni ise bu kanserin erken dönemlerinde pek fazla şikayet oluşturmaması. Aslında rahim ağzı kanserinin yüzde 90’ı erken dönemlerinde, hatta henüz hücre değişimlerinin olduğu süreçte yakalanabiliyor ve bu sayede de tedavi imkanı doğuyor. Ancak rahim ağzı kanseri, toplumda doğru sanılan yanlış bilgiler nedeniyle erken teşhis edilemeyebiliyor, bu yüzden de tedavi gecikilebiliyor. Peki toplumda kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler neler?


Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İlkkan Dünder, özellikle son yıllarda öncül lezyonların genç yaşlarda gözlenmesine paralel olarak, rahim ağzı kanserinin de daha erken yaşlarda ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekiyor.


Jinekolojik kanserler arasında en sık görülen ilk üç tür arasında yer bulan rahim ağzı kanseri erken evrede yakalandığında tedavi şansı yüzde 95’in üzerine çıkabiliyor. Üstelik kansere neden olan virüsün HPV olduğu kesinleştikten sonra, dünyada hem bu konuya hem de HPV'ye karşı geliştirilen aşıya verilen önem de arttı. Bugün artık prekanseröz yani kansere dönüşebilecek lezyonları genç yaşlardan itibaren tespit edebilmek de mümkün olabiliyor. Eskiden sadece kanser aşamasında tanınan ve 40’lı yaşlardan sonra görülen rahim ağzı kanseri, 18 - 20’li yaşlardan itibaren kansere dönüşebilecek hücreler olan prekanseröz lezyonlar olarak kendini gösteriyor. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İlkkan Dünder, bu sonuca neden olan en önemli faktörün yıllar içinde cinsel temas başlangıcının erken yaşlara çekilmesi ve buna bağlı HPV’nin cinsiyetler arasındaki geçişini daha da hızlandırmasına bağlıyor. Bu konuda bir diğer etkenin ise teknolojik gelişmeler sayesinde lezyonların erkenden tespit edilmesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. İlkkan Dünder, “Belki de gelecekte rahim ağzı kanseri yeryüzünden ilk olarak tarihe karışacak kanser türü olacaktır” diyor.


HPV'lerin yaklaşık yüzde 70’i vücuda girdikten sonraki ilk bir yıl içerisinde, yüzde 91’i ise ikinci yılın sonunda o kişinin bağışıklık sistemi tarafından yok ediliyor. Ancak, “kanser yapabilme yetisine sahip HPV” bulaşan her 100 kişinin 9’unda prekanseröz lezyonlar söz konusu oluyor ve kansere ilerleyebiliyor. Bu lezyonların daha genç yaşlarda gözleniyor olması ise ne yazık ki kanserin daha erken yaşlarda görülmesine neden olabiliyor. Prof. Dr. İlkkan Dünder, “Bu nedenle 30-35 yaş aralığında rahim ağzı kanseri gördüğümüz kadın sayısının bundan 20 yıl önceyle kıyasladığımızda kat be kat arttığını söyleyebiliriz” diyor.


Dünyada 7 milyon kişide HPV var!

İstatistiklere göre dünyada her 11 kişiden birinde yani yaklaşık 650 milyon insanda çeşitli tipte HPV bulunuyor. Elbette bunların hepsi kanser yapıcı özellikteki virüslerden oluşmuyor. Yaklaşık 200’e yakın alt tipi bulunan HPV’nin sadece 5 tanesi bütün rahim ağzı kanserlerinin yüzde 85’inden sorumlu tutuluyor. Ülkemizde her yıl 1600 yeni rahim ağzı kanseri vakasının tespit edildiğini belirten Prof. Dr. İlkkan Dünder, “Bir de yaşadıkları bölge itibariyle doktora gitmeyen kişilerin de olduğu düşünülecek olursak bu rakamın daha da yüksek olması muhtemel” diyor.


Prekanseröz lezyonlar hangi durumlarda kansere dönüşüyor?

Prekanseröz lezyonların kimlerde ve neye göre geliştiği ya da kansere dönüştüğü konusunda ne yazık ki net bir şey söylemek bugün için mümkün olamıyor. Ancak sigara kullanımının hem riski artırıcı, hem de kansere gidişatı hızlandırıcı bir etken olduğu biliniyor. Poligami denilen birden fazla partnerle beraber olmak da “bu her iki cins için de geçerli” riskin artmasına neden olabiliyor. Bağışıklık sistemini düşüren ilaçları kullanmanın veya bağışıklık sistemini düşüren hastalıklara sahip olmanın da kanser oluşumunda etkili olduğu belirtiliyor. HPV’nin bağışıklık sistemi tarafından ortadan kaldırılmasıyla prekanseröz ve/veya kanser riskinin azaldığı anlamına gelmiyor. Tam aksine, ardı ardına farklı HPV tiplerine maruz kalınması da rahim ağzı kanserine neden olabildiği için tarama konusunda aynı özeni göstermeye devam etmek gerekiyor.


Kanser öncesi gelişim dönemi genellikle sessiz seyrediyor

Prekanseröz lezyonlar CIN 1, CIN 2 ve CIN 3 olarak tanımlanıyor. Bu lezyonların ilerleme ve geçiş aşamalarında yaklaşık 3-6 yıllık sürelere ihtiyaç duyuluyor. CIN 3’ ten kansere dönüşmesi ise 10-15 yıl kadar zaman alıyor. Aslında böylelikle müdahale etmek ve önlem almak için zaman kazanılmış oluyor. Ancak genellikle kadında prekanseröz lezyon gelişip gelişmediğini gösteren herhangi bir işaret bulunmuyor ve geçiş dönemleri oldukça sessiz seyrediyor. Dolayısıyla cinsel yaşamın başlamasıyla birlikte yapılacak pap smear testi ile olası lezyonların tespit edilmesinin hayati önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. İlkkan Dünder, “Günümüzde rahim ağzı kanserinin öncül lezyonları koterizasyon, krioterapi, LEEP gibi farklı yöntemler kullanılarak tedavi edilebiliyor. Burada tedavi yöntemini belirlerken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar; hastanın yaşı, çocuk sahibi olma isteği, kontrollerine gelip gelemeyeceği, hastalığın derecesi, yaygınlığı, daha önce bu hastalık nedeniyle herhangi bir tedavi alıp almadığı sayılabilir. Bazı olgularda öncül lezyon ilerlemişse hastanın yaşı da göz önüne alınarak rahim alınmasına kadar gidebilen çeşitli tedaviler uygulanabiliyor. Tedavi sonrasında hastanın düzenli kontrolü gerekiyor. Bu konuya gerek doktorun ve gerekse hastanın hassasiyet göstermesi önem taşıyor” diye konuşuyor.


Rahim ağzı kanseri nasıl anlaşılır?

Eskiden beri kullanılan ve şu anda bir kanser taramasında dünyada da kullanılabilecek en kolay, en ucuz ve en yaygın yöntem pap smaer testi. Doğru bir şekilde değerlendirildiği taktirde kişilerde prekanseröz lezyon olup olmadığını çok kısa sürede ve büyük oranda saptamak mümkün olabiliyor. Beraberinde kolposkopi denilen rahim ağzını bir çeşit mikroskopla ayrıntılı şekilde görerek taramak prekanseröz ya da kanseröz lezyonların tanısını koydurabilecek yardımcı metotlar olarak sıralanıyor. Bununla birlikte son yıllarda ülkemizde de yaygın olarak kullanılan HPV DNA testi de, hem genel toplumda hem de hastalarda tarama ve tanı amaçlı kullanılan altın standart yöntem olarak kabul ediliyor. Bu nedenle ilk cinsel temastan itibaren taramaya başlanması gerekiyor. Eğer smear testi sonuçları üç yıl üst üste negatif geliyorsa ve kişi tek eşli bir yaşam sürüyorsa testlerin üç-beş yılda bir tekrarlanmasının yeterli oluyor. Diğer taraftan, HPV DNA testinin 30 yaşından itibaren başlatılıp, her 5 yılda bir tekrarlanmasının da yeterli olacağını ifade eden Prof. Dr. İlkkan Dünder, çiçek hastalığı gibi rahim ağzı kanserinin de dünyada ortadan kaldırılması konusunda umut verici gelişmelerin günbegün arttığına inandığını söylüyor.



Aile Hekimleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Aile Hekimi Dr. Mehtap Aslan "Dünyada iki dakikada bir rahim ağzı kanserinden bir kadın ölüyor" diyerek kadınların bu hastalıkları önemsemediğine dikkat çekti.


Rahim ağzı kanserine ilişkin tarama ve kontrollerin önemine değinen Dr. Mehtap Aslan “Rahim ağzı kanseri ve meme kanserleri önlenebilir hastalık türleridir. Erken tespit edildiğinde ciddi anlamda kanserlerde gerileme olmuştur. Örneğin Finlandiya’da yüzde 80 oranında rahim ağzı kanserlerinden ölüm oranları azalmıştır. Dünyada iki dakikada bir rahim ağzı kanserinden bir kadın ölüyor. Kadınlarımız bunun için Türkiye’nin her yerinde var olan kanser erken tarama merkezlerine gitmeliler. Tavsiyemiz en yakın sağlık danışmanı aile hekimidir. Aile hekimlerine gittiklerine doğru adreslere yönlendirileceklerdir. 30-60 yaş arası rahim ağzı kanseri tarama testinin yapıldığı dönemdir. 40 yaşın üzerindeki dönem ise meme kanseri için tarama testinin yapıldığı yaş dönemidir ifadelerini kullandı.



Rahim ağzı kanserinden korunmanın yolları nelerdir?


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ezgi Roza Gül, rahim ağzı kanseri ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.


HPV ve sigara kullanımı önemli risk faktörleri

Rahim ağzı kanserinin oluşum nedeni tam olarak bilinememekle birlikte bazı risk faktörleri kansere yakalanma olasılığını artırmaktadır. Serviks kanserinin gelişimimdeki en önemli risk faktörü HPV’dir. 200’den fazla tipi olan bu virüsün bazı tiplerinin kanser gelişiminde rol oynadığı tespit edilmiştir. HPV cinsel yolla bulaşır. Genital siğillere yol açtığı gibi hiçbir bulgu da vermeyebilir. Ayrıca sigara kullanımı da tüm kanserlerde olduğu gibi rahim ağzı kanseri için önemli bir nedendir.


Smear testi ile erken teşhis mümkün

Rahim ağzı kanseri, düzenli muayene ve tarama programları ile kontrol altına alınabilen, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir kanser türüdür. Günümüzde bu kanserin taramasında kullanılan en yaygın yöntem PAP smear testidir. Aktif cinsel yaşamı olan her kadın düzenli olarak yaptırması gereken smear testi ile rahim ağzında henüz kanseri dönüşmemiş ancak kanserin ön lezyonları olan anormal yapılar tespit edilerek, hasta tam olarak sağlığına kavuşturulmaktadır.


Düzenli kontrol çok önemli

21 yaş üzerindeki aktif cinsel yaşamı başlamış tüm kadınların 3 yılda bir kez smear testi yaptırmaları gerekir. Testler menopoz sırasında da aksatılmamalıdır. 65 yaşından sonra hastanın o zamana kadar en az üç normal smear testi sonucu bulunuyorsa, doktorunun bilgisi ile smear testlerine son verilebilir. Ayrıca smear testinde şüpheli bir durum görülmüşse, test daha sık aralıklarla yapılabilir ya da ileri tetkik uygulanabilir.


Rahim ağzı kanserinden korunmak için;

  • Doktor kontrollerini ihmal etmeyin
  • Doktor kontrolünde HPV aşılarını yaptırın
  • Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durun
  • Bağışıklık sistemini güçlendirin
  • Cinsel yolla bulaşabilecek hastalıklara karşı tedbirli olun
  • Sağlıklı beslenin
  • Obeziteye karşı önlem alın


Rahim ağzı kanseri nasıl bulaşır?


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, rahim ağzı kanserinin bulaşmasına ilişkin bilgiler verdi.


HPV başlıca cinsel temasla bulaşan bir virüs. Kadında HPV enfeksiyonunun görülmesinde partner sayısı, cinsel ilişkiye başlama yaşı ve partnerinin cinsel yaşamı etkili oluyor. Erkeğin cinsel yaşantısı, özellikle hayat kadınları ile olan ilişkileri riski attırıyor. Cinsel ilişkiye girmemiş kadınlarda HPV rastlanılması, virüsün cinsel yol dışında da bulaşabildiğini gösteriyor. Örneğin bu virüsün taşınmasında eller bulaştırıcı rol oynayabiliyor.


Rahim ağzı kanseri aşısı hakkında...

Rahim ağzı kanserinden korunmada HPV aşısı da önemli bir rol oynuyor. HPV aşısının başlıca amacı rahim ağzından, ikinci amacı ise genital siğillerden korumak. Aşılar, rahim ağzı kanserli vakaların yüzde 71’inden sorumlu olan HPV -16 ve HPV – 18 olmak üzere 2 tip yüksek riskli HPV tipine karşı uzun süreli koruma sağlayabiliyor. Aşının 9–26 yaş arasında 3 kez yapılması öneriliyor. Ancak aşı yapılsa da tüm kadınların rutin smear testini yaptırmaya devam etmeleri gerekiyor. Genital siğillerden korunmak için HPV aşısı 9-26 yaş arası erkeklere de yapılması öneriliyor.


Rahim ağzı kanseri tedavisi nasıl olur?


  • Kanser dokusu rahim ağzında milimetrik ölçüler içinde sınırlı ise ve kadın çocuk sahibi olmak istiyorsa sorunlu bölgeyi serviks konizasyon denilen bir işlemle koni şeklinde çıkartmak yeterli oluyor.

  • Kanser yayılımı çevre dokularını da içine almışsa, bu dokuları da kapsayacak şekilde geniş bir cerrahi işlem uygulanıyor. Bu işlemde rahim ve alt karın bölgesindeki lenf bezleri çıkartılıyor.

  • Rahim ağzı kanseri, zamanla ilerleyerek komşu doku ve organlara yayılmışsa, bu durumda çevre dokuları da içersine alacak şekilde geniş bir cerrahi işlem uygulanıyor. Bu işlemde rahim ve lenf bezleri çıkartılıyor. Ancak çok yayılmış ve cerrahi olarak tamamını çıkarılması mümkün olmayan hastalarda radyasyon (ışın) tedavisi uygulanıyor.

  • Radyasyon (ışın) tedavisi ilerlemiş rahim ağzı kanserinde oldukça etkili bir işlem. Işın tedavisi cerrahi işlem uygulanmış hastalarda yardımcı tedavi veya cerrahi uygulanamayacak kadar yayılmış hastalarda esas tedavi olarak kullanılıyor.


Rahim ağzı kanseri hakkında doğru sanılan 7 yanlış


Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen rahim ağzı kanseri hakkında doğru sanılan yanlış bilgileri anlattı, önemli uyarılarda bulundu.


Yanlış: Tüm HPV enfeksiyonları kanser açısından risk oluşturuyor.

Doğrusu: Genital bölgeye bulaşan Human Paplilloma Virüsü (HPV), kansere yol açmadaki rollerine göre, ‘yüksek riskli’ ve ‘düşük riskli’ olarak iki gruba ayrılıyor. Düşük riskli olanlar genital bölgede siğil yapabiliyor, ancak çok nadir kansere yol açıyorlar. Tip 16 ve 18 en sık saptanan yüksek riskli HPV’leri oluşturuyor. Yüksek riskli HPV ile oluşan hücresel değişikliklerin bazıları 8-10 yıl içerisinde kansere dönüşebiliyor. Prof. Dr. Hüsnü Görgen hücresel değişimlerin tespit edilmesi için her kadının 21 yaşından itibaren 65 yaşına kadar, 3 yılda bir pap smear testi ve/veya HPV testi yaptırmasının yaşamsal öneme sahip olduğuna işaret ediyor.


Yanlış: HPV varsa mutlaka kanser gelişir

Doğrusu: Her HPV enfeksiyonu görülen kadında kanser gelişecek diye endişelenmeye gerek yok. HPV’nin çoğunu bağışıklık sistemi 2 yıl içerisinde temizliyor. Ancak dikkat! Sigara bağışıklık sistemini kötü etkiliyor, dolayısıyla bu zararlı alışkanlıktan mutlaka vazgeçmek gerekiyor.


Yanlış: Pap smear testinde ‘anormal hücre’ görülmesi kanser demektir

Doğrusu: Pap smear testinde anormal hücre görülmesi kanser anlamına gelmiyor. Anormal hücrelerin bazıları ilerde kansere dönüşebiliyor. Bu nedenle hastanın incelenmesi ve takibi gerekiyor.


Yanlış: Aşı yaptırırsam rahim ağzı kanser olmam

Doğrusu: Rahim ağzı kanserinden korunmada HPV aşısı önemli bir role sahip. HPV aşısının başlıca amacı rahim ağzı kanserinden, ikinci amacı ise genital siğillerden korumak. Aşı 11-12 yaşında kız ve erkek çocuklara öneriliyor. 9 yaşından 26 yaşına kadar yapılabiliyor. Ancak aşı belli sayıdaki HPV tipine karşı yapılıyor, tüm HPV tiplerini kapsamıyor. Dolayısıyla aşı yapılsa da smear tarama testlerine devam etmek gerekiyor.


Yanlış: Rahim ameliyatı olanlar da Pap smear testi yaptırmaya devam etmeliler

Doğrusu: Miyom ve kanama gibi nedenlerle rahim ameliyatı (histerektomi) olanlarda Pap smear testi yapılmasına gerek yok. Ancak kanser nedeniyle ameliyat sonrasında smear takibi gerekiyor.


Yanlış: Rahim ağzı kanseri sinsi ilerler, erken teşhisi zordur

Doğrusu: Rahim ağzı kanserinin gelişme süresi uzun oluyor. Öyle ki hücrelerdeki değişiklik 8-10 yıl sonra kansere dönüşebiliyor. Dolayısıyla kanser öncesi değişiklikler tarama testleri ile tespit edilip kanser gelişmeden önlem alınabiliyor.


Yanlış: Rahim ağzı kanseri sonrası hamile kalınmaz

Doğrusu: Kadın Hastalıkları ve Doğum/ Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Görgen erken dönemde yakalanan rahim ağzı kanserlerinde, doğurganlığı koruyucu tedavilerle hamile kalınabildiğini vurgulayarak, “Ancak bu tedavi yöntemi erken dönemde yakalanan rahim ağzı kanseri için geçerli oluyor” diyor.







Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.