Erken tanı ve düzenli sağlık kontrollerinin hastalıklarla savaşmanın en kolay yolu.




“Diyabet, kolesterol, koroner kalp hastalıkları, akciğer hastalıkları, meme, rahim ve rahim ağzı, kalın barsak, mesane ve prostat gibi sık görülen bazı kanserler, hepatit virüsüne bağlı karaciğer hastalıklar, osteoporoz, kansızlık gibi hastalıklar check-up kontrolleri sırasında saptanabilir.




Sağlıklı birey, sağlıklı toplum olmak konusunda en önemli hedef, hastalıkları henüz tedavi edilebilir en erken evrede yakalayabilmek veya mümkünse ortaya çıkışını önleyebilmek olarak gösteriliyor. Çünkü hastalık ortaya çıktıktan tedavisi zor olabildiği gibi tedavi maliyetleri de çok daya yüksek oluyor.




Günümüzde kadın ya da erkek ayrını göz etmeden toplumun her aşamasında yaygın olarak görülen kalp hastalıkları, kanser, hipertansiyon ve birçok hastalıkta erken tanı tedavinin başarısını etkileyen en önemli unsurlardan biri. Ayrıca yıllarca belirti vermeden ilerleyen ve birçok organa zarar veren diyabet gibi kronik hastalıklarda erken tanı ve düzenli kontrolün önemi bir kat daha artıyor. Bu konuda izlenebilecek en doğru yol düzenli kontroller oluyor. Ancak günlük yaşam temposu içinde, stres, baş ağrısı, kronik yorgunluk, uykusuzluk, hazımsızlık, çarpıntı, aşırı terleme, kilo kaybı, sık idrara gitme gibi şikayetler birçok kişi tarafından göz ardı edilebiliyor. Kontroller zamansızlık bahanesiyle ertelenebiliyor.




Check-up sayesinde hastalıklar oluşmadan önüne geçmek mümkün


Kronik hastalıklar başlangıç dönemlerinde vücutta henüz organ hasarına neden olmadığı için bir belirti vermeyebiliyor. Düzenli check up ile belirgin sorunlar oluşmadan önce hastalığın ortaya çıkarılması sağlanarak, hastaya en uygun tedavi sunmak mümkün olabilir.




Kişiselleştirilmiş check-up programları


Anadolu Sağlık Merkezi’nde uygulanan check-up programlarının kişinin ihtiyaç ve risk durumuna göre şekillendiğini ve kişiselleştirildiğini söyleyen Dr. Sibel Güney, şunları söyledi: “Yapılan muayene ve incelemelerin sonuçlarını gözden geçirdikten sonra kişinin genetik yükü aile öyküsü yaşam tarzını da değerlendiriyoruz. Kişinin çok iyi bir karnesi olabilir ancak genetik özellikleri, mesleği ya da ya da yaşam tarzının getirmiş olduğu bir takım riskler bulunabilir. Tüm bu riskler doğrultusunda kişiye özel bir plan çıkarıyoruz. Uygulanan chec-up programı ne olursa olsun gerekli eklemeler yapılıyor ve takiplerinin sıklığını da buna göre düzenliyoruz. Kişinin ihtiyaçları doğrultusunda ilgili bölümlerle işbirliği içinde çalışıyoruz. Böylece bir sonraki chec-up zamanı gelmeden bu riskler açısından izleniyor ve olası hastalığı erken tanımlayıp, önlem almış olabiliyoruz. ”


Koruyucu hekimlik çalışmalarıyla sağlık koçluğu yapılıyor


Check-up sayesinde iç organlarda bir takım bulguların saptanması ile kişinin sigara, alkol tüketimi, hatalı beslenme tarzı, düzenli egzersiz gibi bazı yaşamsal alışkanlıklarının öneri yoluyla değiştirmesi sağlanabiliyor. Böylece, ileride oluşabilecek hastalıkların önüne geçilebildiği gibi, başlangıç aşamasındaki rahatsızlıkların da ilerlemesinin önüne geçilebiliyor.




Dr. Sibel Güney, chec-up sonuçlarından elde edilen verilerin koruyucu hekimlik çalışmalarına yön verdiğini söyleyerek şunları anlatıyor: “Her yaş grubu için koruyucu anlamlı bazı testler konusunda bilgilendirmeler yapıyoruz. Ayrıca çıkan sonuçlara ve kişinin yaş grubuna göre de aşılama ile gerekli yönlendirmeleri yapıyoruz. Yine ileri yaşlar olanlarda ortaya çıkabilecek sorunlar açısından zatürre aşısı büyük önem kazanıyor. Bu nedenle özellikle 65 yaş üstünde olanlara zatürre aşısı açısından yönlendiriyoruz. Ayrıca Hepatit B aşısının mümkün olduğunca her yaşta uygulanması gerektiğinin bilgisini vererek gerekli yönlendirmeleri yapıyoruz.”




Hangi yaşta hangi testler yapılmalı


Dr. Sibel Güney’in verdiği bilgiye göre, 40 yaş öncesi, 40–50 yaş arası ve 50 yaş üstü kişilere uygulanabilecek testler farklılaşabiliyor. Ancak temel prensip hastanın risk değerlendirmesinin yapılarak özel sağlık taraması testleri önermek oluyor.




40 yaş altında yapılması gerekenler


Dr. Sibel Güney, 40 yaş altında kişilerin başka ek bir riski yoksa ve önceki test sonuçlanı normal değerlerde çıkarsa, kolesterol, hemogram ve kan şekeri kontrollerini yılda bir yaptırmaları yeterli oluyor.

Ayrıca kadınlar için rahim ağzı kanserinin erken tanısında son derece önem taşıyan PAP Smeer testinin beş yıl içinde üç normal değer elde edene kadar yapılması gerekiyor. Bu değerlerin üçü normal sınırlarda ise kontroller üç yılda bire düşürülebiliyor. Test sonuçları normal çıkmadığı durumlarda kadın doğum uzmanına başvurmak gerekiyor.




40–50 yaş arası yapılması gereken testler


Dr. Sibel Güney 40–50 yaş arasındaki kişilerde de yine ek bir risk söz konusu değilse kolesterol, hemogram ve kan şekeri kontrolleri, kadınlar için smeer testinin yapılması gerekiyor. Ancak, 40 yaşından sonra hem kadın hem erkek için yıllık gaitada gizli kan incelemesi önem taşıyor. Ayrıca erkeğe özel yıllık PSA kontrolü, kadına özel iki yılda bir mamografi kontrolünün de bu dönem yapılması gerekiyor.

Dr. Sibel Güney, özelikle menopoz döneminde check-up ile kadınların bu süreci daha sağlıklı bir şekilde geçirmesini, jinekolojik hastalıkların erken tanısı ve tedavisini, meme sağlığının korunmasını, kemik erimesi, ateş basması, sinirlilik, uykusuzluk gibi genel sağlık sorunlarının giderilebileceğini belirtti.




Rahim kanserlerinin %95’i menopoz döneminde görülüyor!


Menopoz döneminde belirli tip kanserlerde yaşla birlikte artış görüldüğüne dikkat çeken Dr. Sibel Güney, “jinekolojik kanserler denildiğinde; rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserleri ile vajen girişinde meydana gelen kanserler, vajen kanserleri ve tüplerden kaynaklanan kanserler akla geliyor. Tüm rahim kanserlerinin %95’i, 40 yaşın üstünde, yani menopoz dönemindeki kadınlarda görülüyor. Rahim kanseri ise menopoz döneminde en sık rastlanan jinekolojik kanser türü. Bu nedenle menopoz döneminde yapılacak taramaların önemi artıyor” diye konuşuyor.


50 yaşından sonra yapılması gereken testler


Dr. Sibel Güney, 50 yaşından sonra özellikle barsak sisteminin kontrolünün önem taşıdığına işarat ederek, bu dönemde hem kadın, hem de erkekte yapılacak incelemeleri kolonoskopi eklendiğini söyledi. En sık görülen kanser türlerinden biri olan kolon kanserinin erken tanısında kullanılan kolonoskopi çok etkili bir yöntemdir. Barsak kanseri en çok poliplerden oluşur. Dr. Güney’in verdiği bilgiye göre, kolonoskopi sırasında polip saptanırsa çıkarılıyor. Poliplerin bulunmadığı durumlarda ise oluşum zaman alacağı için kolonoskopinin risk faktörlerine göre değişmek üzere 5 ile 10 yılda bir yapılması yeterli oluyor.


Anadolu Sağlık Merkezi


Dr. Sibel Güney

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.