Tiroit bezi hastalıklarının her yaşta görüldüğüne dikkat çeken VKV Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Tahir Haytoğlu, kronik hastalıklarda olduğu gibi tiroit hastalıklarında da yaş ilerledikçe problem görülme ihtimalinin arttığını açıkladı.


Guatr, kelime anlamı olarak “büyük tiroit bezi” anlamına gelir. İyot, tiroit hormonu üretilmesi için gerekli bir hammaddedir. En sık guatr sebebi iyot eksikliği durumudur. Dünyanın belli bölgelerinde toprakta iyot azdır, dolayısıyla o bölgede yetişen meyve ve sebzede iyot bulunmaz, doğal kaynak sularında iyot az olur. Kişi yöresel yiyeceklerle beslendiğinde yeterli iyot alamayabilir. Bu durumda iyot eksikliğine bağlı bölge insanlarının hemen hepsinde tiroit bezi büyük olarak saptanabilir. Bu duruma “endemik guatr” denir. Gelişmiş ülkelerde ve son yıllarda Dünya Sağlık Örgütü'nün de girişimiyle daha yaygın olarak iyotun tuza ilave edilmesiyle iyot eksikliğine maruz kalan kişi sayısı iyice azalmıştır.


Halk arasında “guatr” olarak bütün tiroit hastalıkları tarif edilmektedir. Sıklıkla ifade edilen aslında Multinodüler Guatr’dır (MNG - çok sayıda nodül varlığına bağlı olarak büyüyen tiroit bezi). Tiroit bezini büyüten hastalıklar (guatr yapan durumlar) nodüler veya yaygın tiroit büyümesi şeklinde olabilir. Tiroidin nodüler büyümelerinde tiroit fazlalığıyla seyreden durumlar “toksik MNG” (zehirli guatr), tiroit hormon değerlerinin normal olduğu durumlar ise “non-toksik MNG” olarak sınıflandırılır. Yaygın tiroit büyümesi yapan tiroit hastalıklarının başında otoimmün tiroit hastalıkları gelir. Otoimmün tiroit hastalıklarının tiroit hormon azlığı ile (hipotiroidizm) seyredenine “Hashimato hastalığı”, tiroit hormon fazlalığı ile seyredenine (hipertiroidizm) “Graves hastalığı” denir. Otoimmün tiroit hastalıklarının kadınlarda erkeklere oranla 5-6 kat daha sık görüldüğü bilinmektedir. Toplumda yeni hastalık görülme sıklığı Hashimato hastalığı için her yıl 1000 kişide 3.5, Graves hastalığı için her yıl 1000 kişide 1’den az olarak tahmin edilmektedir. Genel anlamda toplumda “Gutar” sıklığı 20 yaş üstü erişkinlerde yüzde 30 civarı olarak kabul edilmektedir. Buna otoimmün tiroit hastalıkları, multinodüler guatr ve iyot eksikliğine bağlı guatr dahildir. Ülkemizde de rakamlar buna benzer durumdadır.


Hipotiroidizm ve hipertiroidizm nasıl ortaya çıkıyor?


Tiroit bezinin az çalışmasından dolayı meydana gelen durumu “hipotiroidizm” olarak adlandırılır. Bu durumun belirtileri halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, kilo artışı, üşüme, çabuk yorulma, cilt kuruluğu, bağırsak hareketlerinde yavaşlama, unutkanlık ve depresif duygu durumu olarak gözlemlenir. Hipotiroit olarak tanımlanan kadınların regl dönemleri daha sancılı geçebilir. Hipotiroidizmin en sık sebebi Hashimato hastalığına bağlı hipotiroidizmdir. Bunu tiroit ameliyatı sonrası ve radyoaktif iyot tedavisi sonrası gelişen hipotiroidizm izler. Yaşlılarda belli bir sebebe bağlı olmaksızın gelişen tiroit yetmezliği de hipotiroidizm sebeplerindendir. Geçici hipotiroidizm sebepleri arasında sessiz tiroidit ve subakut tiroidit sayılabilir.


Hipertiroidizm” ise tiroit hormonunun fazla miktarda kanda dolaşması sonucu meydana gelir. Kalp çarpıntısı, iç sıkıntısı, el titremesi, kilo kaybı, aşırı terleme, bağırsakların hızlı çalışması, regl düzensizlikleri, kalpte ritim bozukluğu hipertiroidizm belirtileri arasında yer alır. Graves hastalığı, toksik multinodüler guatr ve subakut tiroiditin erken evreleri de hipertiroidizm sebepleri arasında sayılabilir.



Guatr sebebi olarak tiroit kanserleri nadir görülür


Otoimmün olmayan guatrı olan kişilerdeki nodüllerin kanser olma ihtimali, 1 santimetreden büyük nodüller için yüzde 5’ten azdır. Guatrın altta yatan sebebine ve bunun tiroit fonksiyon bozukluğu veya baskı bulguları yapıp yapmadığına bağlı olarak tedavisi belirlenir. Tiroit hormon replasman veya supresyon tedavisi, anti-tiroit ilaç tedavisi, radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi tedavi, seçenekler arasındadır. Bazı durumlarda klinik takip yeterli olabilmektedir. Vücudumuzun çalışma hızını ayarlayan tiroit hormonun üretildiği boyun ön kısmında, kelebek şeklindeki tiroit bezinin hastalıkları yaygın olmakla beraber, çeşitlilik sergilemektedir. Doğru teşhis ve yakın takip doğru tedaviyi getirir.


Kadınlarda tiroit hastalığı görülme sıklığı erkeklerin 5 misli kadardır.


Yaş, ailede tiroit hastalığı hikâyesi, gebelik, lityum kullanımı, otoimmün hastalıkların (addison hastalığı, Tip 1 diyabet, pernisyöz anemi, romatoid artrit veya lupus hastalığı gibi) kadında tiroit hastalığı görülme ihtimalini artıran faktörler arasında olduğuna dikkat çeken Dr. Tahir Haytoğlu, yeni doğum yapan kadınlarda ilk 6 ay içinde tiroit hastalığı görülme ihtimalinin yüzde 5 kadar (20’de 1) olabileceğini vurguladı.


Tiroit bezinin yapısal bozuklukları


Tiroit bezinin büyümesi tiroit dokusunun tamamının büyümesi (diffüz guatr) veya tiroit içinde çok sayıda nodül varlığında görülen büyüme (multinodüler guatr) şeklinde olabilir. Diffüz guatr bölgesel olarak iyot eksikliği durumunda, bazı genetik defektlere bağlı olarak doğuştan veya tiroit bezine karşı bağışıklık sisteminin yaptığı otoimmün bir reaksiyon neticesinde gelişmiş olabilir.


Tiroit fonksiyon bozukluğu olmadan görülen tiroit bezi büyümesinde iki soru cevaplanmaya çalışılır:


Büyüme nedeniyle baskı belirtileri gelişmiş mi? (Yutma güçlüğü, boyunda baskı hissi, nefes darlığı, ses kısıklığı vb.)

Büyüme ileride fonksiyon bozukluğuna da yol açacak bir duruma dönüşebilir mi?


Bu soruların cevaplarının aranması için yapılacak ileri testler ve zaman içindeki değişimin de gözlemlenmesi sonucunda hasta klinik olarak takibe alınabilir veya ilaç tedavisi verilmesi kararlaştırılabilir. Bazı durumlarda cerrahi müdahale de gerekli görülebilir.



Tiroit nodülü nasıl tedavi edilir?


Dr. Tahir Haytoğlu, tiroit nodülü saptanan hastalarda tiroit içindeki büyümenin iyi huylu bir büyüme mi yoksa kötü huylu bir büyümemi olduğunu anlamanın yollarını anlattı. Dr. Tahir Haytoğlu, “Nodül tiroit içinde tek bir nodül mü, yoksa tiroitte birden fazla sayıda nodüller mi var, nodülün büyüklüğü, nodülün ultrasonografik özellikleri, kişinin klinik özellikleri, aile hikâyesi gibi özellikler var. Bütün bunların yanında 1 santimetreden büyük olan veya şüpheli özellikler taşıyan nodülün tiroit ince iğne aspirasyon biyopsisi denilen bir yöntemle, nodül içinden hücre örnekleri alınarak, mikroskop altında hücresel özellikler, hücrelerin birbiriyle duruşu, eşlik eden destek doku varlığı gibi ipuçlarıyla değerlendirilmesi de gerekir. Bunun sonucunda nodülün ameliyat edilerek mi tedavi edilmesi gerektiği, ameliyat olacaksa ne boyutta olacağının (tiroidin tamamı mı yoksa bir kısmı mı alınacak) kararlaştırılması gerekir. Şüpheli özellikler taşımayan, klinik belirti vermeyen nodüller takip edilerek, zaman içindeki değişimi gözlemlenir. Zaman içinde büyüyen veya belirti vermeye başlayan nodüllerin bazı durumlarda tekrar biyopsiyle değerlendirilmesi, bazen de ameliyatla alınması gerekebilir. Takip altına alınan nodüllerin büyümesinin durdurulması veya küçültülmeye çalışılması için tiroit supresyon tedavisi olarak adlandırılan, fonksiyon bozukluğu olmadığı halde ağızdan tiroit hormonu alınarak vücut tiroit dengesinin hafif tiroit fazlalığına yakın tutularak nodül takip edilmesi uygun görülebilir. Bu tür tedavilerde nodül boyutunda azalma görülmesi yüzde 50 olasılıkla olur. Tiroit supresyon tedavisi altında büyümeye devam eden nodüllerin tekrar değerlendirilmesi gerekir" dedi.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.