Metabolik hastalıklardan tutun da, strese bağlı rahatsızlıklara; 30’una gelmeden eklem rahatsızlıklarından mustarip olana, fıtıksız ofis çalışanına rastlamamak mümkün değil… E hiç sorgulamıyor musunuz, neden böyle oluyor acaba diye? Bununla birlikte, bir de bakıyorsunuz ki, anneniz ve hatta anneanneniz maşallah sapasağlam. Siz, modern bir çağda, tıp bu kadar ilerlemişken böyle hastalıklarla boğuşuyorsunuz da, onlar neden boğuşmuyorlar acaba? Şimdi şöyle bir geçmişe gittik, onların sağlıklı yaşam sırlarını araştırdık, işte 90 yaşında hala sağlıklı olmanın 4 püf noktası:


1. Genetikle birlikte, sağlığa önem vermek

Eski nesillerin bize göre genetik olarak daha şanslı olduklarını bilmek lazım. Kalp rahatsızlığı onların genetik dünyalarında sıklıkla karşılaşılan bir şey değil. Malum, kanser vakaları da sayılı bir süredir arttığı için artık genetik haritalarımızda yerini alıyor yavaş yavaş.


Ancak onların tek sırrı genetik olarak sağlıklı olmaları değil, sağlıklarının kıymetini de biliyor olmaktan geliyor. Bizim sağlığımızı bozmak için olmasa da, bozacağını bildiğimiz halde yaptığımız şeylerden uzak durarak yaşadılar. Zaten, şimdi sağlığınızla oynayan şeylerin çoğu, onların zamanında yoktu. Modern zamanla birlikte gelen hastalıklardan kendimizi korumamız, fazlasıyla zor belki ama şu anda oturma bozuklukları yaşayan genç yaştaki insanlar, o yıllarda mümkün olmazdı bile. Çünkü oturma bozukluğu=bütün gün bilgisayar başında çalışmak, yetmezse evde de bütün gün aynı pozisyonda oturmak. (Hareketsizlik de önemli, kaçımızın hayatında yürüyüş her gün düzenli olarak yapılan bir şey ki!)



2. Beslenme

Bir başka sır da beslenme alışkanlıklarımızın inanılmaz ölçüde değişmiş olması. Burada modern dünyanın size fayda sağlamak yerine zarar vermesi, sizin de bunu seve seve kabul etmeniz durumu söz konusu oluyor aslında. Düşünün, bir köy yerinde doğal yiyecekten başka ne bulabilirsiniz. Yağın, sütün, yumurtanın, ekmeğin, bakliyatın ve dahi tüketilecek her şeyin doğal ve hormonsuz olanını tüketmek demek, sağlıklı bir yaşam için önemli temeller atmak demek!


Peki bizim heybemizde ne var; şeker, fabrikasyon gıdalar, içeriğinden emin olamadığımız bakliyatlar, sağlığından besleyiciliğinden emin olamadığımız et ürünleri… Üstelik ihtiyacımızdan fazlasını tüketiyoruz. Tabaklar büyük, porsiyonlar devasa. Sağlıksız olan şeylere bağlılığımız ise zaten aşikar.


90 yaşındaki dedeniz hala kilometrelerce yürüyebiliyor ama siz, iki merdiven çıkamıyor, tıkanıyorsunuz; tanıdık geldi değil mi?


3. Sosyal ve pozitif bir yaşam

Yaşlanmak, kafada başlayan bir iş. Şimdi, biraz basmakalıp gelecek kulağınıza ama insan hissettiği yaştadır. Uzun bir yaşamda, stres yoktur, gülücükler vardır. Bunda yaşadığımız hayatların da büyük etkisi var ancak şunu da bilmek lazım ki, stres modern çağın bir ürünü. Hep acelemiz var, hep… O yüzden de hep stresliyiz. Pozitif bir kafa yapısı, yaşınızı hep aşağıya indirir. Şu hiç yaş almayan eşe dosta bir sorun, her şeyi kendilerine dert ediyorlar mı bir bakın bakalım.



Bir kere zaten, sabah uyandığınızda aynaya bakıp “Çok şükür, bugün de uyandım, bugün hayatımın en harika günü olacak!” derseniz, o gün gerçekten de hayatınızın en harika günü oluverir. Bir deneyin!


4. Forma ve aktif kal!

Bu sonuncu sırra ermek çok zor. Vakit yok vakit! Egzersize, spora, hareketli bir yaşantıya vakit yok. Çünkü dedik ya, aceledeyiz hep.


Eskiden böyle miydi bilmem, şimdi hiç kimse yürümüyor bir yerden bir yere. En kısa mesafeye, taksi çağrılıyor. Halbuki eski insanların hayatında zaten mecburi bir hareket vardı. Acelesi olmayan insanların yakın mesafelere yürümesi kadar da doğal bir egzersiz yok.


Vakte ihtiyacımız olduğuna bizi kim inandırdı bilmiyoruz ancak, gün içerisinde cep telefonunuza ayırdığınız yarım saati, yürüyüşe ayırsanız, işte o aktifliği de formu da yakalamış olacaksınız. Üstelik “sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur!” Egzersiz sizi boş yere üzen düşüncelerden arındırır, enerjinizi doğru yerlere kanalize etmenizi sağlar. Sağlık da bütün bu aktivitelerin doğal sonucu olarak, sizi buluverir!



Gençlik iksiri niyetine besinler

Bu arada, genç kalma konusunda elinizden tutacak besinlerden de biraz bahsedelim. Birazdan bahsedeceğimiz 15 besin, düzenli tüketildiğinde yaşlanmaya çalım atıyor!


  1. Kuşkonmaz: Sağlıklı besinlerin içerisinde çok önemli bir yeri olan kuşkonmaz, enfeksiyon karşıtı bir besin ve aynı zamanda sindirim sistemi için oldukça faydalı.
  2. Avokado: Avokado yalnızca iyi bir kolesterol koruyucu değil, aynı zamanda kanserli ya da kanserli olma olasılığı olan hücreleri de öldürmekle görevli bir süper meyve!
  3. Reyhan: Karaciğer hücrelerini koruyan ve hastalıklara sebep olan bakterileri öldüren reyhan, düzenli olarak tüketilmelidir.
  4. Yaban mersini: Yaban mersini, kalp ve beyin hücrelerinin korunmasında yardımcıdır.
  5. Kahve: Günde iki fincan kahve tüketmek solunum yolu problemlerine ve kalp problemlerini azaltmaktadır.
  6. Siyah çikolata: Çikolata elbette ki ruh halinizi şöyle bir düzeltir ama bunlara ek olarak kalp sağlığınızı korur ve tansiyonunuzu düşürür.
  7. Sarımsak: Tamam, nefesinize pek iyi gelmediği doğru ancak damarlarınızın sağlığını arttırır. Doğal antibiyotik olarak da bilinir.
  8. Yeşil çay: Faydaları saymakla bitmez. Öncelikle sağlam bir antioksidandır, iştahınızı kapatır ve kilo vermenizi sağlar. Göğüs kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanseri gibi hastalıkların tedavisinde fayda sağladığı bilinmektedir. Kötü kolesterolü de düşürmektedir.
  9. Lahana: Bir başka faydası saymakla bitmeyen besin daha! Kötü kolesterole birebir, cildin ve mukozalı yapıların nem derecesini arttıran, önerilen günlük K vitamini alımının 10 katına sahip olmasıyla bilinen bir iyilik bombası. A vitamini deposu… Ayrıca kolon kanseri, yumurtalık kanseri ve meme kanseri risklerini de düşürmesiyle bilinir.
  10. Zeytinyağı: Zeytinyağı kalbin korunmasında önemli rol oynuyor. İnme riskini düşürüyor ve kanserin çoğu türüne karşı etkin olarak görev yapıyor.
  11. Nar: Nar enfeksiyonlara karşı koruyucudur ve aynı zamanda kardiyovasküler sağlık için oldukça faydalıdır.
  12. Kekik: Kardiyovasküler rahatsızlıklardan ve kanser riskinden korumakla görevlidir.
  13. Ceviz: Nereden başlasak! Kalp sağlığına birebir, kötü kolesterolü düşürüyor, kan pıhtısını engelliyor, kemik sağlığını koruyor. Daha ne yapsın!
  14. Somon balığı: Omega 3 zengini, ayrıca körlüğe sebep olan maküler bozulmalarını da engelliyor.
  15. Yoğurt: Crohn hastalığı, bağırsak rahatsızlıkları yoğurtla engellenebiliyor. Ayrıca yoğurt iyi bakteri açısından oldukça zengin.




Bu yazının İngilizce orijinali huffingtonpost.com sitesinde yayınlanmıştır.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.