Hisar Intercontinental Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Apuhan, kış mevsiminde enfeksiyon hastalıklarına karşı dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.



Kış mevsiminde vücudun soğuk havaya uyum sağlamak için daha fazla enerji harcayıp, güçsüz düşebileceğini belirten Apuhan, "Özellikle kış mevsiminde insandan insana kolay geçebilen bu hastalıklarda, mevsim dolayısıyla insanların neredeyse tüm gün kapalı mekanlarda bulunması nedeniyle bulaşma riskinin oldukça yüksek olduğunu vurgulayan Apuhan, özellikle bu mevsimde; bol sıvı tüketiminin, hijyen kurallarına uymanın önemini ve vitaminden zengin besinlerle beslenilmesi gerektiğinin enfeksiyon hastalıklarına karşı alınabilecek önlemlerden bir kaçıdır" dedi.


Apuhan, hastalığın kişinin hapşırması veya öksürmesi sırasında havaya karışan ve havada bir süre asılı kalan virüslerin solunmasıyla veya hasta kişinin salgılarıyla temas edilmesiyle bulaştığını belirterek "Kışın genel olarak kanda D vitamini seviyeleri daha düşük bulunur. Güneş ışınlarının bu mevsimde daha az olması da bir etken olabilir. Güneş ışığı insanlar için en büyük D vitaminlerinden biridir. Enfeksiyonlara karşı korunmada da rolü büyüktür. Özellikle D vitamininin eksikliği grip, nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonları, bazen de zatürree gibi akciğer enfeksiyonları artırabiliyor. Solunum yolu; burun, sinüsler ve gırtlak üst solunum yolları olarak bilinir. Bu yüzden, üst solunum yolu enfeksiyonları denilince, bu bölgeyi tutan iltihabi hastalıklar akla gelir. Üst solunum yolu enfeksiyonları, kış aylarında nezle, grip, bademcik iltihabı, farenjit, larenjit, sinüzit ve orta kulak iltihabı en sık görülen üst solunum yolu hastalıklarındandır" şeklinde konuştu.

"Belirtileri önemseyin"



Hastalığın tutulduğu bölge ve tipine göre değiştiğini söyleyen Doç. Dr. Apuhan, "Genel olarak üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri; burun akıntısı, burun ve başta dolgunluk hissi, ateş, baş ağrısı, geniz akıntısı, öksürük, hapşırma, boğazda yanma-ağrı, bazen gözlerde sulanma, çapaklanma, adele ağrıları, halsizlik ve iştahsızlıktır.Soğuk havalar, kapalı ve kalabalık ortamlarda (okul, kreş, kışla, işyeri vb.) geçirilen sürenin artması, hasta kişilerle temas, vücut direncinin azaldığı ve mikropların daha da aktif hale geldiği kış aylarında, her yaşta insanın daha çok hastalıklarla karşı karşıya kalmasına neden olabilmektedir. Bu enfeksiyonların tanısında en önemli nokta, viral enfeksiyonların bakteriyel enfeksiyonlardan ayırt edilmesidir. Virüslerin neden olduğu üst solunum yolu hastalıklarının tedavisinde, antibiyotiklerin yararı olmadığı gibi, solunum yollarındaki yararlı bakterileri baskılayarak daha çok zararlı olabilirler" diye konuştu.





"Bitki çayları şifa olabilir"



Kışın, üst solunum yolu hastalıklarının en çok görüldüğü ve bağışıklık sisteminin düştüğü bir mevsim olduğunu vurgulayan Apuhan, "Vücudumuzu tehdit eden ve hastalıklara sebep olan bakteri ve virüslere karşı dayanıklılığı arttırmak gerekir. Kışla birlikte artan ve üst solunum yollarını etkileyen hastalıkların öksürük, balgam gibi belirtilerini hafifletmek için bazı bitki çaylarından yardım alınabilir. Sıcak bitki çayları hem boğazı yumuşatarak ciğerleri ve mide kaslarını zorlayan öksürüğü hafifletir, hem de balgam ile birlikte enfeksiyonun vücuttan daha hızlı atılmasını sağlar. Hastalığın bulaşmaması için öncelikli olarak hijyen kurallarına uyulması gerekiyor. Hasta olan kişilerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Elle veya yanakla tokalaşmak yerine uzaktan selamlaşma her zaman olası riski azaltır" şeklinde konuştu.



"Elleri sık sık yıkayın"



Hastalığa yakalanmamak için ellerin sık sık yıkanması gerektiğine dikkat çeken Apuhan, "Elleri sık sık yıkamak gerekir. Özellikle çocuklara ellerini uygun sürede, su ve sabun kullanarak yıkamaları gerektiği öğretilmelidir. Hijyen koşullarının özellikle su ve gıdaların takibinin yapılması, gıda çalışanlarının portör taramalarının düzenli yapılması gerekir. Kapalı ortamlarda pencere ve kapıları açarak ortamdaki nem miktarının artması için zaman zaman doğal havalandırma yapılmalıdır. Ofislerde çalışanlarda klimayı gün içerisinde mümkün olduğunca az kullanmalıdır. Nem dengesini koruyucu klimalar tercih edebilir veya bulunduğunuz ortamda nemi sağlamak için, sürekli bir bardak su bulundurabilirsiniz. Ortamdaki nem oranı yüzde 40-60 arasında olmalıdır. Vücut direncini artırmak için beslenme ve sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Günde yaklaşık olarak 2,5-3 litre su içilmelidir. Bol sebze ve meyve, A, C ve E vitaminlerinden zengin soğan, sarımsak, havuç, limon, portakal, mandalina, greyfurt, yeşil biber, marul ve salata bol bol tüketilmelidir. Bitkisel yağlar tercih edilmeli ve haftada en az bir kez balık yenilmelidir. Şekersiz bitki çayı ve en önemlisi de su tüketimi arttırılmalıdır" dedi.





"Her yıl düzenli olarak grip aşınızı olun"



Apuhan her yıl mutlaka grip aşısı olunması gerektiğini vurgulayarak "Sigara ve alkolden uzak durulması gerekir. Her ikisi de vücudun sinsi düşmanıdır ve bağışıklık sistemini bozarlar. Enfeksiyonlara, alerjilere ve bazı kanserlere zemin hazırlarlar. Düzenli uyku, düzenli egzersiz ve kışın D vitamini takviyesi almak bağışıklık sistemini güçlü tutar. Grip aşısı mutlaka olunmalıdır. Burnun içinde yapısal bozukluk varsa giderilmeye çalışılmalıdır. Çalışanlar için, kişi iyileşene kadar birkaç gün ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Tüm bunlara rağmen genel durumu bozulan kişiler en hızlı sürede en yakın sağlık merkezine veya hekime müracaat etmelidirler" şeklinde konuştu.





"Kışın spor yapmanız vücudunuzu dinç tutar"



Kışın spor yapmanın vücudu dinç tuttuğuna dikkat çeken Hisar Intercontinental Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Tayfun Apuhan, hastalıktan korunma yollarını şu şekilde sıraladı: "Spor her mevsimde vücut sağlığının önemli ve ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Çünkü spor dinlendirir, sinir sistemini rahatlatır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Spor yapanlar enfeksiyonlara karşı daha dayanaklıdırlar. Bebeği korumak için mutlaka hasta kişiden uzak kalmak gerekir. Öksürme ve hapşırma sırasında ağzın kapatılması ve hasta kişilerin kağıt maske kullanmaları damlacık yoluyla bulaşmayı ortadan kaldırır. Korunmada en önemli önlem ellerin yıkanmasıdır. Bu sayede hasta kişilerin salgılarının ağız, ve burun gibi enfeksiyon giriş yollarına bulaşması önlenir. Bebeklerde ise anne sütü oldukça nemlidir. Anne sütü alan bebeklerin daha az üst solunum enfeksiyonuna yakalandıkları belirtilmektedir. Tekrarlanan enfeksiyonlarda aile bireylerinin tümüne boğaz kültürü yapılması ve evde taşıyıcı kişi varsa saptanarak tedavi edilmesi bu bakteriyel enfeksiyonlardan korunmada oldukça önemlidir.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.