Oradan buradan her birinizin kulağına bir “ebola salgını” çalınmıştır. Özellikle yolculuk yapanlar, diğer yolculardan bu virüsü alma korkusuyla internete girip bir şeyler okuyor. Kimi korkutucu, kimi fazla rahatlatıcı, kimi “Hastanın yanına oturmakla bile virüs kapabilirsin” diyor, kimi ise “Olmaz öyle şey” deyip gülüyor...


Nedir doğru olan, ne yapmak ya da yapmamak gerek, özetleyen çok az. Ben şahsen (ne gariptir ki) en güzel açıklamaları sadece sosyal medya paylaşımlarında gördüm. Bu yüzden biraz daha derli toplu olarak önemli noktaları size özetlemeye çalıştım:


1. Ebola ilk kez 1976 yılında tespit edilen, insanlarda ateş, baş ve eklem ağrılarıyla kendini gösteren, daha sonra kusma, iç kanamayla seyreden enfeksiyöz bir hastalık. Önceleri ölüm oranı % 99 olarak ilan edilmekle birlikte erken teşhis ve önlemlerle şimdiye kadar ebola enfeksiyonu geçirenlerin % 50’sinin hayatı kurtarılmıştır. Kısacası, “ebola pozitif” olan herkes hayatını kaybetmez.


2. Ebolanın belli bir tedavisi ya da aşısı henüz yok. Eksperimental tedaviyle hasta hayatı kurtarılmaktadır.


3. Karantina şart, fakat bazı ülkelerde yapıldığı gibi hastayı karantinada yalnız bırakarak yanına sağlık görevlilerini dahi göndermemek, iyileştirilebilecek hastayı ölümle yüz yüze bırakmaktır.


4. Ebola el sıkışmakla, aynı havayı teneffüs etmekle, yiyeceklerle değil, dışkı, idrar, tükürük, kusmuk, kan, ter gibi vücut atık ve sıvılarıyla bulaşır.


5. Her memeli hayvan ebolayla enfekte olduğunda maymunlar ve insanlar gibi ciddi hastalık belirtileri göstermezler. Örneğin yarasalar, fareler sadece taşıyıcı olup hiç sağlık sorunu yaşamayabilirler. Ama insanlara ebolayı taşıyanların bu hayvanlar olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.


6. Sivrisinek ve kenelerle kişiden kişiye ebola taşınmasının imkânsız olduğu rapor edilmiştir.


7. Şimdiye kadar Dünya Sağlık Örgütü’ne rapor edilen ebola hasta sayısı 4000’dir.


8. Yolculuklar sırasında elleri sık sık yıkamak, diğer hijyen kurallarına uymak, hastalıktan korunmak için yeterlidir.


9. Turistik bir ülke olarak Türkiye’miz de hastalığın adım atması için riskli ülkeler lisesinde yer almaktadır.


Yazı: Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.