Dünya Sağlık Örgütü (WHO) dünya tarihinde ilk kez, bir sonraki kuşağın ömrünün önceki kuşaktan daha kısa olacağı konusunda uyarıyor. Diyabet hastalığı, çağımızın en yaygın ve hızla yayılan hastalıkları arasında yer alıyor. Diyabet tedavi edilmediğinde, çeşitli sağlık problemlerine yol açarken, erken teşhis edildiğinde ise sağlıklı yaşam şansı veriyor.


İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Hamidi, diyabet tehlikesine dikkat çekerken vücutta çeşitli hastalıklar meydana getirebileceğinin de altını çiziyor.


Diyabet nedir?

Halk arasında şeker hastalığı diye bilinen diyabet; vücutta pankreas adı verilen organın salgıladığı insülinin herhangi bir sebeple az salgılanması, salgılanmasında bir bozukluğun oluşu ya da salgılanmasına rağmen etkisinin eksikliğine bağlı olarak, kan şekerinin kronik bir şekilde yükselmesiyle seyreden, metabolik bir bozukluktur.


Diyabetin tipleri nelerdir?

Diyabetin değişik tipleri vardır. Bütün dünyada modern tıbbın klasik tespitine göre, diyabetin 4 çeşit etiyolojik sınıflaması vardır. Birincisi Tip 1 diyabet denilen ve gençlerde görülen diyabettir. Genellikle 10 ile 25 yaş arasında rastlanır. Bunun görülme sıklığı, şeker hastalarının toplamına oranla % 5-7’dir. Tip 1 diyabette veya genç tipi dediğimiz diyabette, sebep olarak daha çok insülin yokluğu gösterilebilir. Pankreastaki beta hücre harabiyeti nedeniyle, genellikle baştan beri insüline ihtiyaç hisseden bir diyabet şeklidir. Bu tip diyabette, mutlaka insülin gereklidir, başka bir tedavi şekli yoktur. İkincisi Tip 2 dediğimiz diyabet, daha çok 25 yaş ve üstünde görülen bir diyabet tipidir. Genellikle bu tip hastalar fazla kiloludur. Bunun sebebi ise, daha çok insüline karşı asıl hedef hücrelerde meydana gelen bir direncin oluşudur. 25 yaşından sonra görülen Tip 2 diyabet, değişik şekillerde kendini gösterebilir. Diğer spesifik diyabet çeşitleri; değişik genetik faktörlerin, enfeksiyonların, ilaçların, immünolojik faktörlerin meydana getirdiği diyabet türleridir. Bu tür diyabetler; genetik olarak insülin salgılaması mümkün olan beta hücrelerinde bir bozukluk, genetik bir arıza, değişik genetik hastalıklara bağlı olarak insülin salınımının azalması nedenleriyle ya da bazı ilaçlara bağlı olarak veya değişik endokrinal metabolik hastalıkların neticesi ile gelişebilir. 4. diyabet türü, hamilelerde meydana gelen diyabettir. Bu durum, gizli olan şekerin hamilelik neticesi açığa çıkmasıyla oluşur.


Kişi diyabet olduğunu nasıl anlar? Belirtileri nelerdir?

Diyabet tiplerine göre bu belirtiler değişik şekillerde kendini belli eder. Mesela Tip 1 diyabet daha çok aşırı yorgunluk, halsizlik, susuzluk, aşırı idrara gitme gibi belirtiler taşırken Tip 2 diyabet; bazen çok hızlı bir kilo verme bazen de baş ağrısı, aşırı bir ağız kuruluğu, vücutta değişik yerlerde kaşıntıların meydana gelmesi, yaraların geç iyileşmesi, kişinin kendini iyi hissetmemesi, gözlerde görme bozukluğu, yorgunluk ve buna benzer birçok belirtilerle kendini gösterebilir. Tip 2 diyabet genellikle genetik faktörlere bağlıdır. Diğer diyabet tiplerine göre görülme sıklığı % 80-90 oranındadır. Tip 2 diyabetlilerde de bazen aşırı idrara çıkma, aşırı susuzluk, ağız kuruluğu görülür. Hamilelerde genelde pek belirti vermez, rutin olarak yapılan kontrollerinde tespit edilir. Genel olarak Tip 2 ve Tip 4 diyabetlerde gizli bir hastalık söz konusudur. Zaten bu tiplerde belirtiler ortaya çıkmadan yaklaşık 10 yıl önce diyabet başlamıştır. Buna da diyabet öncesi dönem denir. Yani hekimin diyabet tanısı koymasından 10 yıl önce hastalık başlamıştır, ancak gizli kalmıştır veya halen hastanın şekeri olduğundan haberi yoktur.


Şeker hastalığını anlamak için hangi testlerin yapılması gerekir?

Klinik belirtiler söz konusu olursa, hastanın mutlaka hekime başvurması gerekir. Doktorun yapacağı açlık kan şekerine bakmak, eğer bir şüphe varsa şeker yükleme testi dediğimiz OGTT testi yaptırmak gerekir. Özellikle hamilelerde bu testi yaptırmak önemlidir. Bir şüphe varsa, şeker yükleme testi ile bunun ortaya çıkarılması şarttır. Açlık kan şekeri, idrardaki şeker oranı ve bazı hastalarda oral glukoz tolerans testi dediğimiz şeker yükleme testi, şeker hastalığını ortaya çıkarmak için başvurulan testlerdir.


Şeker hastalığının tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Şeker hastalığının tedavisi, diyabet tiplerine bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, Tip 1 diyabetli hastalarda tedavi mutlaka insülindir, insülin dışı bir tedavi mümkün değildir. Tip 1 diyabette sebep, insülinin az salınması veya hiç insülin salınmamasıdır. Dolayısıyla dışarıdan insülin enjeksiyonuna ihtiyaç hissedilmektedir. Tip 2 diyabette, öncelikle hastanın boy/kg oranına bakılır. Eğer hasta kilolu ise kilosunun düşürülmesi, hareket azlığı var ise hareketinin düzenli bir şekilde yapılmasının sağlanması, diyette bozukluk varsa diyabet diyetisyeninin tavsiye edeceği diyete uyması gereklidir. Sonraki aşamalarda çoğunlukla ilaç tedavisi uygulanır. Tip 2 diyabette, özellikle fazla kilolularda ilk aşamada, metformin etken maddesi olan, piyasada değişik isimleri bulunan bir ilaç kullanılır. Bu ilaç, kilonun düşmesini ve yağ metabolizmasının düzenlenmesini sağlar. Tip 2 diyabetin sebebi, daha çok genetik faktörlere bağlı olmakla beraber tedavideki asıl amaç; insüline karşı hedef hücrelerde meydana gelen direncin kırılmasıdır. Metformin aynı zamanda insüline karşı olan direncin kırılmasını da sağlar. Hem insülin direncini kırması hem kilo kontrolünü sağlaması hem de yağ metabolizmasını düzenlemesi açısından tedavide kullanılacak ilk ilaç ağız yoluyla verilen metformindir. Bu tedavi günümüzde tüm dünyada uygulanır. Sonraki aşamada, insülinin salgılanmasını artırıcı bir tedavi yöntemi vardır. Bu yöntem, maddelerin etken olduğu ilaçlarla sağlanır. Burada özellikle insülinin direncini ve insüline karşı rezistansı kıran ilaç veya insüline karşı hassasiyeti artırıcı ilaçlar kullanılır. Bununla beraber, hastanın şekeri arzu edilen sınırlara düşürülemiyorsa yani ilaç tedavisi yetersiz kalıyorsa, o zaman insüline başvurulur. İnsülinin de değişik tipleri vardır.


İnsülin pompası nedir?

İnsülin tedavisinin değişik metotları vardır. Bunlardan birincisi, insülin pompasıdır. İnsülin pompası; insülin içeren, kişinin pankreasından salınan insülin miktarına göre ayarlanarak, dışarıdan gerekli insülinin alınmasını sağlayan bir pompadır. Bu alet, bir kanal ile cilt altına monte edilir; ayarlanan dozajda ve sürede, sürekli vücuda insülin pompalar. Bu uygulamanın değişik tipleri ve özel bir eğitimi vardır. Genellikle insülin pompalarını, Tip 1 diyabetli dediğimiz insüline bağımlı olan hastaların kullanması tavsiye edilir. İnsülin pompası kullanımı Avrupa’da çok yaygın olmakla beraber, Türkiye’de çok az kullanılmaktadır.


Hastanın beslenmesi nasıl olmalıdır?

Tip 1 diyabette dikkat edilmesi gereken bir beslenme şekli yoktur. Tip 2 diyabette ise, beslenmeye çok önem vermek gerekir. Onun için her ikisinde de mutlaka bir diyet uzmanı desteği almak ve diyet uzmanının tavsiye ettiği şekilde beslenmek önemlidir. Yiyeceklerin %60 oranında karbonhidratlardan, %30’unun yağlardan, -15’inin de proteinlerden oluşması gerekir. Buradaki önemli nokta, karbonhidratlara bütün meyvelerin dahil olduğunun bilinmesidir. Bu bakımdan un, tuz, yağ ve tatlı ihtiva eden besinlerin azaltılması, fazlaca yeşillik, sebze ve belirli ölçülerde meyvelerin alınması gerekir.


Şeker hastalarının yapması gereken özel bir egzersiz programı var mıdır?

Şeker hastaları için özel egzersiz programları var. Hatta bunun için Avrupa’da çok özel merkezler bulunuyor. Egzersiz sağlıklı yaşamın şartıdır. Hastanın bu konuda da eğitilmesi gerekir. Bu hastalar mutlaka günlük, düzenli bir şekilde hareket etmelidir. Eğer şeker hastalığına bağlı veya herhangi bir nedenle kalp hastalığı, yağlarda yükselme ve buna benzer diğer hastalıklar var ise; mutlaka haftada 3 gün, düzenli bir şekilde egzersiz yapılması tavsiye edilir. Çünkü egzersiz, insülin direncini kıran etkili bir aktivitedir.


Diyabet hangi hastalıklara yol açar?

Diyabetin sebep olmadığı neredeyse hiçbir hastalık yoktur. Diyabet, vücutta her türlü hastalığı meydana getirebilir. Göz hastalıkları, böbrek hastalıkları, deri hastalıkları, saç hastalıkları, deride değişik kaşıntılar, farklı yaralar, yaraların geç iyileşmesi, enfeksiyonların sık sık oluşması, özellikle kadınlarda idrar yollarında hastalık, erkeklerde cinsel yetersizlik, kemik erimesi, sinirlerde harabiyet, kalpte bozukluk, tansiyon ve buna bağlı birçok hastalıklar diyabetle beraber seyreder. Çekinilmesi gereken nokta diyabet değil, diyabetin beraberinde getireceği komplikasyonlardır. En büyük problem; diyabette damar hastalığı yani gözlerimizle gördüğümüz ve göremediğimiz mikroanjiopati ve makroanjiopati dediğimiz rahatsızlıkları meydana getirmesidir. Tedavi yapılmadığı takdirde bu sonuç kaçınılmazdır. Mikroanjiopati; mikroskopla görülebilen damarlarda meydana getirdiği harabiyet neticesi, göz dibi damarlarının bozulmasına sebep olabilir ve durumu körlüğe kadar götürebilir. Böbreklerde, sinirlerde harabiyet meydana getirebilir. Makroanjiopati dediğimiz şeyler de periferik damarlarda, çevre damarlarında görülen harabiyetler neticesi meydana gelen hastalıklardır. Kan dolaşımı, kangrenler, ayak kesilmeleri vb. durumlar yaşanabilir. Bununla beraber kalpte ve beyinde de harabiyetler meydana getirebilir.


Diyabetin kalıcı bir tedavisi var mıdır?

Diyabet tedavisinde tamamen yok edici bir tedavi imkanı, maalesef şu ana kadar bulunmuş değildir. Değişik metotlar son zamanlarda uygulanmaktadır. Amerika’da, Japonya’da ve Türkiye’de de çeşitli uygulamalar denenmeye devam etmektedir. Ancak kesin bir tedavi yöntemi henüz ortaya çıkmış değildir. Kalıcı bir tedavisi olmasa da iyi tedavi edilmiş, iyi kontrol altına alınmış diyabetlerde, kişi bütün normal hayati fonksiyonlarını devam ettirebilir.


Diyabetin diğer organlara etkisi nedir?

Özellikle gözler, böbrekler, sinirler, beyin, kalp ve damarlar ciddi şekilde negatif olarak diyabetten etkilenir. Bu nedenle, söz konusu olumsuz etkilerin giderilmesi önemlidir. Bugün yeryüzünde, diyabet nedeniyle her dakika iki bacak kesiliyor. Diyabetin ne kadar tehlikeli bir hal aldığını bu durum açıkça gözler önüne sermektedir.


Diyabet ilaçlarının kullanımı nasıldır ve dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Alınacak ilaçların cinsi, hastanın kilosuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. Ona göre sıralamaya konulur. Tip 2 diyabetlerde mutlaka metformin kullanılır. Ondan sonra, diğer oral ilaçlar verilir. Kilonun düşmesine, diyet uygulanmasına, düzenli hareket yapılmasına rağmen şeker seviyesi normal sınırlara inmediyse, insülin uygulaması gerekir.


Diyabet hastaları için uyarı ve önerileriniz nelerdir?

Diyabeti iyi değerlendirirsek, dengede tutabilirsek bir problem olmayacaktır. Ancak iyi değerlendiremezsek, bilgilendirme yetersiz kalırsa ve bu konuyu ihmal edersek hastalık çok kötü neticelerle kendini gösterebilir. Ayrıca şeker hastaları kesinlikle üzülmemelidir. Diyabetin kontrol altına alınamayan bir hastalık olmadığı bilinmelidir.

Diyabet ile ilgili hasta istatistikleri nelerdir?

Endüstri yönünden gelişmiş ülkelerde diyabet görülme oranı çok yüksektir. Yaptırılan araştırmalara göre, Türkiye’de % 33.8 oranında diyabetli vardır. Bu büyük bir orandır. Bir de muayene olmayan, kendisinde şeker olup olmadığını bilmeyen çok insan mevcuttur. Rahatlığın oluşması, hareketin azalması, buna bağlı olarak stresin, üzüntü ve sıkıntıların artması, dengesiz beslenmenin oluşması bu yükselişin en büyük sebeplerindendir. Örneğin; Körfez ülkelerinde ve Arap ülkelerinde % 52 oranında şeker hastalığı vardır. Diyabet Avrupa’da da gittikçe yaygınlaşan bir hastalık haline gelmiştir. Bu hastalık mali yönden de büyük bir sıkıntı meydana getirir, çünkü diyabete bağlı böbrek yetmezliği nedeniyle diyalize mecbur kalınmaktadır. Örneğin, Almanya’da şeker hastalarının sağlıkları ve tedavileri için harcanan yıllık miktar 20 milyar Euro’dur. Bu miktarda bir paranın harcanması büyük bir ekonomik sıkıntı meydana getirir. 2030 yılı için yapılan çalışmalarda, yeryüzünde 1 milyar şeker hastası olması beklendiği ifade edilmektedir.


Diyabet hastaları için örnek beslenme listesi



Kahvaltı: 1 fincan çay veya kahve (tatlandırıcı ve yarım yağlı süt katılabilir) 2 dilim ekmek (mümkünse beyaz olmasın) veya mısır gevreği çeşitleri 30 gram lor peyniri veya eritme peynir veya haftada 2 kez yumurta Söğüş olarak domates, salatalık, maydanoz 4 adet tuzsuz zeytin 1 tatlı kaşığı kadar diyabetik reçel


Ara öğün: 1 porsiyon meyve


Öğle: ½ kase çorba Bol salata 4-5 yemek kaşığı sebze yemeği 2 dilim kepek/çavdar/tam buğday ekmeği 1 kase yarım yağlı yoğurt


İkindi: 1 porsiyon meyve 1 porsiyon yarım yağlı süt/yoğurt/diyabetik sütlü tatlı


Akşam: ½ kase çorba 1-2 dilim kepek/ çavdar/ tam buğday ekmeği 4 yemek kaşığı sebze yemeği Bol salata (limonlu veya sirkeli olabilir) 1 porsiyon kırmızı et/balık/tavuk / hindi= 100 gram ızgara/haşlanmış/buğulama


Ara öğün: 2 adet diyet bisküvi ½ kase yarım yağlı yoğurt


Ayrıca;

  • Gün içinde 2 - 2.5 litre su içilmeli.
  • Egzersiz ihmal edilmemeli
  • Boyunuza göre ağırlığınız tabloda verilen değere eşit veya bu değerden fazla ise, diyabet riskiniz yüksektir.
  • Bu tablo vücut kitle indeksine göre yapılmıştır. Tablo, 35 yaş üzerindeki erkekler ve kadınlar için, boya göre sağlıklı olmayan kiloları göstermektedir.

Eğer;

  • Fazla kilolu iseniz
  • Yakın akrabalarınızda Tip 2 diyabetli olan varsa
  • Yüksek risk taşıyan etnik gruptaysanız
  • Tansiyon yüksekliğiniz var ise
  • HDL kolesterol veya trigliserit düzeyleriniz normal değil ise
  • 4 kg üzerinde çocuk doğurmuş iseniz veya gebelikte çıkan bir diyabetiniz varsa, daha genç yaşlarda ve daha sık test yaptırmanızı öneririz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.