Uyku, insanın belki de en savunmasız olduğu anlardan biri. Ancak en sakin olduğu düşünülen bu saatlerde bile bazı insanlar anormal davranışlar sergileyebiliyor. Uykuda davranış bozukluğu ya da parasomnia olarak bilinen bu hastalıkta, kişi en yakınındakine zarar veriyor, bilinçsizce yemek yiyor ya da saldırgan davranışlarda bulunabiliyor. Hasta sabah uyandığında bu davranışların hiçbirini hatırlamasa da zaman içerisinde uykusuzluktan aşırı kilo alımına kadar birçok sorun yaşanabiliyor. Ayrıca kişinin birlikte yaşadığı insanlar bu hareketlerden büyük zarar görebiliyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nebahat Bilici, bu konudaki görüşlerini paylaştı.

Sinir sisteminin çocukluk döneminde tam olarak gelişmemesi bu yıllarda uyku terörü denilen davranış bozukluğunun yaşanmasına neden oluyor. Özellikle 5- 7 yaş arası çocuklar derin uykularından çığlık atarak ve korku dolu bir ifadeyle uyanıyor. Yatakta oturan veya ayağa fırlayarak anlamsızca etrafına bakan bu çocukların göz bebeklerinde büyüme, terleme, çarpıntı, hızlı nefes alıp verme gibi hareketler yaşanabiliyor. Çocukların yüzde 3’ünde gözlenen uyku teröründe herhangi bir tedaviye gerek duyulmuyor ve hastalık 4 yıl içinde kendiliğinden düzeliyor. Uyku terörünün erişkinlerde görülme oranı ise yüzde 1.


Uyku davranış bozukluklarının bir diğeri de gece boyunca gözlemlenen anormal yeme düzeni. Bu hastalar gün içinde yenmeyecek çeşitte yemekleri (donmuş et, soğuk çorba, katı yağ vb.) yeme, tehlikeli yemek hazırlama davranışı ve sigara içme gibi kendine ve etrafa zarar verme eğiliminde oluyor. Atak sayısı ise gecede 1 ile 7 arasında değişiyor. Bilinci tam ya da kısmen açık olsa da genellikle hastalar sabah uyandıklarında olayları hatırlamıyor. Engellenmeye çalışıldıklarında ise agresif ve saldırgan olabiliyorlar. Gece uyanma atakları nedeniyle sabah yorgunluğu ve gün içinde uykululuk hali ortaya çıkıyor. Uykuya bağlı yemek bozukluğunun sık olması kilo alımına ve hatta Tip 2 diyabet riskinin artmasına bile neden olabiliyor. Bu durum genelde 30 yaşlarındaki kadınlarda yaşanıyor. Hastaların yüzde 40’ında ise kilo sorunu ortaya çıkıyor. Uyku yoksunluğu ve kilo problemi olan hastalarda ilaç ve diyetisyen tedavisi şarttır.


Uyurgezerlik en sık rastlanan uyku davranış bozukluklarından biridir. Hemen herkesin bildiği gibi derin uykudan uyanan hasta oturuyor, yürüyor, konuşuyor ve hatta araba bile kullanabiliyor. Genetik geçişli olan bu hastalık 6-12 yaş arası çocukların yüzde 17’sinde yaşanıyor. Yaşla beraber düzelen bu sorunda koruyucu tedbirler almak çok önemli. Uyurgezer çocuk uykudan uyandığında etrafında çarpıp düşürdüğünde zarar verecek cisimler odada bulundurulmamalı, evin dış kapısı ve balkon kapıları kilitlenmeli ve hatta kilidi de açabileceği göz önüne alınarak kapının üstünde bırakılmamalı. Ayrıca uyurgezer çocuk birden uyandırılmamalı, sakin bir ses tonu ile çocuk yatağına gitme ve tekrar uyuma yolunda telkin edilmeli. Yetişkinlerde uyurgezerliğin en sık nedeni stres ve uyku düzeni bozukluğudur. Vardiyalı çalışanlar, üniversite öğrencileri risk altındadır.


Uyku sırasında eşini öldürebiliyor

Rem uyku döneminde rüya görürken el-kol hareketleri yapmamıza engel bir mekanizma bulunuyor. Bu mekanizma çalışmadığında rüya içeriğine bağlı olarak ve genellikle şiddet içeren hareketler görülebiliyor. Bağırma, küfretme, saldırma ve eşe yumruk atma da sık görülen davranışlar arasında yer alıyor. Kişi uyuyan eşini yumruklayabiliyor veya boğazını sıkabiliyor. Daha çok 50 yaş civarındaki erkeklerde görülen bu durumun ilerleyen vakalarında yumuşak doku yaralanmaları ve kırıklar yaşanabiliyor. Hatta eşini öldürmeye kadar giden sonuçları nedeniyle hastalığın tedavisi zorunlu hale geliyor. Rem davranış bozukluğu bulanan hastalarda zeminde nörolojik bir hastalık bulunma olasılığı çok yüksek. Yapılan çalışmalar, bu hastaların %35-50’sinde zaman içinde Parkinson hastalığı geliştiğini gösteriyor. Bu nedenle bu hastaların dikkatli izlenmesi gerekiyor.


Kabus bozukluğu yaşayanların psikiyatri açısından incelenmeleri şart

Sadece korku ya da endişe değil aynı zamanda öfke, üzüntü, nefret içeren, rüyaların yoğun bir şekilde hatırlanması ve uykudan yineleyici uyanma ataklarının yaşanması da uykuda davranış bozukluğunun bir türüdür. Kabus bozukluğu olarak adlandırılan bu durumda tam bir uyanıklık, sersemlik hali, nerede olduğunu bilememe durumu var. Uykudan sonra ise kabuslar oldukça net hatırlanıyor. Yaşanılan şokun etkisiyle tekrar uykuya dalmakta güçlük çekiliyor. En sık 3 ile 6 yaş arasında görülen bu bozukluğun en önemli etkenleri ise çevre ve televizyon. Çok sık olmadığı sürece tedavi gerektirmeyen kabus bozukluğunu yaşayan çocukların mutlaka psikiyatri açısından incelenmeleri gerekiyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.