Hava yollarını tıkayan bronş içi akciğer kanserinde, hedefe yönelik bronkoskopi ile tümör içine enjekte edilen kanser ilaçları; sistemik kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavilerin etkisini artırmakla kalmayıp hastaların sağ kalım süresini de uzatıyor.


Akciğer kanseri tedavisinde yardımcı yöntem olarak değerlendirilen, “tümör içi enjeksiyonun” cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemlerinin etkisini artırdığı ve sağ kalım süresini uzattığı iddia ediliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, 25 yıl önce babası Prof. Dr. Seyhan Çelikoğlu tarafından uygulanmaya başlanan yöntemi ve yaygın kullanılamama nedenlerini Habertürk’e anlattı.


Tümör içi enjeksiyon yöntemi, akciğer kanserine bağlı olarak solunum yollarını tıkayan tümörlerin tedavisinde kullanılan bir yöntem. 1980’li yılların başında akciğer kanseri olan çok sayıda hastanın hava yolu tıkanmasına bağlı nefes alamama gerekçesiyle yaşamlarını yitirdiğini söyleyen Çelikoğlu, “Bu hastalarda hava yolunun açılması ihtiyacı arayışlarımızı hızlandırdı ve bu arayış tümör içi enjeksiyon uygulamasına başlamamıza neden oldu” diyor.


Sonuçlar şaşırttı

İlk uygulamayı 1982 yılında gerçekleştirdiklerini söyleyen Çelikoğlu, tedavide damar yoluyla verilen kanser ilaçlarını karma olarak kullandıklarına ve bu ilaçların hastanın tümörünün içine enjeksiyonla uygulanması işleminin sonuçlarının kendilerini de şaşırttığına dikkat çekiyor. Bu uygulamayla tümör daha işlem esnasında beyazlaşıp küçülüyor. tedavinin sonucunda kanamanın durduğuna, hava yolunun açıldığına ve hastanın durumunun bir anda düzeldiğine dikkat çekiliyor. “Bu sonuçları gördükten sonra bu yöntemi akciğer kanserinde diğer tedavilere yardımcı tedavi olarak kullanmaya başladık” diyen Çelikoğlu, bazı olgularda başarının daha yüksek olduğunu söylüyor ve bunun nedenini; “lazer uyguladığımız olgularda tümörün arkasını görmeden lazer ışını göndermemiz hastada tehlikeli olabilecek sonuçlara yol açabiliyordu. Ayrıca lazer uygulamasında kullanılan cihaz çok pahalı olduğu için her hastanede uygulana bilirliği yoktu” sözleriyle açıklıyor.

Saçlar dökülmüyor

Çelikoğlu, kullanılan ilaçların yan etkisinin olmaması ve kullanım kolaylığının da kendilerini cesaretlendirdiğini belirtiyor. Bugüne kadar uygulamada dezavantaj olarak gördükleri bir durumla karşılaşmadıklarını söyleyen Çelikoğlu, yöntemin en önemli avantajının kemoterapide meydana gelen saç dökülmesi ve mide bulantısı gibi yan etkiler yapmaması ve kanamanın durdurulmasında sağladığı kolaylık olduğunu belirtiyor.


Yardımcı bir yöntem

Tümör içi enjeksiyon yönteminin rutin kanser tedavisinin etkinliğinin artırılmasını sağlayan yardımcı bir yöntem olduğunu belirten Firuz Çelikoğlu, yöntemin tek başına diğer tedavilerin yerini alacağı düşüncesinin doğru olmadığını, almanya, ABD, İran gibi ülkelerdeki bazı merkezlerin aldıkları sonuçların ise umut verdiğini söylüyor.


İlk yayın İngiltere’de

Uygulamayı ilk kez 1992’de İngiltere’de yayınladıklarını söyleyen Çelikoğlu, “British Medical Postgraduate Journal’da”, yaklaşık 90 hastayı içeren çalışmayla uluslararası bir yayın yapıldığını söylüyor. Uygulamanın tek ilaçla yapılması maliyetin azalması anlamına geliyor. Florida Gainesvile Üniversitesi’nden Profesör Eugen Goldberg’in, hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerde, intratümöral anti-kanser ilaçlarının tümör içi enjeksiyon yönteminin lokal kanser tedavisinde çok başarılı olduğunu kanıtladığına dikkat çeken Çelikoğlu, bu konuda ikili olarak ortak yayınlar yaptıklarını ve sonuçta akciğer kanserlerinde lokal kemoterapi adı altında, bronkoskopi aracılığıyla tümör içine enjekte edilen ilaçlarla yapılan çalışmaya yöneldiklerini belirtiyor.


Bronkoskopi nedir?

5 mm genişliğinde kanalı olan bükülebilir, ince uzun tüp şeklinde optik görüntü sistemine bronkoskopi deniyor. Bu cihaz, ses tellerinden başlayarak hava yollarının iç yapısını inceliyor, yıkama yapıyor, hastada anormallikler görülmesi halinde doku örnekleri alıyor. Tedavi için hava yoluna kaçan cisimlerin çıkartılması, nefes yolu kanamalarının durdurulması ve nefes yolunu tıkayan tümörlere tedavi uygulanması ise girişimsel bronkoskopi olarak adlandırılıyor.


İşlem 15-30 dakika

Hastalar bronkoskopi işlemine 4 saatlik bir açlıkla alınıyor. İşlem ortalama 15 - 30 dakika sürüyor. Hasta işlem sonrası takip odasında ortalama 1 saat kadar bekletilip hastaneden çıkarılıyor ve uygulama sonrasında 3 saat süreyle yemek ve sıvı tüketmemesi gerekiyor.


Uygulama neden yaygın değil?

Prof. Dr. Firuz Çelikoğlu, “Akciğer kanserinde bronkoskopi yapanlar (göğüs hastalıkları uzmanları) kanserin tanısını koyup hastayı tedavi için onkolojiye yönlendiriyor ancak medikal onkologlar, bronkoskopi yapmadıkları için uzmanlık alanlarınındışında kalan bu metodu uygulayamıyorlar” diyor. (Buna karşılık onkologların; ulaşılması kolay olan deri, meme ve yüzeysel lenf bezi kanserlerin de eski bir metot olan tümör içi enjeksiyon uyguladıkları biliniyor.) Bunun dışında girişimsel bronkoskopi yapan doktorlar nefes yolunu hızla açmak için; lazer, elektro koter, stent gibi mekanik tedaviler uyguluyorlar. Bronkoskopi ile tümör içi enjeksiyon metodunun 2-3 kez tekrarlanması, zahmetli bir işlem olması, işlemin sigorta kapsamında bulunmaması gibi nedenler uygulamanın tercih edilmemesine yol açıyor.


Yöntemden kimler yararlanamıyor?

Küçük hücreli akciğer kanserleri, diğer organlarda da yayılım gösteren sistemik bir hastalık olduğu için tedavisinin sistemik kemoterapi olduğu, bu nedenle yöntemin bu grup kanserlerde uygulanamayacağı belirtiliyor. Küçük hücre dışı akciğer kanserleri daha çok akciğerde lokalize olduğu için ilk evrede uygulanacak tedavinin tümörün cerrahi olarak çıkartılması olduğuna dikkat çekiliyor.


Hazırlayan: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.