İnsanın yaşamı boyunca en sık karşılaştığı ağrılı durumlar arasında bel ve boyun ağrıları başı çekiyor. Bu ağrıların nedenleri çeşitlilik gösterdiği için, tedavi aşamasında farklı görüşler ortaya konuyor. Romatem - Darüşşafaka fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Tunç Alp Kalyon, “Son yıllarda geliştirilen yeni yöntemler sayesinde bel ve boyun ağrılarının tedavisinde önemli başarılar elde edilmiş, iş gücü kaybında ve maddi kayıplarda önemli kazanımlar sağlanmıştır” diyor. Bel ve boyun ağrılarının tedavisinde öncelikle tıbbi tedavi yöntemlerinin uygulanması, cerrahi tedavilerin ise sonuç alınamayan ve yakınmaların giderek arttığı olgularla sınırlı kalması gerekiyor.




Hareketsizlik fıtığa yol açıyor


Son dönemde insanların daha az hareket etmeleri, zamanlarının çoğunu bilgisayar ve ya televizyon karşısında geçirmeleri nedeniyle, omurgayı destekleyen kaslarda kuvvet ve esneklik kayıpları gelişiyor. Bu durumda omurgayı oluşturan kemiklerle bu kemiklerin arasında yer alan ve ‘disk’ adı verilen kıkırdaklara gereğinden fazla yük biniyor ve ufak bir zorlanma bile mekanik sorunların gelişmesine neden oluyor. Prof. Dr. Kalyon, “Hareket azlığı, dengesiz beslenmenin giderek yaygınlaşması ve vücut ağırlığının artması; omurgayı daha çok zorlayarak bel ve boyun bölgelerinde fıtık oluşumuna neden oluyor” diyor.



Omurgada ağrıya yol açan sağlık sorunlarının başında bel ve boyun fıtıkları geliyor. Bunun en önemli nedenleri arasında ise ağır bir yükün kaldırılması ya da ani bir hareket veya travma sırasında omurlar arasındaki disk adı verilen kıkırdakların kayıp sıkışması bulunuyor. Prof. Dr. Kalyon, bel ağrısına yol açan ikinci önemli rahatsızlık grubunun bazı romatizmal hastalıklar olduğunu belirtiyor. Genç yaşlarda görülen ankilozan spondilit (AS) ve ileri yaşlarda görülen omurga artrozu (kireçlenme) bu hastalıklara örnek teşkil ediyor. Bir başka önemli nedenin ise omurgada kişe kil ve yapı bozuklukları olduğu belirtiliyor.


Doğru tedaviyle en az yüzde 90 başarı


Bel ve boyun ağrılarına yol açan mekanik problemler zamanında teşhis edilirse ve zamanında uygun tedavilere başlanırsa; yüzde 90 ve daha yüksek oranlarda olumlu sonuç elde edile biliyor. Bel ve boyun fıtıklarında, ‘çekme ’ tedavilerininde önemli yeri bulunuyor.




Bu tedaviler iki şekilde gerçekleştiriliyor. Bunlardan ilki, bu iş için özel tasarlanmış cihazlarla bilimsel esaslara uygun olarak yapılan, ‘traksiyon’ yani omurga çekme tedavi si. Prof. Dr. Kaylon, “Bu tedavi hastanın ihtiyacına göre her gün ve ya gün aşırı 10-15 seans uygulana biliyor” diyor. Bunun dışında bir de ehil olmayan kişiler tarafından rastgele usüllerle uygulanan ilkel bel çekme yöntemleri bulunuyor. Bu tür girişimler genellikle çok zorlu manevralar halinde uygulanıyor. Kalyon, “Bu durum fıtığın kötüleşmesine, omurgada kırıklar olmasına, sinir kesilerine ve omurilik baskısına bağlı felçlerin oluşmasına yol açı yor. Bütün bu sakıncalarından dolayı,


bu uygulama tavsiye edilmiyor” diye konuşuyor.


Fizik tedavi birçok hastalığın çözümü

Prof. Dr. Tunç Alp Kalyon, “Son yıllarda sağlanan gelişmeler ışığında rehabilitasyon tıbbı, genel tıbbın en önemli unsurlarından biri haline gelmiş; hemen her türlü hastalığın erken dönem tedavileri yapıldıktan sonra hastanın rehabilitasyona ihtiyacı olduğu inanışı kabul görmeye başlamıştır” diyor.


Kalyon, bu hastalıkları şu şekilde sıralıyor:


“Romatizmal hastalıklar, bel-boyun fıtıkları, diğer omurga rahatsızlıkları, gelişim bozuklukları, beyin ve omurilik hasarına bağlı felçler, çocuklarda görülen spastik felçler, kas hastalıkları, duruş ve hareket bozuklukları, yaşlılığa bağlı rahatsızlıklar, solunum ve dolaşım sistemi hastalıkları, spor yaralanmaları, travmalardan sonra ortaya çıkan kas iskelet sistemi yaralanmaları, osteoporoz, yanık tedavilerinden sonra oluşan sorunlar, hastayı uzun süre yatağa bağlayan ve şiddetli ağrıya neden


olan kanser gibi kronik hastalıklar.”






Bel-boyun fıtıklarının yüzde 90’ında ameliyata gerek yok


Bel ve boyun fıtıklarının tedavisinde doktorlar arasında görüş farklılıkları oluyor ve hangi hastalara ameliyat gerektiği konusunda bir birine zıt öneriler ortaya atılıyor. Tedaviye rağmen ağrının geçmeyip arttığı, his ve kuvvet kaybının çok belirgin olduğu, günlük yaşantının ve yürümenin tamamen engellendiği, idrar kaçırma gibi belirtilerin ortaya çıktığı durumlarda ameliyatın gerekli olduğu kabul ediliyor. Prof. Dr. Tunç Alp Kal yon, bel ve boyun fıtığı olgularının yüzde 90’ından fazlasını ameliyatsız tedavi etmenin mümkün olduğunu dile getiriyor.


Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.