Doğal, organik ve sağlıklı ürünler... Hepsi bir arada... “Bir saatte toparlarım ben bu haberi” dedim ama saatlerce çıkamadım fuardan. Daha da fenası maaşın hatırı sayılır bir yüzdesini de fuarda bıraktım. Sonra gazeteye geldim. “Kızlar bir derdinizi söyleyin” dedim. Gizem “Saçım uzamıyor” dedi, Ekin “Cildim bozuldu”, Aysun da “Migrenim var”... Flashback yaşadım bir anda: “Üçünüzün dermanı da orada”... O kadar üzüldüm ki, keşke gitmeden sorsaydım. İşin en güzel yanı, zaten yararlı bir besin maddesini özel bir problemin için yoğun olarak kullanıyorsun. Yani başına gelebilecek en kötü şey, magnezyum ya da propolisi vücudunla tanıştırmak. Fuar pazar akşamına kadar İstanbul Yeşilköy’deki CNR’da...





Propolis

Fuarda yok yok ama Hande Polat’la birlikte hem gezdik, hem tattık hem de doğal ürünlerle ilgili bir özet yaptık. Propolis ile başlayalım. Arıların ağaç kabuklarından topladıkları besinleri kendi salgılarıyla karıştırıp oluşturdukları çok değerli bir madde. İlk, Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde “Sağlıklı olmamı propolise borçluyum” demesiyle patladı olay. Halbuki aktarlar yıllardır “Lütfen propolisi keşfedin” diyerek yaşadı. Hande Polat “Mucize besin” diyor onun için. “En geniş spektrumlu antibiyotik. Nerede bir problem varsa oraya gidiyor. Herpes’le mücadele etmek zordur. Vücudun en dirençsiz döneminde bağışıklık sistemi çöktüğünde ortaya çıkar. Propolisi ister sürerek ister ağızdan alarak kullandığınızda nasıl iyi geldiğini göreceksiniz” diyor. Antibiyotik kullanmanın en olumsuz yanı zararlıların yanında yararlı mikropları da alıp götürmesi. Propolis ise sadece zararlı mikropları öldürüyor. Bilim adamları dünyada yeteri kadar arı ve propolis üretimi olursa hastalıkların artmayacağını düşünüyor.





Polen

Arı demişken polenden bahsetmezsek olmaz. Hande Polat öyle bir bilgi verdi ki gözlerim yuvalarından fırladı: Polen; bir insanın suyla birlikte tükettiğinde hayatını devam ettirebileceği tek besinmiş. Hemen hemen tüm vitaminleri, karbonhidrat ve proteini barındırıyor. SİNAMEKİ Meğer, bağırsakları çalıştırsın diye çayını içtiğimiz sinamekinin yağı, saçı en hızlı uzatan şeymiş. Uzun zaman araştırmış Hande... “Nasıl doğru sonucu alıyorsun, evinde yüzlerce deney faresi mi var?” diye sordum. Diyor ki “Mesela nişanlım Bülent’in saçlarının dili olsa da konuşsa, geçenlerde dikilmiş hepsi havaya.” Hayat müşterek dedikleri bu olsa gerek. Hande eş, dost, kuzen, anne etrafındaki insanlar birlikte deneme yanılma yöntemiyle mucize ürünler çıkarıyor ortaya.





Kestane unu

Fuarın sürprizlerinden biri. Çölyak hastalarını mutlu edecek bir ürün. Son yıllarda İtalya’da çok popüler olmuş. Sonunda bizim girişimcilerin de ilgisini çekmiş ve ilk Türk ürün piyasaya çıkmış. Kurabiyesine bayıldım. Magnezyum deposu. Unun kullanıldığı her alanda kullanabilirsiniz.





Köpek balığı kıkırdağı

Magnezyum yağı; hamileler, eklem ağrıları ve regl sancısı çekenler, kemik erimesi sorunu yaşayanlar, aşırı yoğunluktan sürekli bir yeri ağrıyanlar için sihirli bir değnekmiş. Köpek balığı kıkırdağı da derin denizlerde yaşayan köpek balıklarının kıkırdaklarından özel bir dondurma işleminden geçirilerek elde ediliyor. Protein, kalsiyum, sodyum ve fosfor içeriyor. Köpek balıkları doğadaki en dayanıklı canlılardan biriymiş. Son derece güçlü bir bağışıklık sistemleri varmış. İkisini karıştırıp kullanıyorsunuz.





Tarhana cipsi

Türklerin mucizevi gıdası tarhanada bolca vitamin, fosfor, iyot, kükürt gibi yararlı gıdalar var. Bağışıklık sistemini güçlendiren, damar tıkanıklığını önleyen astım, bronşit ve soğuk algınlığına iyi gelen tarhananın cipsi de var. Zehirli toksinleri sıfıra indirip besin kalitesini düşürmeden üretilen tarhana cips tamamen sağlıklı ve organik.


Haber: Nazenin Tokuşoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.