Geçen gece evin yolunu tuttuğumda aklımda sıcak yatağımdan başka hiç bir şey yoktu. O kadar yorgundum ki sanki göz kapaklarımın üzerine iki şişman adam oturmuş, kapansınlar diye baskı yapıyorlardı. Uyumak ve tatlı rüyalar görmek 'rüyasıyla' yanıp tutuşuyordum ama asansörden iner inmez bunun pek de kolay gerçekleşemeyeceğini anladım maalesef. Çünkü 'O da ne?', bangır bangır müzik sesleriyle inliyor benim kat. Normalde çıtı bile çıkmayan komşum kafayı sıyırıp dairesini diskoya çevirmeye karar verdiyse benim de O'na iki çift sözüm olacaktı haliyle. Gittim kapısını çaldım, tık yok, bir daha çaldım, yine tık yok. İçimden "Gürültüden zili duymuyor en iyisi kır kapıyı İzzet" diye geçirirken yanmaz olası bir ampul yandı kafamda. Bir hışımla dönüp kendi kapıma doğru yöneldim, anahtarı deliğe soktum ve...


Aklı kıt, kulağı delik Gargamel salondaki mobilyaları iki tarafta toplamış ortada açılan alanda bir aşağı bir yukarı yürüyüp duruyor. Hem de ne yürümek... Gözlerini kısmış, sağ kolunu iki yana savuruyor, eli belinde, adımlar tek çizgi üzerinde... Naomi'nin yandan yemişi. Müziği kapatana kadar varlığımdan haberi bile yoktu bizim salağın. Aynı onun az önce yaptığı gibi gözlerimi kısıp üstüne yürüdüğümde ise diz çöküp "Dur abi dur yapma"diye bastı feryadı. "Ne ulan bu hal? Kafa dinlemeye eve geliyorum, gürültüden iç sesimi bile duyamıyorum" dediğimde "Abi kusura bakma, kaptırmışım kendimi, Milano Moda Haftası'ndan yeni geldim, orada mankenliğe özendim" diye cevap verdi. Ellerimi bir kez daha boğazına doğru götürdüm, ağlamaklı bir sesle "Paşam, sana güzel bir haber versem oralardan canımı bağışlar mısın?" deyince durdum, başladı bizimki anlatmaya...


Efendim Gargamel 'Campbell' modada milli gururumuz Ümit Benan Şahin'in baş tasarımcısı olduğu yılların modaevi Trussardi'nin 2013 ilkbahar yaz kadın koleksiyonu defilesine gitmiş. Trussardi'de üçüncü sezonunu geçiren Ümit bizimkinin anlattığına göre yine Milano Moda Haftası'na damgasını vurmuş. Vogue dergisinin İngiltere ayağı defilenin hemen ardından Şahin'in kendini bulma konusunda emin adımlarla ilerlediği hakkında güzel de bir yazı yayınlamış.


Defilelerini ilginç konseptlerle yapmayı seven Ümit, bu sefer podyumu Manhattan'da bir terasta verilen kokteyl partisine çevirmiş. Tasarımların ise lüksle klasiğin buluştuğu, 'giyilebilir' parçalar olduğu dilden dile dolaşıyormuş.


Ümit'i bu özel gününde moda dünyasının jet-seti de yalnız bırakmamış. Bugünlerde H&M'e hazırladığı koleksiyonla adında sıkça söz ettiren yaşayan efsane Anna Dello Russo'nun Şahin'in boynuna sarılmasını bırakın, defileye gelmesi bile bu koleksiyonun ve tasarımcısının tam puan aldığının bir göstergesi.


Bir önemli misafir de tabii ki Ümit'in Aralık ayından beri birlikte olduğu, yerli Vogue'umuzun can damarı Ece Sukan'mış. Defile sırasında bol bol fotoğraf çeken Sukan, o gece Ümit'le beraber W dergisinin 'Dans Partisi'ne katılmış.


Moda çarkları sürekli döndüğünden Milano Moda Haftası'nı 'kapatan' Ece soluğu Paris'te almış, Ümit ise hem defilesinin başarısını tadını çıkartmak, hem de yeni koleksiyonlarını hazırlamadan önce kendini 'şarj etmek' için Majorca'ya detoksa gitmiş.


Ümit'e bir tavsiyem var. Bu aralar sakın kumar oynamasın. Çünkü görüldüğü üzere hem aşkta hem işte öyle bir kazanıyor ki, vallahi piştide bile büyük kaybeder.


"Bu kadar abi" dedi, "Ne olur bırak da gideyim". Biraz düşündüm, sonra ellerimi çektim Gargamel'in boğazından. "Sonun başka bahara kaldı" dedim. Pişkin pişkin suratıma baktı, sonra bir elini beline koyup diğerini sağa sola savura savura çekti gitti...


Gaga'dan Madonna'ya rest!

Madonna Atlantic City konserinde “Ben aslında Lady Gaga’yı çok seviyorum, yakında ikimizi aynı sahnede göreceksiniz” diye 'kanlı bıçaklı' olduğu Lady Gaga'ya zeytin dalı uzatmıştı malumunuz…


Herkes sonunda ne olacak diye beklerken Gaga’dan cevap geldi. Ama anlaşılan ‘kulak’, ‘boynuza’ pek yüz vermiyor. Madonna’nın uzattığı zeytin dalını kibarca geri çevirmiş Gaga. Menejeri Vincent Herbert; ‘Madonna bizi arayıp Gaga ile birlikte Yankee Stadyumunda sahneye çıkmak için teklif getirdi. Gaga gerçekten çok çıkmak isterdi ama maalesef çıkamadı. Çok meşguldü, Kendisini sadece kendi turnesine adadı” diyerek kırmızı kartı kibarca göstermiş Madonna’ya. Valla tenis maçı izler gibi izliyoruz. Şimdi gözler öteki yana çevrildi. Bakalım rövanşı nasıl alacak Madonna?


The cool list

Paris Moda Haftası için Louis Vuitton’un ünlü mimar Peter Marino’ya yaptırdığı mücevher mağazasında, sanatçı Teresita Fernandez müthiş bir performans hazırlamış. Marino’nun, aklınıza gelen bütün büyük markalarda imzası var. Fernandez, Lehmann Maupin Galerisi’nin İstanbul’daki sergisinde gördüğümüz aynalı camlardan yapılan küpleri ile bütün dünyayı şaşırtan bir isim. Louis Vuitton ise zaten malum. Kısaca üç silahşörlerin en çılgın versiyonu bu olmalı…


Paris'in Porte de Versailles bölgesinde geçtiğimiz hafta düzenlenen fast food fuarında dünyadaki yeni hazır yemek ve fast-food trendleri tanıtıldı. Eh biz de aşağı kalmıyoruz. Kadıköy’deki Gaziantep yemekleri şenliği bir hafta sonra Beylikdüzü’nde tekrarlanacakmış.


Moda haftalarında Siyahi modaya yeteri kadar önem verilmediğini düşünen Afrikalı tasarımcılar Paris moda haftasından hemen sonra bir ‘Black Fashion Week’ düzenleyeceklerini açıklamışlar. Defileler Paris moda haftası boyunca kullanılan mekanlarda yapılacakmış. Martin Luther King’in kulakları çınlasın…


Anna Wintour’u ve Vogue’un efsane eylül sayısının hazırlanmasını anlatan ‘The September Issue’ adlı belgeselden sonra şimdi de modanın sınırlarını zorlayan ve 1986 yılında hayatını kaybeden Harper’s Bazaar ve Vogue genel yayın yönetmeni Diana Vreeland’ın hayatı da beyazperdeye aktarıldı. Yönetmen Lisa Immordino’ın ‘Diana Vreeland: The Eye Has to Travel’ adlı filmi 21 Eylül’de İngiltere ve Amerika’da vizyona girdi. Bakalım biz ne zaman görebileceğiz?


İstanbul’un en "hype" ve "cool'' mekanlarından biri olarak kabul gören Kiki , Cihangirden sonra ikinci mekanını çok yakında Ortaköy’de açıyormuş…. ‘Cool’luk Ortaköy’e nasıl taşınacak merak ediyorum.


Collette'in kardeş mağazası Merci , Paris Moda haftası için Audrey Hepburn konseptinde ile bir enstalasyon tasarlattı. Kuzey Avrupa Kraliyet Ailesini giydiren Edouard Vermeulen da bu enstalasyon icin 40 parça bağışladı. Ustalara saygı listesinde ayrıca Courreges, Roger Vivier ve Tiffany de bulunuyormuş ama ben en çok Roma Tatili’nin buğulu gözlü Audrey'si için yapılan çalışmayı merak ediyorum.


İngiliz moda tasarımcısı Debbie Wingham "Dünyanın en pahalı elbisesi"ni 50 adet siyah ve beyaz elmas kullanarak yapmış ve buna 5,6 milyon dolar fiyat biçmişti. Satıldı mı satılmadı mı bilemiyorum ama bu uyanık İngiliz tasarımcı şimdi de 3.5milyon sterlin değerinde en pahalı jean koleksiyonunu tasarlıyormuş. Öküz kovalayan kovboyların pantolonlarının bu baş döndürücü gelişmesi karşısında gelin de şaşırmayın.


Japon gençleri arasında yeni bir estetik trendi başlamış. Alınlarına estetik bir operasyonla buzlu solüsyon enjekte ederek geçici bir süre için bagel şekli yaptırıyorlarmış. Bagel ne derseniz, bende bilmiyordum,. Polonya’da icat edilen yuvarlak bir ekmek çeşidiymiş. Ecnebi simidi diyelim bari. Alnına simit yapıştırmak isteyen doğru Japonya'ya... Tabii aklını fikrini evde bıraktıktan sonra...


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.