Deri kalem eteklerden PVC yakalara, transparan üstlerden kırmızı rujlara... Sonbahar-kış defilelerinde en çok “seks” konuşuldu. Fetişin dizginlenemeyen gücü daha da çok hissedildi.


Marc Jacobs’un “Fransız hizmetçi” imajından ilham aldığı koleksiyonda kelepçeli aksesuvarlar, beyaz PVC hizmetçi yakaları ve diz üstündeki çoraplar modada fetiş unsurunu öne çıkarıyor.


Sadece Louis Vuitton değil, yeni sezonda Stella McCartney’deki şeffaf panelli dar elbiseler, Alexander McQueen’deki dantel detaylar, uzun deri eldivenler, PVC ceketler, deri dapdar eteklerle “seks” teması neredeyse her koleksiyonda yer alıyor.


Seks temasının bu kadar öne çıkmasında yeni nesil pop starlarının da modaya etkisi var. Katy Perry’nin vücudunu saran korsajlarına veya Lady Gaga’nın gardırobuna bir göz atmak bile fetiş giyimin artık sadece “yasak” dergilerle sınırlı kalmadığını anlatıyor.


Beyonce, Miley Cyrus gibi yıldızlar iç giyimi gündelik parçalar olarak kullanıp fetiş aksesuvarlarla sınırları zorluyorlar.


Bu sanatçılardan ilham alan Topshop, River Island, H&M gibi markalar da çivili, zımbalı platform tabanlı ayakkabılardan şeffaf gömleklere kadar birçok ürüne yer veriyor koleksiyonlarında... Böylece fetiş sokaklara taşıyor.









Tasarımcılar seks endüstrisinin etkisinde

Moda, sinema, resim veya müzik... Her alanda “seks” sattırıyor. Rock yıldızları yıllardır daha çok plak satmak için modanın bu baştan çıkarıcı tarafını kullanmadan edemiyorlar. 50’lerde Elvis boru paça jean’leriyle müzik dünyasını sallarken, Jim Morrison 60’larda sprey boyalı deri pantolonları ve dağınık saçlarıyla kadınların gönlüne taht kurdu. Madonna ise 90’larda Jean Paul Gaultier imzalı konik bustiyeriyle çıktığı “Blonde Ambition” dünya turunda seks ikonları arasındaki yerini aldı.




Moda tasarımcıları yıllardır seks endüstrisinin etkisi altında kaldı. 1970’lerde Londra’da “seks” hâlâ tabuyken Vivienne Westwood, Viktoryen tarzı elbiselerinde fetişizmi cesurca yorumladı. Hatta “SEX” adını verdiği butiğinde gerçek fetiş parçalara da yer veren Westwood’un klasik korseye getirdiği yeni bakış açısı modada devrim yarattı. Viktoryen zamanların tutucu korseleri onun elinden çıkarken cüretkâr dekolteleriyle yeniden doğdu. Üstelik bu provokatif giyim tarzını benimseyenler sadece punk gençlikle de sınırlı kalmadı. İlerleyen yıllarda Westwood’un kendine has estetik tarzı dünyada bol takipçi buldu ve bugüne kadar gelen uzun soluklu bir akımı da başlatmış oldu.




80’lerin ortasında moda dünyası baştan aşağı fetişe teslim olmuştu. Reklam ve dergi çekimleri vücudu adeta ikinci bir deri gibi saran sentetik kumaşlardan giysilere yer vermeye başladı. Thierry Mugler ve Christian Lacroix gibi ünlü tasarımcılar parlak PVC veya lateks kullanarak yarattıkları koleksiyonlarıyla Westwood’un ayak izinden gider gibiydiler. Avangard modacı Jean Paul Gaultier ise o yıllardan günümüze uzanan fetiş oyunun baş aktörü oldu. Onun iç-dış giyim korseleri çağımıza damgasını vurdu ve kendisine “Modanın kötü çocuğu” unvanını da kazandırdı. Madonna, Kylie Minogue ve Lady Gaga yıllardır onun tasarımlarıyla boy gösteren pop yıldızlarından sadece birkaçı...




1990’larda Tom Ford Gucci’nin kreatif direktörü oldu ve artık sıkıcı bulunan markaya Hollywood’un ışıltısını ve cazibesini pompalayarak yeni bir soluk getirdi. Ford adı aynı zamanda Gucci ve YSL için gerçekleştirdiği şoke edici biçimde cüretkâr reklam kampanyalarıyla da anılır oldu. Bacaklarının arasına parfüm şişesini yerleştirmiş çırılçıplak mankenin yer aldığı reklamı kim unutabilir? Ford’un imzasını attığı kampanyalar ve koleksiyonlar bir yana, o Gucci logolu rugan fetiş objeler, gümüş kelepçeler ve deri kırbaçlar tasarlayarak modada seks dozunu hissedilir derecede artırdı.


Hazırlayan: Esra Çoruh

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.