15 yıllık arkadaşlığımızın sanırım en zor sürecini yaşıyorum. Kötü zamanlarımı düşündüğümde onu hep yanımda hissettim. Liseden beri hiç ayrılmadık. Özverili, sadık bir arkadaştır Buse... "Doğmamış kız kardeşim" diyorum ben ona. Hayat görüşlerimiz arkadaşlığımızın başlangıcından beri farklı olsa da birbirimizi her zaman çok sevdik...


Geçtiğimiz 2,5 yıl onu çok yoran ve değersiz hissettiren bir ilişki yaşadı. Geçen kış ayrıldılar. Fakat Buse hala kendine gelemedi. Hayatında neye elini atsa bir şekilde ters tepiyor. Karşı cinsle düzgün bir ilişki kuramıyor.


Eski sevgilileriyle görüşmenin kısa vadede ona eğlence uzun zamanda ise yıkım getireceğini yeni yeni kabul etmeye başladı. Sözleri, cümleleri olumsuzluk dolu. Sadece biri benimle ilgilensin çağrısı duyuyorum. Ve sürekli. Ve sürekli ve sürekli ve sürekli....


Sürekli ilgi bekleyen birinin en yakın arkadaşı olmak bazen zor olabiliyor. Kendine yetmesi gerektiğini söylesem de kar etmedi. "Sıkıldım kendi kendime bir şeyler yapmaktan" diyor.


15 yıllık arkadaşımın kendine yetemediğini anlamaya başladım. Çok sorguluyorum şu sıralar onu. Olumsuzlukla dolu cümleleri gözüme batıyor. Naber nasılsın sorusunu sormuyor artık. Telefonu açtığım andan itibaren isyan ve yarı yarıya hakaret dolu ithamlar duyuyorum. Ona olan sevgimden ve yaşadıklarımızdan ötürü sakin kalıp onu anlamaya çalışıyorum. (çalışıyordum desem daha doğru olacak)


3 gün önce sevgilimle eve gelip yemek hazırladık. Telefonum çaldı. Arayan Buse. Karnım aç ve yemekten sonra onu ararım diyerek telefonunu açmadım. Yarım saat sonra aradım. Telefonu açtığı gibi "Neredesin yine?! Hangi cehennemdesin? Ben seni bir kere aradığımda ulaşamayacak mıyım? Ya başıma bir şey gelse??" gibi ardı arkası kesilmeyen, nefessiz bırakan sorularla karşılaştım.


Ve nihayet sabrım taştı. "Yemek yiyor olabilirim. Sevişiyor olabilirim. Ve o anda benim başıma bir şey gelmiş olabilir ve bu yüzden telefonunu açmıyor olabilirim. Her istediğinde telefonumu açmak diye bir şey yok." dedim. "Seni acil aramalardan çıkaracağım. Başıma bir şey gelse en son arayacağım sen olacaksın. Ulaşmak bile mümkün değil!" diyerek konuya devam etti.


Ve sabrım altüst oldu bu notada. "Acil aramalarında mümkünse ben değil ambulans, polis, itfaye olsun! Başına bir olay geldiğinde ilk beni arasan ne yapabilirim ki o anda??? Aramızda kilometreler var?!?!"


Şaşkınım hala. Eski sevgililerine dönmeye çalışması da ve bana kalırsa ilişkilerinin yürümemesinin nedeni de bu. Boğucu ve ilgi odağı olma istediğinden kaynaklanıyor. Fazla ben merkezci davranışları beni çok yormaya başladı...


Konuları kapatıyor olmamıza rağmen benim pozitif yaklaşımımdan bile rahatsızlık duyduğunu söyledi. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Negatif zamanlar geçirdim ve negatif düşünce halinin tüm hayatımı altüst etmesini izledim... Negatif düşüncelerle dolu insanlara tahammül edemiyorum. Hayat fazlasıyla zorken üzerine negatife sarılan insanları pozitife çevirmeye çalışmak çok yorucu olabiliyor.


İşin özeti arkadaşımı, bir kız kardeş gibi seviyorum. Pozitif düşünmek demek Pollyannacılık oynamak değil. kötü bir olayı hasır altı etmek Pollyannacılık. Hayatımda kötü bir durum yokken neden negatif olmalıyım?



Umuyoum bu yazıyı okursun Buse. Seni özledim...




Rumuz: Günebakan




***

HTHayat.com'a siz de içinizi dökün...

Aşağıdaki resme tıklayın, formu doldurun, itirafınız yayınlansın!










Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.