Gebelik testi sonucunda umutla beklenen sonuç: Pozitif! Mutluluğu paylaşmak için telefonla aranan eşler, anne babalar, daha sonra da yakın aile dostları... Anne adayı önce kendi kendisini inandırıncaya kadar defalarca tekrar eder: “Anne olacağım, hamileyim!”

Ardından baba adayında aynı mutluluk krizi başlar: “Baba olacağım, eşim hamile!” Böylece 9 aylık bir dönemde çift arasında en çok tekrarlanan iki kelimeye dönüşür “Hamileyim” ve “hamile”. Eşlerin birlikte “Hamileyiz” deyişini ilk kez yurtdışında duymuştum. Önce garip, sonra ilginç, daha sonra da sıcacık paylaşımcı bir deyiş olarak kabul ettim, sevdim.


Son dönemde ülkemizde de çiftler arasında duydukça daha mutlu olmaya başladım. İşin yalnızca duygusal yönü değil, bilimsel yanı da aslında eşlerin birlikte “Hamileyiz” demesini daha uygun kılıyor. Sadece annede başlayıp annede bittiği sanılan gebelik döneminde babanın da yaşadığı fiziksel değişikliklerle ilgili çok ilginç bilimsel araştırmalar ve şaşırtıcı sonuçlar var.


9 aylık gebelik sürecinde eşinin fiziksel sıkıntılarını bire bir yaşayan, bu dönemde doktor tedavisiyle ilaç kullanan, hatta doğum sancısını anneyle birlikte aynen hisseden baba adaylarının oranı % 11. “Couvade Sendromu” olarak isimlendirilen bu psikolojik “rahatsızlığın”, modern hayatın getirdiği zorluklardan dolayı önümüzdeki 10 yıl içerisinde % 25’lere tırmanacağı tahmin ediliyor.


İşin en etkileyici yanı, bebeğin de babasının yaşadığı sıkıntıları hissetmesi ve huzursuzluk duyması. Anne uykudayken bile yanı başlarında yatan baba huzursuz ve kaygı dolu ise bebeğin yüzünde ifade değişiklikleri ve kalp atışlarında artış gözleniyor.


Bebeğin gelişimi sırasında annenin çevresindeki diğer insanlara rağmen özellikle babayla kurduğu bu bağın bilimsel olarak bir açıklaması henüz yapılamıyor. Geçen hafta Nature Communications isimli bilimsel dergide yayınlanan bir araştırma, erkeğin rolünün sadece gebelik süresinde sınırlı kalmadığını vurguluyor.


Erkeğin gebelik öncesindeki yaşam tarzının, hatta ne yiyip içtiğinin, vitamin eksikliklerinin doğacak bebeği nasıl etkilediğini çok çarpıcı sonuçlarla anlatıyor. Montreal’de McGill Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Sarah Kimmins yönetiminde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, eğer sperm oluşum sırasında erkekte B9 (folik asit) eksikliği varsa bebekte başta omurgada, kollarda ve bacaklarda anormallikler gelişebiliyor. Deney hayvanları düzeyinde ispatlanan bu sonuçlar, tıp dünyasında son günlerin en çok tartışılan ilk 5 konusu arasına girdi.


Epigenetik değişikliklerle çalışan bilim insanları, konuyu derhal ele alarak daha detaylı projeler oluşturmaya başladılar. Vücutta metilasyon olarak isimlendirilen ve genlerin “tavırlarını” etkileyen bu kimyasal olayın folik asit eksikliğinden kaynaklanabileceği ileri sürülüyor.


Babadan bebeğe, bebekten de gelecek jenerasyonlara iletilen bu “bozukluğun” düşük fertilite, kanser, şeker hastalığı, otizm ve şizofreniye de sebep olacağı günlerdir tartışılıyor. Gebelik boyunca anneye önerilen doğru beslenme planlarının eğer babadan gelen bu tür bir anomali varsa maalesef bir işe yaramadığı bu araştırmayla ispatlanmış. Makaleyi okuduğum zaman aklıma gelen ilk konu, doğan çocuklarında anomali olduğu için haksız yere terk edilen kadınların mağduriyeti oldu.


İnsan bilimden ne kadar uzaksa o kadar çok yanlış yapıyor, o kadar ego geliştiriyor ve zarar veriyor. Dünyaya bir insanoğlu getirmenin sorumluluğu, daha karar verildiği andan itibaren her iki tarafa da eşit olarak düşüyor. Bunun bilincine varmadan atılacak her adımda doğabilecek yanlışlar ne yazık ki geri dönüşümsüz.


Yazı: Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu Banes

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.