İsmi için günlerce tartıştınız biliyoruz. Peki, cumartesi sabahları tatlı yatağından kim kalkıp bebekle ilgileneceğini konuştunuz mu? Ya da bir yıl çalışmazsanız paranın nereden geleceğini? Bu konular size şimdi uzak gibi gelebilir belki ama hepi topu 9 ayınız var!

Uzmanlar, doğumdan sonraki en büyük sıkıntının umut edilenlerle gerçeklerin yer değişmesi olduğunu vurguluyor. Bu yüzden çiftelerin anne-baba olmaktan ne beklediklerini tartışıp anlaşmaları gerektiğini söylüyorlar. Şimdiden ne kadar konuşur, anlaşırsanız o kadar iyi. Sonradan hayal kırıklığı yaşamamış olursunuz. Bu yüzden doğumdan önce tüyolarımıza göz atın.

Doğum üzerine plan yapın

Doğum günü nasıl geçecek, neler olacak, neleri tercih edeceksiniz veya etmeyeceksiniz? Siz bu sorularla hamile kaldığınız andan itibaren boğuşurken eşinizin de bu önemli konuyla ilgili olmasını beklemeniz çok doğal… Doğumu nasıl yapacağınızla ilgili bilgi sahibi olmak istemeniz de çok doğal.

Uzmanlar, eşinizin sizin bu konuyla ilgili endişelerinizi, kaygılarınızı bilirse doğuma daha hakim olacağını belirtiyor. Olaylara daha vakıf olur. Örneğin böylece sizin neden doğal bir doğum yapmak istediğinizi daha iyi anlar. Doğum yapacağınız gün, eşinizin bu konuda önceden bilgi sahibi olması çok işinize yarayacak. Mesela doğumdan hemen sonra bebeğinizi emzirmeniz gerektiğini bileceksiniz. Ve emzirme keyfini de birlikte yaşayacaksınız. Biz ayrıca eşinizi doğuma hazırlık kurs ve seminerlerine katılmaya ikna edin deriz. Ya da doktorunuza birlikte gidin ve eşinizin de mutlaka soru sormasını sağlayın.

Doğuma biri eşlik edecek mi?

Eşinizin doğuma girmesini istiyor musunuz? Ya da başka bir yakınınızın -anneniz, kız kardeşiniz, en yakın arkadaşınız gibi- girmesini istiyor musunuz? Profesyonel bir ebe ya da doula ile çalışacak mısınız? Eşinizin de doğumunuza girip girmeyeceği kararı önemli. Bu kararı birlikte almalısınız.

Bu arada doğuma eşinizin girmesini istiyorsanız onun da bunu istemesi lazım tabii. Önceden bilgi sahibi olsun ki doğumhanede yaşananlar onun için bir sürpriz olmasın.

Elbette doğumhanede eşinizden ne beklediğiniz de önemli. Bazıları sadece orada olmasını bekler, bazıları telkin etmesini. Peki, siz ne istiyorsunuz? Bunu eşinize açıklayıcı bir şekilde ifade edin. Bazen ilk başta eşinizin doğuma girmesini istiyorken onunla konuşup bu fikrinizden siz vazgeçebilirsiniz.

Ziyaretçiler geliyooooor!

Ne demişler hasta ziyareti kısa olur. Fakat bazıları nedense bu gerçeği bir türlü anlamak istemez! Gitmek bilmez. Kalabalık, gelen, giden… Zaten yeni annemiz lohusalığını yaşıyordur ve şaşkın şaşkın bir etrafına, bir bebeğine bakar. İyisi mi doğumdan önce eşinizden ziyaretçilerin geliş gidiş saatlerini organize etmesini isteyin. Aman bu arada onu iyi tembihleyin ki kaş yapayım derken göz çıkarmasın ve onları kovmaktan beter etmesin: ‘Hadi bakalım, gidin artık karım yeni doğum yaptı. Sesi çekemiyor!’ gibi cümleler kurmasın!

Aileler de işin içinde!

Nasıl sizin anneniz, babanız, kız kardeşiniz bebişinizin akrabaları olacaksa; kayın valideniz, kayın babanız, görümceniz ya da kaynınız da yeni doğan bebeğinizin dedeleri, halaları… olacak. Anlayacağınız doğumdan sonra eşinizin ailesiyle de yeterli zaman geçirmeniz gerekir.

Tabii ‘iki’ ailenizin de farklı çocuk yetiştirme yöntemleri olduğunuz da unutmayın. Bunu büyük bir sorun olarak görmeyin. İlk başta ufak tefek sürtüşmeler yaşansa da biraz zaman geçince her şey gibi bu anlaşmazlık da iletişimle çözülür.

Ev işleri ellerinizden öper!

Malum, yeni bebişinizle birlikte işler iki katına çıkar. Şu anda gece nöbetlerinden ve uyku fedakarlıklarından söz etmiyoruz bile! Yemeeeek, bulaşııık, çamaşııır… Bunlar yeni üyenizle birlikte başlı başına birer angarya haline gelir.

Günlük işlerin hayatınızda birer kaosa dönüşmemesi için bir araya gelip iş bölümü yapmanızı öneririz. Hangi geceler hanginiz uykusuz kalacak? Ya da yemek sırasını nasıl düzenleyeceksiniz? Bunları kendi aranızda konuşup halledin. Ayrıca bir yardımcınız yoksa eşiniz, ilk zamanlarda evin dağınıklığına aldırış etmeyecek artık! İsterseniz doğumdan önce onunla bunu da konuşabilirsiniz. Kendisini bu dağınıklığa bir süreliğine de olsa alıştırsa iyi olur.

Hafta sonları eşinizin eski hafta sonu tatillerini ertelemesi gerekebilir. Öyle eskisi gibi bütün hafta çalıştım, dinlenmek benim de hakkım diyemeyecek! En azından bir süre. Sizin de çalışmasanız dahi evde ‘mesai’ yaptığınızı unutmayacak.

Değişen dengelere uyum

Boş zamanlar en tehlikeli zamanlar! Bu zamanları iyi değerlendirmeniz gerekir. Eğer eşiniz bazı cumartesi gecelerini arkadaşlarıyla geçirmeyi tercih ediyorsa o zaman bu çocuğu niye istedi?! diye düşünmeyin. Her ne kadar siz sosyal yaşamınızdan feragat etmiş olsanız da. Burada da tekrar hatırlatalım; iletişim anahtar sözcük! O cumartesileri çıkabilir ama karşılıklı konuşup pazar sabahları da sizin spora gitmenize de o uyum gösterebilir: Bebeğinize bakarak!

Eşiniz yine eski günlerinizdeki gibi birlikte zaman geçirmenizi istiyorsa o zaman bir bakıcı tutmanız gerekebilir. Eğer bir bakıcı tutacak imkanınız yoksa ya da bir akrabanıza da bebeğinizi bırakamıyorsanız üzülmeyin! Bırakın eşiniz dışarıda biraz yalnız zaman geçirsin. Bir süre sonra nasılsa birlikte olabileceğiniz günler de gelecek.

İşi gücü de konuşun

Bazı babalar -hatta bütün babalar!çocuklarının annelerinin çalışmalarını istemezler. Çocuklarıyla ilgilenmelerini isterler. Ama bunu bebeğinizi kucağına aldığı zaman verir. Siz de işe dönüp dönmeme konusunda kararsız kalmış olabilirsiniz. Doğumdan önce ikiniz de tam olarak ne yapmak istediğinize karar verirseniz doğumdan sonra işe dönüp dönmeme konusunda büyük tartışmaları önlemiş olursunuz. İşe dönmeyi düşünüyorsanız çocuğunuza kimin bakacağını düşünün. Kayınvalidenizin bebeğinize bakması içinizi rahatlatacak mı? Ekonomik olarak zorunluluğunuz ve bir aciliyeti yoksa doğumdan hemen sonra işe dönmeyi erteleyebilirsiniz. Part time işlere de bakabilirsiniz.

Para konular hassastır!

İşinizden memnunsanız ve maddi olarak da sizi tatmin ediyorsa muhtemelen 4, 6 aylık bir doğum iznine çıkarsınız. Memnun olsanız da bebeğinizle daha çok vakit geçirmek için 1 yıllık bir doğum izni kullanmak istiyorsanız eşinizle bu hesabı iyi yapmalısınız. Yeni ortak bir banka hesabı açtırıp tasarruflarınızı orada toplayabilirsiniz.

Ne kadar anlayışlı bir eşe sahip olursanız olun, ilk başta ekonomik özgürlüğünüzün gitmiş olması onu tedirgin edecektir. Ama bunların yaşanacağını önceden konuşun. Ona çalışıyorken para biriktirmenizi önerebilirsiniz…

Uzmanımız anlatıyor

Bebek sahibi olmak: Bebek sahibi olmak çiftleri birbirine yakınlaştırır ama problemleri çözmez. Bebek sahibi olmak eşler arasında ortak bir sorumluluk getirir. Bu sorumluluğun bilincinde olarak bebeğinizi dünyaya getirmek eşinizle sizi zaman içinde birbirinize yakınlaştırabilir. Ancak bir bebek dünyaya getirmeniz evlilikteki tüm sorunlarınızı çözeceği inancı kesinlikle doğru değildir. Hatta ortadaki sorunlarınızın daha fazla büyümesine bile neden olabilir. Özellikle de yolunda gitmeyen, sorumlulukların yerine getirilemediği, aile bilincinin oluşmadığı bir evlilikte bebeğin gelmesi sorunları ikiye katlar.

Paylaşımın önemi: Evlilik bir nevi pek çok konunun paylaşılmasıdır. Yolunda giden evliliğiniz varsa paylaşımlarınızın da oldukça yoğun olduğunu görürsünüz. Zaten evlilik hayatı paylaşmak için yapılır. Bu paylaşımlar sayesinde ilişkiniz zenginleşir ve kalitesi artar. Eşinizle pek çok şey paylaşmaktan çekinmeyin. Ancak her zaman kendinize özel bir alan bırakmayı unutmayın. Bu özel alanı tamamen paylaşmak istememeniz kötü bir durum değildir aksine sağlıklıdır.

Birbirini garanti olarak görmek: karı ve koca olarak birbirinizi garanti olarak görmeye başladığınız noktada evliliğe yaptığınız yatırım azalır. Bir süre sonra evliliğiniz artık her iki tarafın da keyif almadığı, monoton bir yapıya dönüşür. Evlilikte monotonluğu “doğal” olarak kabul etmeniz gerekir. Ancak bu monotonluğun aşılması için de evliliğe yatırım yapmaya devam etmelisiniz.