Yeni bir araştırma, sezaryen doğumların yaygınlaşmasının insan evriminde önemli bir etkisi olabileceğinden bahsediyor. Avusturya’da yapılan araştırma, büyük baş ölçüsüne sahip daha fazla bebeğin dünyaya geldiğine dikkat çekiyor. Sezaryen ameliyatının yaygınlaşmasından önce başı büyük olan bebeklerin doğumunda bebek ya da anne kayıpları daha sık yaşanıyordu. Bugün, sezaryen ameliyatı sayesinde bu bebekler sağlıklı bir şekilde dünyaya getirilebiliyor.



Sezaryen, zamanımızın en çok incelenmesi gereken konularından biri bana kalırsa. Bundan birkaç nesil önce yüzde 1 gerçekleştirilen doğum ameliyatı, artık Türkiye’deki doğumların yarısından fazlasının gerçekleştiği bir uygulamaya dönüştü.


Bu durumun elbette sağlık politikalarıyla, doktor-hasta yaklaşımıyla, insan doğasından gittikçe uzaklaşan yaşam tarzımızla ve bedenimizle olan bağlantıyı gittikçe daha az hissedişimizle ilgisi var. Bu yazının konusu sezaryenin sebepleri değil, sonuçlarından biriyle ilgili.




İnsan evriminde önemli bir etkisi olabilir

Artan sezaryen oranlarının anne-bebek sağlığına etkileri hatta uzun vadede toplum sağlığına olan etkileri hâlâ tartışılırken yeni bir araştırma, sezaryen doğumların yaygınlaşmasının insan evriminde de önemli bir etkisi olabileceğinden bahsediyor. Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan durumu, sezaryen söz konusu olduğunda gerçekten anlam kazanıyor.


Avusturya’da yapılan araştırma büyük baş ölçüsüne sahip daha fazla bebeğin dünyaya geldiğine dikkat çekiyor. Sezaryen ameliyatının yaygınlaşmasından önce başı büyük olan bebeklerin doğumunda bebek ya da anne kayıpları daha sık yaşanıyordu. Bugün sezaryen ameliyatı sayesinde bu bebekler sağlıklı bir şekilde dünyaya getirilebiliyor. Lakin bu kolaylığın uzun vadeli farklı getirileri mevcut.



Doğum araştırmacısı ve yazar Michel Odent de müdahaleli doğumlar ve kolaylaştırılmış sezaryenin bebeklerin kafa çevresinin büyüklüğüyle ilgili bir etki yaratacağını iddia ediyor. Odent, insan evriminde kafa büyüklüğü açısından sınıra gelindiği düşünülen bir dönemde sezaryen sayesinde pelvis ve baş uyumu diye bir kriterin kalmamasının gelecek nesillerin baş çevrelerinin çok daha, büyük olmasına imkân tanıdığını belirtiyor. Peki baş çevremiz büyüdükçe beynimiz de büyüyecek mi acaba?




Doğum kolaylaştıkça seleksiyon azalıyor

Araştırmacılar, büyük baş ölçüsüyle doğan bebeklerin sayısının artmasının kuşaklar boyunca daha fazla büyük başlı bebeğin doğmasına sebep olabileceğini söylüyorlar. Aynı zamanda pelvik orantısızlığa sahip annelerin de sayısının artacağını hatırlatan bilim insanları, bu durumun doğal olarak sezaryen oranlarını da artırmaya devam edebileceği yönünde uyarıyor.


Viyana Üniversitesi Biyoloji Kuramı Bölümü’nden Doktor Philipp Mitteroecker, leğen kemiği (pelvisi) dar olan kadınların 100 yıl kadar önce doğumlardan sağ çıkamadıklarını hatırlatıyor ve ekliyor: “Artık leğen kemiği dar olan kadınlar da sağlıklı bebekler dünyaya getirebiliyor ve bu şekilde dar leğen kemiği genini kızlarına aktarmış oluyorlar.”


‘Normal koşullarda uygunluk bulunur’

Dünya çapında artan fazla kilo ve obezitenin de doğan bebeklerin baş çevresi büyüklüğünün artmasında etkili olduğu düşünülüyor. Aslında bebeklerin başı doğum esnasında pelvik kemiklerin arasından geçebilecek şekilde esneme ve şekil alma eğiliminde. Birçok bebek bu sayede sorunsuz dünyaya gelebiliyor. Dr. Semra Özer HTHayat.com’daki bir yazısında şöyle diyor: “Şunu unutmamak gerekir ki, normal koşullar altında her annenin bebeği kendisine uygun büyüklüktedir. Normal olmayan yanlış beslenme, hareketsizlik gibi yanlış yaşam tarzları ve diyabet gibi bebeğin gereğinden fazla büyümesine sebep olan hastalıklardır.”




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.