Doğum. Bir insanın dünyaya gözlerini açtığı ilk an. O kadar da önemli değil çoğu kişi için. Bebek sağlıkla kucağa alınsın yeter. Doğum, hemen halledilmesi gereken medikal bir operasyon sadece. Böyle mi gerçekten? Eğer böyleyse de böyle oluşunun arkasında koca bir yaşanmışlıklar zinciri var. Jinekolojinin kadınların alanı olmaktan çıkmasının ve tıbbın, patolojinin alanı olmasından tutun da bizden önceki nesillerin travmatik doğum yaşantılarını bizlere aktararak gözümüzü korkutmasına kadar geniş bir sebepler silsilesi var şu anki vaziyetimizin kökeninde. Türkiye’de özel hastanelerde doğu yapan kadınların %68’inin sezaryen olduğu açıklandı. Bu rakamlara şaşırmıyorum asıl merak ettiğim geri kalan %32’nin nasıl olup da vajinal doğurmayı başardı. Pek kolay değil gerçekten. Sistem doktoruyla, anneannesiyle, tatilleri, malpraktisleriyle kadını hep sezaryene doğru iterken nasıl oluyor da bu %32 kadın çocuklarını doğurmayı başarıyorlar… İşte bu yazı onlar için…


Dr. Gülnihal Bülbül doğuma ve kadına inanan; bunlarda oluşan değişiklikleri ekonomik, biyolojik, sosyolojik olarak inceleyecek kadar bütünsel görüşlü, doğumla ilgili farklı pratikleri deneyimlemek için dünyanın farklı yerlerine gidecek kadar vizyoner bir insan. Kitabı “Doğal Doğum – Anneliği Keşfin Başucu Kitabı” Hayykitap’tan geçen ay içinde yayımlandı… Kitabın içeriğinde doğumla ilgili merak edilebilecek her konu var. Doğumun nasıl medikal bir olay haline geldiğine dair tarihsel bakış açısından, doktorların doğuma bakış açılarına, göbek kordonu kesmenin zamanlamasından, doğumda yapılan müdahalelere, sezaryenin çok boyutlu incelenmesinden bu ihmali azaltma yollarına ve nihayette kitaba adını veren 'doğal doğum'un fizyolojisine kadar geniş bir konu yelpazesi mevcut. Sadece teknik anlatımlar değil yaşanmış doğum hikayelerinin eklenmesiyle meraklı olanın bir solukta okuyabileceği bir başucu rehberi olmuş.





Dünya kültürlerinde doğum

Sosyal bilimlere göre doğum sadece basit fizyolojik bir olay değil toplumsal hayatın önemli bir parçasıdır. Birth in Four Cultures (Dört Kültürde Doğum) isimli incelemesinde Brigitte Jordan ABD, Meksika, Hollanda ve İsveç ülkelerinde doğumun biyososyal (hem biyolojik hem de toplumsal) açıdan inceliyor. Bülbül kitabında bu incelemelere yer verdiği gibi Türkiye’deki algıyı ekleyerek önemli bir katkı yapmış. Buna göre doğum:


  • Amerika’da: Medikal bir işlem olarak algılanır. Her 3 kadından biri sezaryen olur.
  • Meksika/Yucatan’da: Günlük yaşamın stresli bir parçası olarak algılanır, genlikle evde ebe eşliğinde gerçekleşir.
  • Hollanda’da: Doğum günlük yaşamın bir parçası olarak algılanır. En güvenli ev doğumlarının gerçekleştiği ülke olarak ün yapmıştır.
  • İsveç’te: Kadınlar doğuma son derece kişisel ve doyurucu bir başarı olarak bakarlar. Ev doğumları yaygındır.


Peki ya Türkiye’deki doğum algısı?

Ülkemizde 100 sene içinde birçok alanda olduğu gibi doğum alanında da dramatik değişiklikler oldu. Doğum öncelikle evlerden hastanelere taşındı. 1993 yılında hastane doğumları tüm doğumların %59’u oranındaydı. 2013’e gelindiğinde bu oran %98 oldu. “Anne ve bebek ölümlerini düşürmek amacıyla devletin doğumları kontrol altına alması ve hastaneye taşıması bugünkü medikalizasyonun temel nedenidir” diye belirtiyor Bülbül kitabında.


Sezaryen ekonomisi

2013 OECD Sağlık Raporuna göre Türkiye Meksika’dan sonra en yüksek sezaryen oranına sahip. DSÖ 2014 raporuna göre ise Brezilya, Mısır, Türkiye’de çok; Kuzey Avrupa ülkelerinde ise az sezaryen yapılıyor (%20’ler civarında). Sezaryen oranlarının düşük olduğu ülkelerin ortak yönü sağlık harcamalarının devlet tarafından karşılanıyor oluşu. Aynı zamanda sağlık sistemi özelleştirilen ülkelerde ise sezaryen oranları tırmanışa geçiyor. Anlaşılan o ki sağlıkta özelleşme arttıkça sezaryen de artıyor. Türkiye verilerine göre 2003’de %21 olan oranın 2013’de %50’lere çıktığı tespit edilmiş; bu da sağlık sisteminin özelleştirilmesiyle bağlantılı görülüyor.


İna May’in sunuşu

Kitabın sunuş yazısı dünyaca ünlü ebe ve doğum aktivisti İna May Gaskin tarafından yazıldı. Gaskin şöyle diyor: “Doğumların yarıdan çoğunun sezaryenle yapıldığı ülkelerde kadınların doğal doğum yapma kapasitelerini unutmuş oldukları söylenebilir. Bu kitap, bebeğinizi nerede ve nasıl doğurmak istiyorsanız, ona göre sizi doğuma hazırlayacak güvenilir bilgileri ve seçenekleri sağlayacak bir kadın doğumcu bulmanız konusunda yüreklendirecek…”



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Çatısı dar die bugün doktor sezeryan olacaksınız dedi beklemeye gerek olmadığını normal doğum yapamıyacağımı söyledi bı durumda doktor yalan diyecek hali yok kesme meraklısı dildir sanırım bende cok istiyordum normal doğum ama bugün sezeryan olacam Rize Kaçkar devlet hastanesinde iyi olur inşallah..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.