Maggie Gyllenhaal anlatıyor:


Makyaj ile çoğu insandan daha farklı bir ilişkim olduğuna inanıyorum. Doğruyu söylemek gerekirse, film kariyerine başladığım ana kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Annem hiç makyaj yapmazdı. Her zaman "yüzünü temiz tut, saçını tara" derdi ve bu yüzden önümde örnek model olarak biri yoktu.


Her zaman ruj sürüyorum, çocuklarımı okula bırakmaya gittiğimde bile…

13-14 yaşlarımda, aşağı sokakta oturan benden yaşça büyük, makyaj yapan arkadaşım bana açık mavi far sürmüştü. Far ile eve gittiğimde ailemin benle konuştuğunu hatırlıyorum ki makyaj yapma yasağım yoktu. Zaten benim ilgim de yoktu. Ben daha çok saçımla ilgili deneysel oldum; pembe, mavi ve kırmızıya boyadım. Makyaj yapmak yerine, annemin "az ama öz" lafını kendime miras edindim.


Çocuklarımın stillerinin nasıl olacağını hep merak ettim. Fındıkkıran balesini izlemeye giderken, kızımın yanağına minik bir yıldız ve gözlerine ışıltılı far sürerdim. Fakat küçük çocukların saçlarını boyamaması ve makyaj yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarımın okulunda, onlardan yaşça büyük çocukların yüzlerinin makyajla kaplı olduğunu görüyor ve "çok güzel bir cildin, kaşların ve kirpiklerin var, makyajsız çok güzel görünüyorsun!" demek istiyorum. Sonra kendimi kontrol ediyor, ve bu sadece benim fikrim diyorum.


Özel yaşantımda, neredeyse hiç makyaj yapmıyorum. Bazen kendi kendime, göz altlarıma kapatıcı sürmem gerektiğini söylüyorum. Kocamla yemek yiyeceğim zaman veya dışarı çıkarken sürüyorum fakat çok fazla efor gerektiriyor. Cildime çok önem veriyorum.

Parlak bir ruj beni canlandırıyor ve iyi hissettiriyor

Hiçbir şey yapmasam bile ruj sürüyorum, çocuklarımı okula bırakırken bile. Büyükannem ve kardeşlerinin 1940lı yıllarda çekilen fotoğraflarındaki koyu rujları hatırlıyorum da, büyüleyiciler. Bunun modern versiyonunu yapmak, vintage kırmızı mat ruju mükemmel olmayan bir biçimde sürmek istiyorum. Parlak bir ruj beni canlandırıyor ve iyi hissettiriyor. Her zaman çantamda beş tane bulunduruyorum.


Bazen dalgınlıkla bile ruj sürüyorum. Egzersiz yaparken aynaya baktığımda ruj sürdüğümü fark edip şok oluyorum. Bir keresinde, kadın yürüyüşüne katıldığımda, çanta getiremezsiniz demişlerdi. Ben de cüzdanımı, telefonumu ve parlak rujumu yanıma almıştım. Bu entelektüel bir seçim değil hatta ruj sürmemenin bir açıklaması olduğunu da düşünmüyorum. Bu “benim”. Bu sene daha kırmızının peşindeyim.


Benim için makyaj yapmak çok efor gerektiriyor çünkü zamanımdan çok şey çalıyor. Bu yüzden evlenirken, kimse makyajımı ve saçımı yapmadı. Saçımı kestirdim ve makyajı minimuma indirdim.


Saç ve makyaj yaptırmak bana işteymişim gibi, zırhımı takmışım gibi hissettiriyor

Filmlerde girdiğim rollerle ilgili şunu söyleyebilirim. Günlük hayatımda yaptığımdan farklı saç ve makyajla filmlerde görünmek, kendimi iyi hissettiriyor. Çünkü normal hayatta makyaj yapmıyorum ve film sona erdiğinde rolümdeki makyajdan kurtulmak rolden de çıkmamı sağlıyor. Oynadığım karakterle benim normalde nasıl göründüğümün farkını gördükçe kendimi iyi hissediyorum. En zor dönüşümler ise, en çok kendime benzediğim zaman oluyor.


Ne zaman bir karakter oynasam ve "çok güzel bir stili var" desem, kocam benimle dalga geçiyor. Ama bu doğru, dünyada çoğu insan her gün güzel gözükmek için uğraşıyor ve ben, hiç ne giydiğini umursamayan bir karakteri oynamadım. Farklı perspektiflerden, farklı stil görüşlerini keşfetmeyi seviyorum.


Genellikle filmlerimde inandığım ve arkasında duracağım karakterleri seçmeye özen gösteriyorum. Fakat kariyerimin başlangıç yıllarında, 50'lerde geçen bir dizi için peruk taktığımı hatırlıyorum. Peruğu yerleştirmek için kahküllerimi kesmem gerektiğini söylemişlerdi ki bunu hiç istememiştim. O zamanlar da hayır demeyi bilmediğim için kesmiştim ve korkunç görünüyordum.


Eskiden setlerde, kıyafetleri tutmak ister misiniz diye sorduklarında genellikle kabul ediyordum. The Honorable Woman filminde buna son verdim çünkü bunlar bana ait değildi. Biraz karışık bir durum çünkü tüm karakterlerim benden geliyor, başarılı olanların altında ise daha derin ve kişisel duygular var. Ama düşünüyorum, "bunu giyemem, bu Nessa'nın kıyafeti, benim değil" diyorum ve bu ayrımı tutmayı seviyorum.


Kaynak: http://www.refinery29.com

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.