Orda burda yazdıklarımı okuyan bir arkadaşım "Seni tanımasam çok farklı profilde bir insan olduğunu düşünürdüm" dedi: “Kadıköy de ufak bir çatı katı dairesi, dairede büyük bir tuvali olan, resim yapan, apartmanın altında küçük cafe işleten bir kadın.” Tanıdığı ben ise görüntüde kurumsalda çalışıp sabah işe gidip akşam gelen, çocuğunu okuldan alıp okula bırakan, evli barklı, bildiği bir kadınım işte. Kazanılmış ve kalıplaşmış algılar hepimizde mevcut ve en büyük sınırlayıcımız aslında. Her şey sanki birilerinin belirlediği, insanların yaşamının önyüzünde gördüğümüz tek tip bir yaşama sığmış, tek tip bir karakterden ibaret.


Hepimizin kafasında benzer kalıplar.


Çatı katında yaşayan, resim yapan, cafesi olan o kadın:

Sanki evinde sürekli tütsü kokusu varmış da, kurabiye kokusu hiç olmazmış gibi.

Sanki sürekli tuvalde resim yaparmış da, hiç temizlik yapmazmış gibi.

Sanki hep derinlere bakıp derin laflar edermiş de, boş geyikler yapmazmış gibi

Sanki hep ıspanak yatağında şarapta usulca pişmiş şato biryan yermiş de, hiç tarhana çorbası içmezmiş gibi...


Ya o evli barklı, çocuklu ve her şeye yetmeye çalışan kadın:

Her gün eve geldiğinde sıcak bir aile sofrası kurarmış da, "Bugün birşey yok herkes başının çaresine baksın diye çemkirmezmiş gibi

Sanki sürekli çocuk, ev işi falan derken, tuvalini alıp resim yapamazmış gibi

Sanki hep işe gittiği takım elbisesi ya da eve gelince üstüne geçirdiği eşofmanıyla gezermiş de, deri ceketini geçirip gece arkadaşlarıyla alemlere akamazmış gibi..


Kendi içime baktığımda çok fazla zıtlık görüyordum ben eskiden; "hangisi gerçek benim" diye sorgulayıp durdum uzunca bir süre. Mesela:


Bazen sokakta kimseyi umursamadan yol ortasında takla atıp, müzik varmış gibi dans edebiliyorum, bazen de baya bi utangaçım.

Bazen acayip etkileyici bir konuşma yapıp, bazen iki lafı bir araya getiremeyebiliyorum. Altını çize çize derin bir kitap okuyup, aynı gün oldukça bayağı sayılabilecek bi film izleyip çok eğlenebiliyorum.

Bazen dünyanın en baskıcı, kuralcı ve can sıkıcı karakteri; bazen en çılgın,esnek ve eğlenceli insanı olabiliyorum.


Şu sıralar, zıtlık olarak gördüğüm her şeyin aslında bütünleyicilerim olduğuna, hayatımı rengarenk kılmak için hepsinin bir arada beni var ettiğine karar verdim. Kurumsal kimliğimin yanına, yaratıcı kimliğimi de hiç sırıtmadan ekledim, ekliyorum. Baktım hepsi de sığıyor vücuduma ve tek bir standart kimlikte tanımlamak zorunda diilim kendimi, ohh beeaa diyip derin bir nefes aldım kendimce.


Herkesin kendine göre bütünleyicileri olduğunu anladım. Ve artık, her mor saçlı ve bohem görünümlü tip yaratıcıdır, her yaratıcı tip mor saçlıdır önermelerini sadece teoride değil pratikte de çıkarıyorum hayatımdan. Her görünenin, geride binbir çeşit katmanı, binbir yüzü ve tanımı olduğunu biliyorum.


Peki ya sen? Sen seni bütünleyenlerin farkında mısın? Kalıplaştırdığın, kendini ve diğer insanları kategorize ettiğin, seni sınırlayan düşüncelerinin farkında mısın?

Evrim Bayramoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.