Bekâr kadının günlüğü – 23


Anlattım. Atila hiç konuşmadan beni dinledi. Arkasına yaslanıp derin bir nefes alıp bana döndü:

“Tamam Sinem, teşekkür ederim.”


İşten çıkıp eve gittim. Ertan’ı aradım hemen.

“Demek ki Hilmi, Atila’nın senin orada işe başlayacağı haberini almış, seni ondan arayıp duruyormuş. Atila’yla yüz yüze gelmek için.”

“Yüz yüze geldi ama hiçbir şey yapmadı.”

“Atila’yla tanıştı. Muhtemelen sonraki hamlesi, onu arayıp karısının kaptırdığı parayla ilgili bir nevi pazarlık etmek olacak.”

Karısı dediğin zaman rahatsız oluyorum, eski karısı desen...”

“Sinem, hani Atila senin için bitmişti?”

“Tamam Ertan, devam et, dinliyorum.”

“Bence Hilmi, bu iş mahkemeye intikal etmesin çabası içinde.”

“Ya ben ona toplantı sırasında Hilmi diye hitap etseydim? Ya Atila ona ‘Kamil Bey o zaman şöyle yapalım” deseydi? Bu riski nasıl aldı, aklım almıyor.”

“Hilmi’nin meziyeti bu, sahtekârlık. Şimdi arasan niye ona başka kart verdin diye, seni ikna edebilir.”

“Telefonum çalıyor. Çantam portmantonun üzerinde kalmış. Bekler misin iki dakika.”

“Tamam, bekliyorum.”

“Hilmi arıyor!”

“Hemen aç. Sor niye başka bir kart vermiş.”


“Efendim Hilmi.”

“İyi akşamlar Sinem nasılsın?”

“Pek iyi değilim. Çok mahçup oldum direktörüme karşı.”

“Aa.. Neden?”

“Ona verdiğin kartta ismin Kamil, şirketinin adı da farklı. Neden böyle yaptın?”

“Aaa.. Demek yanlış kart vermişim.”

“Kamil kim Hilmi?”

“Beraber iş yaptığımız bir arkadaş.”

Yani kendi kartın diye arkadaşının kartını verdiğinin farkında değilsin!”

“İnan, değilim.”

“Beni niye aradın şimdi?”

“Atila Bey görüşmemizden memnun kaldı mı merak ettim. Bizim gibi yeni bir şirket için markanıza hizmet etmek önemli.”

Durdum, terslememek için bir nefes aldım.

Hilmi değerlendireceğiz. Eğer sizinle çalışmaya karar verirsek, biz sizi ararız.”


Ertan’ın güldüğünü duydum. Hilmi de duydu.


“Yalnız değilsin galiba.”

“Değilim. Dediğim gibi, gerekirse ararız sizi.”


“Alo Ertan...”

“Ben sana ne dedim Sinem. Bu adam insanı suya götürüp susuz getirir. Şimdi sana yalan söylediğini ispatlayabilir misin? Yok. Atila’nın onu isminden tanıma ihtimaline karşı yanlış kart verdi. Niyeti, Atila’yla konuşup, işe avukat karıştırmamasını talep etmek. Eğer görüşme sırasında Banu’nun ortağı Hilmi olduğu ortaya çıksaydı, Atila ile hemen o an yalnız görüşmek isteyecekti. Çünkü Atila’nın, hem de yeni işe başladığı şirkette sorun çıkarmayacağını, bu isteğini o anda reddetmeyeceğini biliyordu. Şimdi Atila’yı arayacak ve baş başa görüşmek isteyecek.”

“Ben artık aralarından çekilirim.”

“Şu anda senden kaynaklanan bir sorun yok. Ama Hilmi, Atila’nın görüşmeyi reddetmesi durumunda seni aramaya devam edebilir. Bence hiçbir şekilde Hilmi ile görüşme artık. Atila da seni iletişim kanalı olarak kullanmak isteyebilir. Buna da izin verme.”

Telefonu kapatırken kafamın şiştiğini hissettim.

“Tamam.”


Duşa girip çıktım. Hafta sonumu planladığım, yapayalnız geçirmeyeceğim için mutluyum. Cumartesi sabahı eski bir arkadaşımla, Cansu ile buluşacağım. İki ay önce kendi kendime küsmüştüm, sanki hiçbir şey olmamış gibi mesaj yazdım hafta içi. “Cumartesi sabahı beraber yürüyüş yapalım mı? Yürüyüş sonrası kahveler benden.” O da hiçbir şey olmamış gibi cevap verdi. “Harika. Saat dokuz nasıl?”


Hafta sonu da olsa erken uyanmayı seviyorum. Öğleye kadar uyuyunca “zaten yapacak bir şeyim yok, gün bitse ne olur bitmese ne olur” hissi çöküyor. Bu yüzden hafta sonu da alarmım sekiz buçuğa kurulu.


Cumartesi akşamı yemeğe anneme gideceğim. Onunla da hep didişme içindeyim, bunun da bana iyi gelmediğini fark ettim. Gece orada kalacağım. Sabah beraber kahvaltı edeceğiz. Pazar öğle üzeri eve dönerim. Akşam Ertan’la sevgilisi gelecek. Hafta sonu trafiğimi düşününce şimdiden içim sevinçle doluyor.


Bugün düşününce saçma geliyor. Sevgilim yok diye ziyan ettiğim hafta sonlarıma acıyorum. Ama önemli olan şimdi, şu an. Geçmişi düşünmeye gerek yok. Bundan sonrasına bakıyorum. Belki arkadaşlarımla çıktığım zaman biriyle tanışırım. Bunu derken güldüm kendi kendime. Lastikleri duşa girerken çıkarmıştım bileğimden, küçük bir çimdik atıyorum. Beklentiye girmek yok. Yokluk duygusunu, yalnızlık duygusunu körüklüyor. Arkadaş edinmek, edindiğim arkadaşları hayatımda tutmak, kendime bir sevgilim olmasa da bir sosyal hayat yaratmak ve bu hayattan memnun olmak istiyorum. Evet, artık hayatımdan ve kendimden hoşnut olmak istiyorum.


Bornozla yatağımda oturur, ellerime sürdüğüm kremi yedirirken telefonuma mesaj geldi.

“Cumartesi kahvaltısına ne dersin? Atila”


Bir an içimden “Cansu’ya hastayım yarın sabah gelemiyorum mu desem acaba” diye geçirdim. Ellerimin kurumasını bekledim, pijamalarımı giydim, sonra yazdım:

“Müsait değilim Atila, teşekkürler. Sinem.”


Telefonumu sessize alıp başucumdaki gece lambasını kapattım. Uzun zamandır bu kadar huzurla uykuya daldığımı hatırlamıyorum.


Gelecek bölüm 18 Aralık 2017 Pazartesi hthayat.com’da


Diğer bölümler

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir işlere kısa bir mola verip yazılarınızı okumak muhteşem :)
    CEVAPLA
  • Misafir dizi izler gibi takipteyim sizi.keşke hergün bi yazınızı okuyabilsem.yogun tempodaki çalışma arasında okuduğum yazılarınız dinlendiriyor.teşekkürler
    CEVAPLA
  • Misafir geçen hafta keşfettim çok güzel ama haftada bir az daha sık olsun bekleme süresi çook uzuunn :(
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.