Aylardan Eylül. Mevsimi ise hiç sorma... Güneş hala orada. Aydınlatıyor, ısıtıyor her tarafı da, bir benim içimi ısıtmaya yetmiyor. Sen gittin gideli Leyla buralar hep kış, buralar hep soğuk. İnanır mısın, Ağustos’ta bile içim buz tuttu. Hep üşüdüm. Arkadaşların ağzına sakız oldum. Hem de damlalısından. Çiğnedikçe, çiğnediler... Delirdiğimi zannettiler. Kahvede, mahallede arkamdan konuşuyorlarmış. Duyunca sadece güldüm. Kızamadım ki onlara. Açıklayamadım ki hiçbir şey. Gerçi açıklasam da nereden bilecekler seni, senin eşsiz sevgini be Leyla. Ben de öylece güldüm geçtim. Varsın deli desinler. Onlar seni nereden bilecekler ki Leylam?



Yapraklar sararmaya başlamış her yerde de, benim gönlümün ağacı çoktan kurudu be Leyla. Sen gittin gideli, ne suyum var, ne havam. Az biraz oksijenim vardı yaşlı ciğerlerimde O da seninle beraber, bende olan her şeyi de alıp, her şeyi kasıp kavurarak götürdü. Sen gittin ya bir fırtına çıktı önce. Düştüm kalktım, düştüm kalktım. Her düştüğümde ‘Lütfen bitsin artık, Leyla’ma gideyim artık’ dedim. Ama ya beni bu halde görseydin Leyla? Kahrolmaz mıydın? O yüzden toparladım kendimi hep Leyla. Toparladım ki, benimle yine gurur duy diye.



Bazen gizlice ağlardım koynunda Leyla. Arada da küçük çocuklar gibi burnumu çekince anlardın ağladığımı.



‘Yapma Mehmet, sen yapma. Beni daha da acılar içine sokma. Bilmez misin, çaresizliğimi, sana olan sevgi mi? Seni arkamda, boynu bükük bırakmanın ne acı olduğunu. Acıma daha da acı katma.’ Derdin hemen. ‘Ah be Leyla. Gitmek zor ama sensizlik bin kat daha zor be gamzelim’ diye geçirirdim içimden de sana bir şey diyemezdim daha da üzülme diye.



‘Tamam yoldaşım. Tamam gözümün bebeğim’ der arkasından da sen uyuduktan sonra bir bardak su içer, hıçkıra hıçkıra ağlardım. Sırf sen duymasın diye gizlice bahçeye çıkar, Eskişehir’in o ayazında saatlerce oturur, bir gökyüzüne yıldızlara bir de yatak odamızın penceresine bakardım. Bir kez daha ağlardım.



Çok da geçmedi zaten üstünden sevdiğim, beni bırakıp yıldızlara karışmanın. Şimdi yine bahçedeyim. Sana bakıyorum, gökyüzüne. ‘Hadi Allah’ım’ diyorum. ‘Beni de alsana yıldızların arasına. En azından Leylamın yanına. Yaş zaten erdi kemale. Bir de ruhum erse Leylam'a!’



Her gece böyle ediyorum duamı ben Leylam.



Bir de iki tane orta şekerli kahve yapıyorum, eskisi gibi Leyla. Sana kavuşana kadar senin yerine de içiyorum.



Sana gelmek için gün sayıyorum be Leylam.


Tuba David

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.