Kafanızın içinde günler süren "şunu şöyle mi yazsam "düşünce yolculuğu, bazen yerini olur olmadık bir anda karşınıza "İşte bu! Bunun hakkında yazabilirim"e bırakabiliyor. Bu anlarda onlardan bir tanesi…





Bir soruyla başlamak istiyorum. Herhangi bir zincir ya da münferit bir kitabevine gittiğinizde fotoğraf ve fotoğrafçılığa ait kitapların yer aldığı bölümü hiç fark ettiniz mi? Kapıdan içeri adımınızı attığınızda önünüzde bir çırpıda okuyabileceğiniz, en baba klasiklerin veya Türk edebiyatındaki ustaların kitaplarının cicili bicili kapaklarla yeniden tasarlandığı bir sürü kitabın yer aldığı bir kitap kulesi ile karşılaşıyorsunuz. Anlamak zor değil aslına bakarsanız, memlekette kitap okuma oranı zorlama bir istatistik olduğunu düşündüğüm tek haneli bir sayıda yer aldığından, ne yapsın kitapçısı yazarı? Elbette bunu bir çikolata ambalajı gibi Instagram okuyucularına bir şekilde satmaya çalışıp, yeni eserlere kaynak yaratmak ya da geçimini sağlamak zorunda. Bu kuleyi geçtikten sonra şöyle rafları süzmeye başladığınızda, oldukça kısa sürelerde yazılan ve nasıl oluyorsa "en çok satanlar" listesinde bir anda ilk 10'a girmeyi başarabilen kitapların yer aldığı rafları görüyorsunuz. Devam ediyorsunuz, dergiler, CD'ler, aylık çıkan edebiyat yayınları renkli renkli defter ve kalemlerin yer aldığı bölümler derken kitabevinin asıl müşterilerine hitap eden alanlara yani ciddi yayınların daha çok ağırlıkta olduğu bölümlere geliyorsunuz. Tarih, ekonomi, inceleme-araştırma, siyasi kitaplar vs vs.



Malum, fotoğrafçılık ve fotoğrafın ülkemiz ve dünyadaki trendlerini belli bir periyotta takip edebilmek için en azından dergilerin yer aldığı bölüme bir göz atmak istiyorsunuz. Süreli yayınlar olunca, acaba ne gibi gelişim veya haberler var merak ediyor insan fotoğrafçılık dünyasında. Mümkün mü? Eskisi gibi fotoğraf dergisi çıkmadığını biliyorsunuz ama var olanlar da dergilerin dizildiği rafların en arkalarına, tek başlarına hiç alakasız bir biçimde tabir-i caizse tıkıştırılmış halde görüyorsunuz. Dergiyi alabilmek için belli yeteneklerinizin olması gerekiyor. Düzenli olarak spor yapmış birisi olmalısınız örneğin. Neden mi? Dergiyi bulabilmek ve oradan çekip çıkarıp nefes almasını sağlamak için uzun süreler eğilme ya da çömelme hareketi içinde olacağınızdan bacak kaslarınızın ve belinizin güçlü olması gerekiyor. Aynı zamanda gözleriniz de keskin olmalı. Dergi o rafın karanlık alanında kaldığından göz bozukluğunuz vesaire varsa büyük sıkıntı yaşarsınız. Her neyse... Hele içerisi kalabalıksa ve sıcaksa bu iş artık bir Çin işkencesine dönüşmeye başlar. Bunlardan dolayı dergi almaktan vazgeçiyorsunuz ve artık yayınları görmek istiyorsunuz.





Bir projeye dair albüm olur, yazılı bir eser olur ama bir yayın görmek ve incelemek amacıyla fotoğraf ile ilgili olan rafı bulmak için madenci gibi kitabevinin derinliklerine doğru yol alıyorsunuz. Kitapçıdaki görevli olan arkadaşa sordunuz, bir yön tarif etti ama çok da sağlıklı gelmedi. Daha önceki tecrübelerinizden fotoğraf ile ilgili olan yayınların, tiyatro, sinema eserlerinin yer aldığı bölümde veya onun yakınlarında olabileceği düşüncesiyle o kısma yöneliyorsunuz.





Fotoğraf kitapları işte bu bahsettiğim bölümün genellikle en altında, düzensizce dizilmiş, herhangi bir kategoriye ayrılmamış, bu düzensizlikten dolayı da baskısından dolayı doğal olarak büyük boyutta olan albümlerin arasına sıkışmış ve kaybolmaya yüz tutmuş yayınları barındıran bir raf oluyor genellikle. Yine tabii, burada da spor hayatınız önem arz ediyor. Kitabevinin en sonlarında, belki de çok az uğranan ya da dolaşırken dikkat dahi edilmeyecek bir noktadadır fotoğraf kitapları. İnsan bu kitapları bulunca ve hele de o kocaman rafların en sonunda ise incelerken dalıyor ve uzun uzun çömelme durumunda kalıyor. Bu nedenle spor hayatı önemli demek istiyorum.





Günümüzde, fotoğraf ve fotoğrafçılıkla ilgili sayısız atölye, kurs veya etkinlik oluyor. Kimisi cüzi ücretlerde olurken kimisinde bir nevi servet ödemek durumunda kalabiliyorsunuz. Bunca eğitim ve atölye çalışmasından sonra fotoğraf çekmeye çıkan insan sayısı da malumunuzdur bir hayli çok oluyor. Makine ve ekipman ise derya deniz, ulaşmak belki de bir tek tuşla 10 veya 15 saniyenizi alıyor. İşte bu yoğun fotoğrafçılık sosuna karşın, fotoğrafın yazılı ve/veya basılı materyaline ulaşmak ise ciddi bir çaba gerektiriyor. Teknolojinin ilerlemesi ile dijital alanda çok sayıda fotoğrafı inceleme fırsatınız oluyor olmasına fakat yazılı ve basılı halde fotoğrafa erişmek için kitapçılarda ciddi manada bir ilgisizlik hakim olduğundan, belli başlı müzelerin veya kuruluşların kütüphanelerine gitmek durumunda kalıyorsunuz.





Kitapevlerinde kenarda köşede kalan ve belki de yılın sadece bir kaç ayında revize edilen fotoğrafçılık rafları ile pratikte olanlar/yaşananlar tam bir tezatlık oluşturuyor aslına bakarsanız.





Kim bilir belki bir gün, fotoğrafçılık ve fotoğrafa dair kitaplar kitapçılarda hak ettiği alanlara kavuşur. Bu, hem bizim hem de "isim.photography"cilerin ellerinde.


Münferit Konular

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.