Çocuğunuz hakkında, öğretmeninden bunların hangisini duymayı tercih ederdiniz? Zeki mi? Azimli mi?


Hepimiz şahidiz ki ilkini duymak için ölüp bitiyoruz. Çünkü birisinin çocuğunuzun zeki olduğunu söylemesi sadece çocuğa iliştirilmez, sizden almış onu o, hani genetik yollardan geçen. Ailecek zekisinizdir ya da anasının/babasının oğlu/kızıdır o, ona çekmiş dersiniz. Hatta sülalecek bile gururlanırsınız bu iltifata. Ne büyük gurur!


Azimli kelimesini duyan vatandaş da boynunu büker, n’apsın, hani çocuğundan bir şey olmayacak da, işte, bir şekilde çabalıyor...


Milletçe ne kadar yanlış şeylere değer verdiğimizin kanıtı da şudur ki azim kelimesinin sözlük anlamını bilmememiz. Açın bir sözlük şimdi! İnternet üzerinden hatta… Nasıl, karşılaştığınız anlama şaşırdınız mı, önceden bilenlere lafım yok. “Bir işteki engelleri yenme kararlılığı.” Peki biz okulda öğrencileri neye, nereye hazırlıyoruz? Sadece okul okumak için mi orda bulunuyor bu kadar çocuk, genç? Onlar orada hayata, iş hayatına hazırlanmıyorlar mı? Ve o gelecekteki hayatlarında başarılı olmayı ummuyorlar mı? Şayet öyle bir umutları yoksa okul kavramı anlamsızlaşmıyor mu? Anlamını öğrendikten sonra zeka ve belirli yeteneklerinin hayat başarısındaki etkileri üzerinde düşünceniz nasıl olur? Tek başlarına yeterli olurlar mı?


Çoğu anne ve baba, öğretmenlerin bazı öğrencilere beslediği sempatiye anlam veremezler ve doğru bulmazlar. Sınıftaki diğer çocuklar tarafından da dışlanır azimli öğrenciler. Onlar “inektir”, yalakadır ve çok fazla itaatkardırlar diğerlerine göre. Bir öğretmen gözünden bakalım isterseniz… Biz ne görüyoruz gerçekten…


Öncelikle onun öğretmenin otoritesini kabul etmiş olduğunu geçelim. Okulda da hayatta da rollerimizi bilmezsek, nerede kimin öğrenci, kimin öğretmen olduğunu bilmezsek, ilerleyemeyiz. Azimli öğrenci, öğretmeninden bir şeyler öğrenebileceğini, kazanacağını bilir, anlamıştır – notlardan bahsetmiyorum…


Azimli öğrenci zirveye değil basamaklara odaklanır. Çünkü oraya uçarak varılmaz. Oyunlardaki tabirle seviye seviye ilerler, zaten sınıf düzeni de bundan var. Önündeki basamaklara da güveni arkada bıraktığı basamaklardan gelir.


Ben size böyle bir öğrencinin profilini çiziyorum. Belki bazınız hayalinizde tanıdık simaları gördünüz, bazılarınız kendinizi tespit ettiniz. Varsa güzel de, ya yoksa... Ya çocuklarımız, öğrencilerimiz azimli değilse?


Peki öğretilebilir mi, öğrenilebilir mi azimli olmak? Aslında uzun zaman önce kaybetmeye başladığımız bir yetenek bu. Eskiler böyle değildi. Yok aslında bende yaşlı biri değilim ve nostalji duymuyorum eski zamanlara. Ama bahsettiğim şey gerçek. Hayatlarımız kolaylaştı, çocuklarımız ev ve sosyal hayattan ilgisini geri çekti. Konforlu bir hayatın içine doğduk, makinelerimiz ve her şeyi satın alabileceğimiz yerler mevcut, mesafeler kısaldı. Hele çocuklar için “engel” kavramı sıfıra indi, hangi engelle karşılaşsın da aşmak için kararlı olsun.


Kendimiz de çalıştığımızdan, hep yorgun, hep sinirli bir ortamda çocuk deneyimleme şanslarını kaybetti. Belki tarihin hiç bir yerinde bir çocuk, bu kadar “Git başımdan” cümlesini duymamıştır. Ayak altında durmadığı sürece kafanız rahattı. Eline en yeni oyuncakları verdiniz. En akıllı telefonları canlı aklınızla değiştirdiniz, yine çabasız. Nasıl bir dünya çizdiniz çocuğunuzun beyninde? Çalışmak iyi bir şey değil, çünkü biz yorgunuz ve sinirliyiz, seni sevmeye, ilgilenmeye vaktimiz yok. Para her şeyi satın alır. Sen bir şey yapma biz yaparız. Dokunma. Elleme…


Çocuğunuz yürümeyi öğrenirken kaç defa düştü? Saymadınız değil mi… Sonunda yürümeyi kavradı ama değil mi… Sonradan tavrınız niye değişti peki? Size yardım etmeye çalışırken kırdığı bir bardak yüzünden ona mutfağa girmekten alıkoyuyorsunuz. Bir çocuğun doğal öğrenme, engel aşma yollarının önünü kapıyorsunuz. Bir çocuk, ilk başta zorlanarak, anlamayarak, acemice yaptığı bir şeyi ilerde profesyonelce yapmayı başardığında şu sonuca ulaşır – bilmiyordum, denedim, çok denedim, şimdi kusursuz yapıyorum. Yani öğrenmenin tek kerelik bir şey olmadığını kavrar ve azimli olursa, çıkacak engelleri kararlı bir şekilde aşarak sonuca gideceğini çözer ve bu şekilde de sadece okulda değil, hayatta başarılı olur.


Burada anne baba ya da öğretmen olarak bize düşen şey. Çocuk zaten azimliyse şanslıyız da, o eksikse, sabırlı olmak ve çocuğa denemesi konusunda destek olmak.



Zeliha İbrahim


*Bu konuşmadan etkilenerek kaleme alınmıştır:





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.