Bombalar patlıyor, evlatlar ölüyor. Anaların yüreği sızlıyor. Çocuklar soruyor, patlarsak ne olur anne? Ölürüz, oğlum. Beraber ölürüz...


Son zamanlarda sokaklardayım. Kendimi evden dışarı atıp, gerçek anlamda sokaklarda zaman geçiriyorum. Geçen cumartesi akşamı, Nişantaşı'ndan Taksim'e yürürken çok insan gördüm. Durdum, hepsine baktım. Nişantışı'nın köşesindeki büfenin etrafında sesli sesli konuşan Arap turistler, Yargıcı mağazanın önünde belli ki iş çıkışı randevu verip bekleşenler, hemen yanındaki kahvecinin önündeki masalarda oturup, kahve eşliğinde sigarasını tüttürenler... Her köşesinde terör saldırısı yaşanabilecek büyük bir dünya kentinin en merkezinde bekleşmek, oturup kahve içmek... Bir an çok cesur göründüler gözüme... Bir o kadar doğal ve çokça da savunmasız...


Savunmasızız gerçekten bu koskaca metropolde. Karmaşığız. Kalabalığız. Bir o kadar da yalnızız. Korkuyor çoğumuz. Kaygılıyız. Sadece biz değil, çocuklarımıza da geçiriyor bu korku... Sonra birbirimize... Sosyal medya, duygularını paylaşanlarla dolu. İşte, Türkiye'de geçen cumartesi günü yaşanan bir aile sohbeti:


"Az önce 8'inci sınıf öğrencisi oğlum bana, olağan bir patlamaya denk gelirsek eğer, sırtüstü ve tabanlarımız patlamaya doğru şekilde uzanmak gerektiğini, ilk dalgayı topukların almasının en az zararı vereceğini anlattı.



Maalesef Milli yas ilan edilmesine rağmen iptal edilmemiş olan berbat bir gösteriye gitmiştik.



- Anne burası patlatılabilir değil mi? Çünkü kalabalık.


- Anne, patlarsa acaba koltuk bizi korur mu?


- Anne, patlarsa ne olur?



Dedim ki;



- Ölürüz oğlum.


Sonra bir düşündüm, en iyisi beraber olmaktı, en kötü beraber ölürdük."


Tık diye biterdi her şey... Fakat öyle olmuyor işte...


* * *



Görkem Yazıcı, 21 yaşındaydı. Koç Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde 3'üncü sınıf öğrencisiydi. Cumartesi akşamı, o da Taksim'den Beşiktaş'a gidenler arasındaydı ve o da çoğu gibi tesadüfen oradan geçiyordu. Yıllarca çocuk sahibi olma hayaliyle kazanılmış bir çocuktu. Küçük yaşta babasını kaybetmişti. Annesinin tek kuzusuydu. Sporcuydu. Başarılıydı. Terör, ailesinin üzerine titrediği Görkem'in yaşama hakkı elinden aldı. Diğer masum canlar gibi... Hiçbirinin annesi o an yanında değildi ve belki de tıpkı Görkem'in annesi gibi; sosyal medyada bomba haberini paylaşmıştı, oğlunun da patlayanlar aralarında olduğunu bilmeden...



Yıllardır tek başına mücadele vererek büyüttüğü çocuğunun o akşam da eve dönmesini bekliyordu. Gelmedi.


Sözün bittiği yer...


"Sadece iki dakikanızı alır" diyerek paylaşmış şu dizeleri Görkem. Belki ki, bu genç yaşında; adam gibi adam olmanın erdemiyle...


Adam Olmak



Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse


Sen aklı başında kalabilirsen eğer


Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır


Hem kendine güvenebilirsen eğer


Bekleyebilirsen usanmadan


Yalanla karşılık vermezsen yalana


Kendini evliya sanmadan


Kin tutmayabilirsen kin tutana


Düşlere kapılmadan düş kurabilir


Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer


Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir


İkisine de vermeyebilirsen değer


Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz


Kandırabilir diye safları dert edinmezsen


Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz


Koyulabilirsen işe yeniden


Döküp ortaya varını yoğunu


Bir yazı-turada yitirsen bile


Yitirdiklerini dolamaksızın dile


Baştan tutabilirsen yolunu


Yüreğine sinirine dayan diyecek


Direncinden başka şeyin kalmasa da


Herkesin bırakıp gittiği noktada


Sen dayanabilirsen tek


Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen


Unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken


Dost da düşman da incitemezse seni


Ne küçümser ne de büyültürsen çevreni


Her saatin her dakkasına


Emeğini katarsan hakçasına


Her şeyiyle dünya önüne serilir


Üstelik oğlum adam oldun demektir



(Rudyard Kipling- Çeviri: Bülent Ecevit)


Bu şiir, "zorluklar ve üzücü durumlar karşısında duygularını göstermemeyi konu edinen" bir esermiş, hayat karşısında nasıl bir tavır alınacağının ipuçlarını veren. Belki de Görkem, çoğu zaman bu şiire sığınmıştır. Bilinmez...



Ve biz de Görkem gibi, hayatı olumlamaya, aramaya, uğraşmaya ve bulmaya devam etmeliyiz. Adam gibi yaşamak için yaşanacak yer bırakmasalar da bize, "vazgeçecek değiliz". Pes etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!..



Hayriye Mengüç

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir kalemine yüreğine sağlık
    CEVAPLA
  • Misafir ellerinize ve yüreğinize sağlık...
    CEVAPLA
  • Misafir elinize sağlık hayriye
    CEVAPLA
  • Misafir elinize sağlık hayriye
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.