Her anne babanın en çok istediği şeydir aslında evladı sağlıklı, huzurlu ve mutlu olsun. Gerisi lafügüzaftır. Benim için de öyle, “ne olursan ol ama mutlu ol” derim hep kızım Aden’e… Gerçi o henüz anlamıyor ama olsun. Tabii burada ne olursan ol ama mutlu ol derken, sırf kendi mutluluğu için başkalarının duygularını önemsemeyen, empati yeteneği gelişmemiş ve sınır bilinci olmayan çocuklar yetiştirmekten bahsetmiyorum. Sorun da burada başlıyor zaten. Peki hem mutlu, hem de çevresine mutluluk verebilen sağlıklı bireyleri nasıl yetiştirebiliriz?


Potansiyelini sonuna kadar kullanabilen, vizyon sahibi, kendiyle barışık, kendisine güvenen, empati yeteneği gelişmiş ve mutlu çocuklar yetiştirmenin özü öncelikle onları bir birey olarak kabul edip, ona göre yaklaşmaktan geçiyor. Karşınızdaki size ait değil ya da sizin bir uzantınız değil, öncelikle bunu bilincinde olmak gerek.


İkinci basamak ise disiplin, bireye büyüme yolculuğunda eşlik ederken sınırlarını öğretmek, kendi özgürlüğünün bittiği noktada başkalarınınkilerin başladığını bilmesini sağlamak çocuğa kendi alanında kalmayı ve gerektiğinde de kendi alanına müdahale edilmesine izin vermemeyi öğretiyor.


Evinizin ailece oturup üzerinde konuştuğunuz değerleri olması da çok önemli. Değerler çoğu zaman bir kültürü, bir ülkeyi, bir aileyi ayakta tutan en önemli temel taşlarıdır. Çocuğunuz her şeyi unutabilir ama aile değerleriniz bir ömür boyu ona eşlik edecektir. Örneğin dürüstlük sizin için bir değerse ve buna uygun davranırsanız, dürüst olmayan bir çocuk yetiştirme ihtimaliniz yoktur. Çocuklar modelleyerek öğrenir. Aile çatısı altında aynı zamanda aidiyet duygusuyla beslenmiş değerleri kolaylıkla benimseyeceklerdir. Bunu yaparken uyamayacağınız değerleri listeye eklememeye ve uygulanabilirliği korumak içinde yedi değeri geçmemeye özen gösterin.


Aidiyet duygusunu ailede yaratmakta, çocukla küçük değerli anlar paylaşmak da çok önemlidir. Aidiyet duygusunu ailede bulamayan pek çok çocuk, özellikle ergenlik döneminde ve sonrasında bu duygusunu tatmin edecek gruplaşmaların içinde, bazen fanatiklik derecesinde bulanabilir.


Küçüklüğünden itibaren duygulardan konuşmak, duygularını tanımasını ve açıkça ifade edebilmesini sağlamak da bu yolda adete bir mihenk taşıdır. Duygularını tanıyan insan, kendini tanıyan insandır. Bugün çoğumuz bir yetişkin olarak bile bazen hissettiğimiz duyguları tanımlayamayız ya da o duyguyu o an neden hissettiğimizi bilemeyiz. Çünkü çoğunlukla duygularımız çocukluğumuzda bastırılmıştır. Bugün duygularını ifade etme alışkanlığı ve yetisi olmayan birçok yetişkin öfkelenmeye yatkın ve öfke kontrolünde zorlanan bireyler olarak karşımıza çıkıyor.


İnsanoğlu yeryüzünde birçok şeyi bozup yok ederken, birçok değer de bundan nasibini alıyor. Artık pek çok şey eskisi gibi değil. En basitinden artık sokakta oynamak diye bir kavram yok mesela, çok değil on beş - yirmi yıl önce ne kadar da doğaldı oysaki… Ben değerleri korumanın ve geçmişten günümüze bizi mutlu eden davranış kalıplarının aktarımının en doğal yolunun çocuklarımız olduğuna inanıyorum. Biz ebeveynler eğer inanırsak güzel çocuklar yetiştirebiliriz ve bu güzel çocuklarda dünyayı daha güzel bir yer haline getireceklerdir, emin olun.



Çağla Şen Akkoyun

Ebeveyn Koçu

@mutlucocukolmak




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.