Bacaklarımın arasındaki yapış yapış ıslaklığı ilk hissettiğimde panikledim. İyi kötü anladım bunun o olduğunu: Kadınlığımın başlangıcı. Adet görme fikri, beni ailemin geri kalanından, mutfaktan, tanrıdan, eğlenceli gündelik yaşantımdan uzak olma düşüncesi kadar çok korkutmadı. 12 yaşımda, henüz isyan etmeyi öğrenmemiştim. Bu nedenle devam ettim ve sırrımı annemle paylaştım.


Takip eden hafta kuşkusuz en kötü ve utanç verici bir ergenlik karşılamasıydı. Yemek ve su için beklemek, ayrı bir odada yemek yemek, insanlara temas etmekten kaçınmak ve kirli muamelesi görmek, utanç vericiydi. Kendi kendime düşündüm: Bir daha asla, küçük kalbim buna dayanamaz.


Bir sonraki kanama geldiğinde, protesto ettim. Sessizce. Reglim hakkında kimseye bir şey söylemedim. Kan lekeleri endişe vericiydi. Midem sanki içerisinde birisi çiğniyormuş gibi ağrıdı. Çoğu zaman tedirgin ve ağlamaklı hissettim. Hal böyle olunca, sessizleştim, hatta gülmek ve sohbet etmek için kendi kendimi zorladım; ilkinden sonra bir daha hiç ortaya çıkmamış gibi yaptım. Yaklaşık altı ay sonra yalanlarımı ortaya çıkaran, annemin keskin gözleriydi.


Annem, “Kirlendin mi?” diye sordu. Kirlenmek, kelimenin tam anlamıyla ve mecazi olarak 'kirli olmak' demek. Ortaya çıkan sonuç: Başladığım yerdeydim.


Yanaklarım kızardı, kalbim çarptı, bacaklarım titredi. Başımı salladım. Bana böyle hayal kırıklığıyla baktığını nadiren görürdüm. "Bunun yanlış olduğunu biliyorsun, değil mi?" diye sordu, "Bu şekilde davrandığını birisi öğrenirse ne yaparız?" Ardından geleceklerin tam olarak farkındaydım - başa kakmalar ve iğnelemeler, hatta Tanrı’ya ve onun emirlerine saygısızlık edebilirdim şoku. Adet görmenin, dinle uzaktan yakından bir ilgisi olduğunu hiç düşünmemiştim. Kısacık hayatımda defalarca duymuş olsam da, hiçbir zaman bacaklarımın arasından aşağıya akan kandan daha az önemli olduğuma inanmadım.


Bu, tabuları o anda ve sonsuza dek yıkmak için elimde tuttuğum, bana yardım eden düşünceydi. Adet gören kadınlar, kültür adı altında kendilerine işkence etmediklerinde başlarına korkunç şeyler geleceği konusunda uyarılan birine açıklayamamış olsam da, ben yanlış bir şey yapmamıştım. O zamandan bu güne kadar, sessizlik yoluyla muhalif oldum. Basitçe anlatmak gerekirse, kendimi adet görmeyen bir kadın olduğuma inandırdım.


Sürdürmesi oldukça zor bir tavırdı. Bu yüzden uyabildiğim kadarıyla kendime kurallar koydum. Bazen, bir ay boyunca, gerçekten regl olsam da olmasam da regliymişim gibi davrandım. Bu, sadece insanların içini rahatlatmak içindi. Ancak, bu günleri asla festivallere, ritüellere, tapınak ve hatta akraba ziyaretlerine denk getirmedim. Reglimin Dashain’e – bizimki gibi topluluklar için en büyük festivale – kaç kez denk geldiğini hatırlamıyorum bile.


Arkadaşlar ve akrabalar, regl dönemlerini ertelemek adına hararetle ilaçlara başvururken, ben, elimde bol miktarda pirinç ve alnımda kırmızı noktamla gittim festivallere. Regl olmama rağmen kutsanabildiğimi fark ettiğimde, kendime olan güvenim inanılmaz bir şekilde arttı.


Böylelikle kendimi hasta, suçlu ve insanlık dışı hissetmeme sebep olan tabuları yıkıp, bunların bedensel fonksiyonlardan daha fazlası olmadıklarını öğrenmiştim. Kendimi şartlandırmadan kurtulmak zorundaydım ve herhangi birisinin keyfini kaçırmayayım diye adet konusunda sessiz kalmayı tercih ettim; ama yine de adet dönemlerimde, mükemmel, faal, mutlu genç bir kadın muamelesinden başka bir şey görmeyi reddettim.


Evlendikten sonra, eş formunda başka bir hararetli taraftar buldum. Etrafımdaki birçok adamın aksine, adet görmenin kadınsal bir hastalık olduğunu düşünmüyordu. Bu dönemlerimde, kibar, sabırlı ve anlayışlı hareket etmesinin dışında, regl dönemlerime çok az dikkat eder. Ona patlamama aldırmaz ve sabahları gözümü açar açmaz kocaman bir bardak zencefil çayı içtiğimden emin olur. Normal bir şeymiş gibi yaşar gideriz. Kocam, tabulara bağlı bir anne ve kız kardeşle büyümüş olmasına rağmen, regliyken yemek pişirmemi ya da gerekli ise dini törenlere katılmamı tuhaf karşılamıyor. Sık sık kramplar ve ağrılar için sırtımı ovar ve onunla uyuyakalırım. Bu, bizim için çok tuhaf ve skandal bir durumdur; özellikle de bana masaj yapması. İşte tüm bunlardan dolayı, en büyük değişimlerin, yanımızda güçlü bir erkek ya da kadınla birlikte yapılabileceğine inanıyorum.


Dünyanın beni kırmızıya boyaması umurumda değil artık - bu aslında benim olabileceğim en güzel renk.



Richa Bhattarai


Bu yazı menstrupedia.com 'da yayınlanmıştır


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.