GDO, bir organizmaya başka bir organizmadan DNA aktarılarak, o organizmanın DNA’sı ile oynanıp genetiğinin değiştirilmesiyle yaratılan ürün demek. Türkiye’de GDO ve ürünlerinin gıda amaçlı olarak kullanılması ve GDO’lu üretim yapılması yasak. Türkiye’de GDO mevzuatı, Biyogüvenlik Kurulu’nun aldığı kararlar çerçevesinde yürütülüyor.


Biyogüvenlik Kurulu geçmişte sadece yem amaçlı olarak kullanılmak üzere 3 soya ve 14 mısır geninin ithalatına izin vermişti.


Lakin geçen hafta alınan bir karar, “GDO’lu ürünlerin üretiminin yolu mu açılıyor?” sorularına sebep oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla, GDO Ürünlerine Dair Yönetmelikte Yapılan Değişiklik’le “Yüzde 0.9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durum GDO bulaşanı olarak değerlendirilir” fıkrasını ekledi.


Bu değişikliğin, ünlü bir çocuk maması markasının ürünlerinde GDO tespit edilmesiyle raflardan toplatılmasının hemen arkasından yapılması dikkate değer...

GDO’lu tohumların % 90’ını üreten ABD’li gıda firmaları... Bu yüzden GDO’ların çevreye ve insan sağlığına olan etkileri konusunda bilim insanları da ikiye ayrılıyor. Firmalar tarafından desteklenen araştırmalar, GDO’nun insan ya da çevre sağlığına zararı olmadığının altını çiziyor.


Lakin hakikat şu ki, 1990’lı yıllarda piyasaya sunulan GDO’ların insan sağlığına uzun dönemli etkisine dair herhangi bir veri yok. Viyana Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan araştırmalarda, GDO’lu domates yiyen farelerin, üç nesil sonra kısırlaştığına dair bir çalışma var. GDO’lu ürün yiyen insanlar henüz üç nesli bulmadı... “Fareye olan bize neden olmasın?” diye düşünmek için tam zamanı…


Yazı: Damla Çeliktaban

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.