0-3 yaş insanın hayatında geçirdiği en dramatik gelişimlerin, değişimlerin dönemi. Bu dönemde çocuk en çok vakti evinde ailesi/kendine bakan kişi ile geçiriyor. Bu yıllarda beyin yapısının temeli oluşuyor. Yapılan son araştırmalar gösteriyor ki 0-3 yaş arasındaki deneyimler çocuk okula başladığı zaman yaşıtlarıyla arasında oluşan farkta belirleyici.


Çocuklarda matematik gelişimi üzerine çalışmalar yapan Iowa Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Ece Demir Lira'yı Koç Üniversitesi'nin düzenlediği Aklın Çocuk Hali: İlk Yıllardan Öğrendiklerimiz Paneli'nde dinledim. Okul çağı çocuğundaki matematik yetisinin temelinin 0-3 yaş arasında evde atıldığını söylüyordu. Matematiğin sadece okulda ders olmadığının, hayatın her alanında, günlük yaşamda kullandığımızın ve bunun farkında olursak çocuklarımızın okul başarısında önemli bir fark yaratabileceğimizi söyleyen Ece ile okul öncesi yaşantıda matematiği konuştuk...




İlkokul çocuğunun matematik başarısında okul öncesi dönemdeki ev yaşantısının etkisi üzerine çalışıyorsun. Nasıl bağlı bunlar birbirine?

Lisedeki matematikle kariyer arasında güçlü bir ilişki olduğunu biliyoruz. Ama 15 yaşındaki matematik yetisiyle 5 yaşındaki matematik yetisi arasında da bu var. 5 yaşındaki matematik yetisi evde edinilen. Yeni çalışmalarda görüyoruz ki evde matematikten ne kadar bahsedildiği, dil kullanımında sayılardan ne kadar bahsedildiği ya da oyunlar nasıl oynandığının okul çağındaki matematik becerisi konusunda belirleyici.


Matematik deyince korkan bir toplumuz genelde... Çocukla nasıl matematik konuşacağız?

Matematik aslında korkulacak bir şey değil. Aklınıza hemen havuz problemleri, yaş problemleri, teoremler, geometri gelmesin. Matematiği günlük hayatta her an kullanıyoruz.Yani bunu soyut okul konusu olarak düşününce korkulacak bir şey haline geliyor. Saate bakmak da matematik, yol tarifi de, kahvaltıda yediğiniz ekmek diliminin sayısı da.


Havuz probleminden uzaklaşınca daha sevimli geldi...

Matematik sadece sayı demek değil. Problem çözme, mantık, neden- sonuç ilişkileri, zaman, sıralama da demek.


Peki ebeveynlerinin matematikten çekinmesi çocuklara nasıl etki eder?

Sadece ebeveynler değil, anaokulu öğretmenlerinin çekincesi bile etki edebiliyor. Bir araştırmaya göre eğer anaokul öğretmeninde matematik endişesi varsa o çocuklar daha az öğreniyor. Bende sayısal kafası yok, babana git sor ya da hesap makinesi olmazsa yapamam, gibi ifadeler çocukları etkiliyor.


Bu nasıl aşılır?

Aslında biz matematiğe yatkın doğuyoruz. 3-4 aylık bebeklerle yapılan çalışmalar onların bile bazı sayısal farklara duyarlı olduğunu gösterdi. Matematik hayattan ayrı bir şey değil, yetişkinler için de çocuklar için de. Önceden çocuğa matematik öğretmek okulun işi diye düşünülüyordu. Ama görülüyor ki çocuklar arasında okula başladığındaki farklılıklar evde matematikle tanışmasıyla ilgili.


Okul öncesinde matematik nedir ve çocuklarla neler yapabiliriz?

Çok basit şeylerle çocuğu matematikle haşır neşir hale getirebiliriz. Sayı sayma öncelikle. Soyut rakamları somut objelerle bağlayarak başlanabilir. "Hadi bir kaşık mama al" bunun en basit örneği. "2 tane kurabiye yedim, sen kaç tane yedin?" gibi.


Bunlar küçük küçük büyüyen şeyler. 2 sayısını 2 kurabiyeyle birleştiriyor zihni. Çok basit başlıyoruz yani. Önemli olan soyut ve somutu birleştirmek. Kurabiye, bebek olur, araba olur, ağaç olur, parmak olur. Mesela markette sıra bekliyorsunuz "Önümüzde kaç kişi?" var diyebilirsiniz çocuğa. 1-2-3-4 yani dört kişi var. 1-2-3-4 sayıp "4 kişi var" diye belirtmek.


Diğer önemli yeti de gruplayabilmek. Bu mesela hiç matematik içermeyebilir mesela:Çamaşırları katlarken, tişörtler buraya pantolonlar buraya diye ayırmak; bloklarla oynarken üçgenleri kareleri, oyuncakları toplarken legoları, boyaları farklı sepetlerde gruplandırmak, bebekleri büyükten küçüğe sıralamak gibi.


Diğer bir konu ölçme, tartma karış, santim, metre, kilogram gibi. Uzunluk, kısalık, ağırlık gibi şeylerden bahsedebiliriz. "Buradan kapıya kaç adım var. Benim adımım seninkinden daha büyük" gibi. Ya da kimin pizza dilimi daha büyük. Ya da birlikte kek yaparken "Bir bardak un yetmedi bana yarım bardak daha un ver" gibi.


Ve bunlar okula başladığında avantaj olacak öyle mi?

Tabi. Bunlar okulda öğretilen kavramların çok basit temellerini atılıyor. Matematik aslında her zaman iç içe olduğumuz bir şey; sıfırıncı yaştan bile başlayabilirsiniz yani. İki haftalıkken kare kökünü almak değil tabii . Zaten anlıyorsunuz yavaş yavaş onun ilgisini; mesela 1 yaşında kaplara ilgi duyuyorsa kaplardan bahsederiz. Zaten çocuğu takip ettikçe ve konuşmaya başladıkça anlıyorsunuz.





Biz niye küçük bebektir anlamaz sanıyoruz peki?

Cevap veremedikleri için. Dili kullanmaya başladığında iletişim başlar sanıyoruz. Fakat çocuklar konuşmadan çok daha önce anlayabilirler. O an anlayamasalar bile bunlar birikiyor. 0-3 yaş beyin gelişimi için çok önemli. Her yeni, deneyim her söz, hep birlikte yaptığınız oyun, her iletişim. Matematik hayatın içinde olduğu için ona ayrı bir zaman ayırmaya gerek yok. Birlikte olduğunuz herhangi bir anda buna dikkat çekilebilir. Diğer bir başlık yapma, bozma, şekillendirme. Bu da çok önemli. Matematiğin ilişkili olduğu bir alan da uzamsal mekansal yetiler.


Nedir bunlar?

3 boyutlu düşünme: Bir objeyi böyle çevirirsen ne olur, objenin içinde ne var, değişik açılardan bakarsam nasıl gözükür gibi. Bu yeti de hayatımızın her alanında var. Umuyoruz ki bir cerrahımız böyle düşünebilir. Arabayı tamire götürdüğümüzde böyle düşünmeleri çok önemli. Yani bloklarla oynadığımızda, yapbozlar yaptığımızda matematiği de geliştiriyoruz. Üst üste koymalar, yan yana dizmeler. Şekille ilgili biçim bilgisi. Yuvarlak, kare, köşe, kenar, yatay gibi kelimelerin kullanımı. Kelimeler çocuklarda birikim yapıyor.


Oyunun içinde matematiğin bir çok farklı alanı var yeni?

Mesela "Hadi 3 tane küpünü üst üste koyalım. Mavileri alta koyalım kırmızıları üste" dediğinizde sayılardan bahsettik, grupladık, şekillerden,ilişkilerden bahsettik. Bunun için ders gibi ayırmaya da gerek yok. Aklınızda olursa, bunlara dikkat ederseniz ve çocuğunuzun sizi her zaman dinlediğini, sizden çok şey öğrendiğini,çocuğunuzun ilk öğretmeni sizin olduğunuza inanırsanız ona çok zengin şeyler vereceksiniz. Bütün ebeveynler bunu yapabilir.


Mekansal uzamsal beceriler dediğin yetişkin hayatta ne işe yarıyor?

STEM denilen bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanları gittikçe gelişiyor ve 3 boyutlu düşünme bunlar için çok önemli. Doktor, mühendis, jeolog, mimar fark etmez 3 boyutlu düşünme çok önemli. Kariyerin dışında ise yol bulma, Ikea'dan aldığınız mobilyayı montajlama da bu becerilerden. Aslında bu yetilerin okumayı bile ön gördüğü düşünülüyor çünkü iyi okuyucuların zihinde o resimleri canlandırdığı biliniyor.


Bunların hepsi insanın hayattaki zorluklarla başa çıkma becerisini de mi oluşturuyor?

Avrupa’da 40 ülkede 5 bin yetişkinde yapılan bir çalışmada matematik yetisi gelişkin kişilerin daha mutlu daha sağlıklı ve sosyal ilişkileri daha iyi, sosyal aktivitelerde daha çok yer aldığı bulunmuş.Yani bunlar hayatındaki problemleri çabuk çözebilen, pratik düşünebilen, genel olarak daha mutlu insanlar. Matematik sadece sayılar değil muhakeme, mantık, neden –sonuç ilişkisi de demek. Matematik aslında düzenler. Çocuğunuzu da bir iletişim partneri olarak düşünürseniz bu onu geliştirecek.


Bu iyi bir gözlem becerisi gerektirmiyor mu?

Araştırmalar gösteriyor ki annenin neye inandığı çok önemli. Anne çocuğunun üzerinde pozitif etkisi olduğuna inanırsa bu etki oluşuyor gerçekten. Anne çocuğu takip ederse ve kendi rol oynayacağına inanırsa iletişim zamanla güçleneceği için çocuğun hassasiyetini anlayabiliyor.


Etkin olacağına inanıyorsan gerçekten etkili oluyorsun gibi bir şey mi?

Çocuğun ilk öğretmeni olduğuna inanırsan konuşman da değişiyor, bakış açın da değişiyor. Okulu beklemeye gerek yok; ben de bir katkıda bulunabilirim demek gerek.


Peki bu anne babanı eğitimi ya da sosyokültürel seviyesiyle ne kadar alakalı?

Annenin eğitimi ile çocukla olan ilişkisini araştıran çok sayıda çalışma buluyor. Tabi ki annenin eğitimi çok önemli fakat mükemmel bir korelasyon yok. Arada farklılıklar var. Eğitim seviyesi, gelir seviyesi daha düşük olup çocuğuyla zengin ilişkiler kuranlar da var. Daha yüksek seviye olup o kuramayanlar da. Farklı etkilerde var. Bu etkilerden biri de annenin görüşleri ve kendi etkisine olan inancı. Anne bir fark yaratabilir. Yaptığını fark edip; yani her alanda bunu katabilirlerse, fark yarattıklarına inanabilirlerse bir fark yaratırlar.


Röportaj: Damla Çeliktaban

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.