Yeni eğitim-öğretim yılı bu hafta başlıyor. Öğrenciler okul yolundayken herkesin gündeminde olan bir konu daha var: Eğitim sistemindeki değişiklikler. Lise ve üniversite sınavlarının işleyişine son 8 yılda pek çok yenilik getirildi. Katsayılar çok sık tartışma konusu oldu. Bu sene de eğitim öğretim yılı başlamadan Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir sınav sistemine geçileceğini duyurdu. Bu sisteme göre çocuklar her dönem6 ana dersten, toplam12merkezi sınava girecek.


Özellikle ortaöğretim kurumlarını ilgilendiren sınav değişikliklerinin asıl amacı, eğitim süresince okulun ve öğretmenlerin rolünü daha etkin kılarak okul dışı eğitim kurumlarına yönelik ihtiyacı azaltmak. Oysa yeni sisteme ayak uyduramama endişesindeki veliler özel eğitmenlere daha da fazla para harcama eğiliminde oluyor.


Peki çocuğunuzu eğitim alması için bir odada yalnız bıraktığınız kişileri seçerken dikkat etmeniz gereken noktalar neler?

Öncelikle, sorulması gereken ilk soru şu: “Çocuğumun neye ihtiyacı var?” Derslere başlamadan önce çocuğunuzun gerçekten belli bir alanda özel yardıma ihtiyacı olup olmadığından emin olun. Bu konuda mutlaka okuldaki öğretmenleriyle görüşüp zayıf olduğu dersler hakkında fikirlerini alın. Velilerin çocuklarının başarılı olmasını isterken bazen farkında olmadan duydukları hırs, sosyal aktivitelere ya da oyuna vakti kalmayan çocuğun eğitim yaşamını ister istemez olumsuz yönde etkileyebilir.


Çocuğum güvende mi?

Özel ders aldırmaya karar verdiniz. Bu noktada aklınıza gelecek ilk soru “Çocuğum bu öğretmenle güvende mi” olmalı. Sonuç olarak özel dersler sırasında öğrenciler zamanlarını evinize aldığınız bir yabancıyla baş başa geçiriyor. Bu konuda atacağınız ilk adım referanslarına bakıp daha önce çalışmış oldukları ailelerle iletişim kurmak. Görüşmeler sırasında özel öğretmenlerden sabıka kayıtlarını da isteyerek şüphelerinizi azaltabilirsiniz. Herkes çocuğunun “en iyisinden” eğitim almasını istiyor. Ama en iyiyi arama yolunda düşülen yanlışlardan ilki, öğretmenlerin yeterliliğini mezun oldukları okullarla algılamaya çalışmak. Türkiye’nin iyi üniversitelerinde okuyan ya da bu yerlerden mezun olmuş birçok özel öğretmen, sadece bu okullarda eğitim görmelerinden dolayı güçlü adaylar haline geliyor ve pedagojik eğitimlerinin olmaması göz ardı ediliyor. Halbuki, hangi alanda ne kadar bilgili olursa olsun, önemli olan öğretmenin çocuğa dersi nasıl anlatacağı. Ve tabii ki öğrenciye olan yaklaşımı. En iyi özel öğretmenler, çoğunlukla öğrencileriyle bir bağ kurup onların güvenini kazananlar oluyor. Çocuğunuzun da öğretmenini sevip onunla yaptığı çalışmala sonucunda başarılı olacağına inanması gerekiyor.


Rapor isteyin

Peki özel dersin başarılı olup olmayacağını nasıl anlayabilirsiniz? Öğretmenle, çocuğunuzun hangi noktaya gelmesini istediğinizle ilgili açık bir şekilde konuşun. Bir eğitim ve öğrenme planı isteyip sık sık gelişmelerle ilgili rapor vermesini arzu ettiğinizi belirtin. Çocuğun durumuna göre derslerin ne kadar devam etmesi gerektiğine beraber karar verin.


Çocuğa kulak ver!

Sadece tek bir dersten çocuğuna haftada 1 saat özel ders aldıran bir ailenin bu eğitime harcadıkları tutar yılda yaklaşık 2500 lirayı bulabiliyor. Tabii çocuklarına bu katkıyı sadece belli bir gelir düzeyinin üzerindeki aileler sağlayabiliyor. Bu güce sahip bazı aileler ise aşırıya kaçıp gelecek kaygısı yüzünden çok küçük yaşlardan itibaren ders aldırdıkları çocuklarının hayatlarındaki en eğlenceli dönemi kaçırmalarına göz yumuyor. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise, özel ders konusunda da çocukların kararlarına ve isteklerine kulak verebilmek.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.