İnternet sayesinde dünya bir köye dönüştüğünden beri ebeveynlik de kendi içinde kollara ayrılan ve bu kolların her birine isimler takılan bir bilim dalına döndü… Büyük şehirde büyüyen, kendi çocuğu olmadan önce başka çocukların nasıl doğduğunu, beslendiğini, büyütüldüğünü görmeyen, bunları ilk defa kendi çocuğuyla deneyimleyen ebeveynler güruhu olarak biz nasıl anne-babalar olacağımızı çoğunlukla kitaplardan öğrenmeye çalıştık…


Ferberci yöntemle çocuklarımızı ağlatarak uyku eğitimi vermeyi reddedip doğal ebeveynlikte karar kıldık. Çocuklarımızı ilk doğduklarında vücudumuza sarılı kumaşlarda taşıdık, iki sene emzirdik, beraber uyuduk. Maria Montessori’yi, Rudolf Steiner’i, Emilio Reggia'yı okuduk ve eğitimin aslında nasıl olması gerektiğine dair işin uzmanlarından daha fazla kafa yorduk… Biz yaptığımız işi çok ciddiye aldık ve yıprandık çoğunlukla. İşte bu yüzden ilk çocuklarında ebeveynlik konusunda master yapmış kadar okuyan, öğrenen zamane anneleri ikinci çocukları olduğunda bu saydığım çocuk merkezli sistemleri bir kenara bırakıp Fransız usulü anneliğe döndüler… Bu hafta “French Parents Don’t Give In”- (Fransız Ebeveynler Teslim Olmazlar) adında bir kitap okudum. Pamela Druckerman adındaki İngiliz yazarın Fransa’da yaşadığı süre içinde Fransız ebeveynlerine dair gözlemlerinden oluşuyor.


Genel olarak çocuğu sıkboğaz etmemeyi, annenin kendi rahatından çok fazla ödün vermemesini, çocuğun bağımsızlığı teşvik etmeyi merkeze alan Fransız ebeveynliğine dair maddelerden bazıları şunlar:



1. Kendinden emin bir ‘hayır’ işe yarar: Bir asker gibi katı disiplinle hareket etmek değil ama sakin ve kendinden emin şekilde çocuğa yetkinin kimde olduğunu göstermek gereklidir. Ağzınızdan çıkana önce kendiniz inanmalısınız. Bağırmak, telaşlanmak ve uzun uzadıya açıklamalar yapmak yok, nazik olun ve gücün sizin elinizde olduğunu unutmayın.


2. Çocuklar kendi kendilerini eğlendirebilmelidir: Bir çocuğun kendi kendine yetebilmesi ve her an tüm ilgiyi üzerinde toplamaya çalışmaması önemlidir. Annesi bir şeyle meşgulken kendi kendine oyun oynayabilmelidir çocuk, yoksa her seferinde ağlama krizi, tepinme ya da bağırmalarına katlanmak zorunda kalırsınız. Onu sevdiğinizi bilsin ama sadece onunla ilgilenemeyeceğinizi de!


3. Bir an durmak: Fransızların “La Pause” dedikleri “bir an durmak” anlamına gelen bir davranışları var. Örnek olarak bir bebek yatağında uyurken mızırdanmaya, ağlamaya başlarsa hemen koşarak yanına gitmek yerine bir durup bekliyor ve bebeğe zaman tanıyorlar. Uyku arasında mızırdanan bebeğe hemen koşup onu yatağından alırsanız uyku döngüleri arasında geçiş yapmayı kendi kendine öğrenemeyeceğini; “bir an” durup bekleyebilirseniz belki de kendi kendine uyumaya devam edeceği mantığı üzerine kurulu bir davranış modeli.





4. Yetişkin zamanı da önemli: Ebeveyn olmanız, başka hiçbir şey olamayacağınız anlamına gelmez. Fransız anne-babalar verecekleri öğütleri geliştirmek ve doğru kelimeleri seçip bunu çocuklarına anlatabilmek için alıştırma yaparlar. Aile zamanı dinamik ve keyiflidir ama yetişkin zamanı da önemlidir ve çocukların buna saygı duymasını sağlamak benmerkezci birer despot olmak yerine onları anlayışlı insanlar olarak büyütmenin ilk adımıdır.


5. Sabır ve düzen olmazsa olmaz: Çocuklara her istediklerine sahip olamayacaklarını öğretmek çok önemli. Sırasını beklemeyi, diyalogları bölmekten çekinmeyi, verildiği zaman şekerlemelerin tadını çıkarmayı ve belirli bir yemek yeme düzenine uymayı öğrenmeliler.


6. Bağımsızlık iyi bir şeydir: Fransız ebeveynler çocuklarını bağımsız olmaları için teşvik ederler. Çocuk parklarında çocuklarının peşinde koşturmaz, ayakkabısını kendi giyebilen bir çocuğa yardım etmek için eğilmez, yaşıtlarıyla tartışan çocuklara hemen karışmaz, çocukları 18 yaşını doldurana kadar koruyucu bir balonun içinde tutulmazlar.


7. Özel yemek yok: Çocuklar, ailesi ne yiyor ise onu yemelidir. Çorbasını, bezelyesini ve her türlü sebze yemeğini tüketen çocuklar daha sağlıklı ve daha az kaprisli büyürler. Üstelik yemek seçmeyen bir çocuk, ebeveynin ekstra zaman ve efor harcamaması için de ideal.


8. Çocuklarınıza çok yüklenmeyin: Fransız ebeveynler bir kurstan diğerine çocuklarını sıkboğaz etmez, bunun yerine birlikte daha çok vakit geçirmeye özen gösterirler, çünkü aile bireylerinin birbirlerine ayırdıkları zaman çok önemlidir ve hep öyle kalacaktır.


Not: Bir kütüphane dolusu ebeveynlik kitabı okuduktan sonra sonunda sadece çocuğu değil anneyi de düşünen bir felsefeye rastlamış olmaktan ben pek memnun kaldım açıkçası… "Bana ne elin Fransızından" demeden önce bir durup düşünün…


Damla Çeliktaban


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.